Çocuklarımıza en güzel model Peygamber Efendimiz (SAV)
Çocuklar, anne ve babalarını model alır. Peki, anne babalar hayatlarında kimi model alır? Bu dünyanın bir imtihan, oyun ve oyalanma yeri olduğuna inanan anne babalar, en güzel ahlak üzerine yaratılmış olan Allah’ın sevgili kulu Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)’i örnek alırlar mı? O’nun sünnetlerine uyanların hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olacağını bilirler mi? Çocuklarının kendisini keşfetme yolculuğunda yol gösterici rehber olarak Peygamber Efendimizi anlatıp, ‘O’nu tanıtıp, peygamber sevgisini verme gayret ve çabasına girerler mi? Çünkü bilirler ki, insan tanıdığını ve bildiğini sever ve ancak peygamber davranışlarıyla kendi hayatının anlamını bulmuş olur. Davranışlarını ayarlayamayan insan ne kadar ibadet etse de hakiki kul olamayacaktır. 20’li yaşlara kadar kişilik gelişiminin devam ettiğini düşünürsek, Peygamber Efendimizi anlatma ve tanıtma tarzını üç ayrı dönemde inceleyebiliriz.
İlk 7 yıl
7 yaş öncesi, anne babayı model alma, taklit etme ve oyun dönemidir. Bu dönemde rolümüz, Peygamber Efendimizi örnek alarak, sünnetlerine uyarak kendi hayatına geçirmeye çalışan bir anne baba modeli olmalıdır. Okul öncesi dönemde çocuklar anne babasının sözlerinden çok davranışlarını zihinlerine kaydederler. Anne babasının saygıyla kıldığı namazları, ağlayarak yaptığı dua ve yakarışları, yaşadığı sıkıntı karşısında gösterdiği tevekkül ve sabrı, komşusuna yaptığı iyilikleri, tebessümü, alçakgönüllülüğü ve tüm ahlaki değerleri davranışsal gözlem ile öğrenirler. Davranışlarımız düşüncelerimizi yansıtmıyorsa, samimi, ciddi, hassas davranamıyorsak, çocuğumuza hakiki model olarak Peygamber Efendimizi ne kadar anlatsak da sünnetleri hayatına geçirmesinde etkili olamayız.
7-14 yaş
7 yaşından sonra, Peygamber Efendimizin hayaliyle yaşayabilmesi için çocuğumuza sürekli ondan bahisler açmalı, onun ve arkadaşlarının hayatlarını da merakını uyandıracak şekilde hikâyelerle anlatmalı, onları tanıtmalı, sevdirmeliyiz. Bu yaşlarda çocuğa anlatım biçimimiz şöyle olmalıdır: “Biz Allah’ımızı, bizi yaratanı çok seviyoruz. ‘O’nun da bizi sevmesi için ‘O’nun sevdiği tarzda davranacağız. ‘O’nun sevdiği tarz ise Peygamber Efendimize benzemektir. ‘O’na benzemek demek ‘O’nun gibi davranmak anlamına gelir. Peygamber Efendimiz gibi davranırsan kendini çok iyi hissedecek, mutlu olacaksın. Hem kalbin de nurla dolacak. Bak Kur’an-ı Kerim’de Allah demiş ki ‘Peygamber Efendinize uyun ki Allah da sizi sevsin.’ Peygamber Efendimize uyar, ‘O’nun gibi davranırsak, Allah seni daha da çok sevecek, zaten seviyor da... Çünkü ‘O’ çocukları çok sever...”
İlköğretim dönemindeki rolümüz anlatma ve tanıtımın yanında, davranışlarını Peygamber Efendimizin davranışları ile bağdaştırma, ‘sınırlama/disipline etme’ de olmalıdır. Çocuğumuzun davranışlarına sünnete uygun belli sınırlar getirebiliriz. (Her çocuğun olgunluk seviyesi farklıdır. Kendini disipline etmekte zorlanmayan çocuklar için 5 yaş itibarıyla da davranış üzerinden Peygamber Efendimize benzeme motivasyonu verilebilinir.
Davranışlarını kontrol etmekte zorlanan çocuklara sık tekrarlar yapılması uygun olmayabilir.) Çocuk yanlış bir davranışta bulunduğunda, mesela arkadaşına vurduğunda, küfür ettiğinde, “Biz böyle davranamayız, doğru değil. Bak ‘O’ öyle davranmazmış, kendisi için öfkelenmez, haksızlık karşısında sadece Allah için kızar ve kimseye de kötü söz söylemezmiş” denilebilir. Veya bir kuşa taş attığında “O, hayvanlara eziyet edenleri sevmezmiş!” şeklinde uyarılabilir. Güzel bir davranışta bulunduğu zaman, mesela arkadaşına yardım ettiğinde de “Eminim O şimdi çok mutlu oldu senin yardımseverliğinden!” diyebiliriz. ‘O’, elbisesinin temiz olmasına dikkat eder, dağınıklığı sevmezmiş, arkadaşları üzüldüğünde onları teselli eder, birisi kendisinden yardım istediğinde hayır demez, iyilikleri de asla unutmazmış, hediyeleşmeyi sever, şakadan bile olsa yalan söylemezmiş, kibar, nazik ve saygılıymış... Bu hatırlatmalarla çocuk Peygamber Efendimizi örnek alarak doğru davranışı yerleştirme çaba ve gayretine girecektir. Ve “Hayatın boyunca ‘O’na benzemeye çalışmalısın!” diyerek de evladımıza rehber sunmuş oluruz. Sünnete hem uyacak hem de yolunu kaybettiğinde, kafası karıştığında “O nasıl davranırdı?” diye araştırmaya koyulacak, “Acaba ben yanlış mı yaptım, yanlış mı davrandım?” deyip vicdan muhasebesi yapacak ve sünnetullaha sarılmak isteyecektir. Sarıldıkça da ruhsal olarak rahatlayacak, endişe, sıkıntı ve vesveselerden kurtulacaktır.
Ergenlik dönemi (14-21 yaş)
Ergenlik döneminde ise zorlamadan, sabırla yön vermeye devam etmelidir. Bu dönemde rolümüz “ ‘O’ ve seni ‘Yaradan’ bu davranışından razı olmadı, sen bilirsin!” şeklinde uyarmak olmalıdır. Anne babanın ciddiyeti, geçmişte onun hafızasında kayıtlı olan sünnete uygun davranışları ona uzanmış bir el ve rehber olacak ve onu elinden tutup hem ergenliğin hem yetişkinliğin zorlu dönemlerinde tehlikelerden koruyacaktır.