24.07.2019 - 09:59 | Son Güncellenme:
Evlilik korkusu (Gomofobi), kişinin çevresinde ve ailesinde yaşadığı olumsuz evlilik örneklerinden edindiği bilgiler doğrultusunda yaşadığı bir korkudur. Ayrıca evlilik korkusu psikolojik olarak yaşanan bir bağlanma korkusudur. Karşı tarafa bağımlı yaşamak, onun fikirlerini önemsemek bazı insanları yalnız yaşamanın doğru olduğuna iter. Farklı kültürlerde ve farklı ailelerde yetişen kişiler birden kendilerini bu zorlu kurumun içine sürüklemek istemez. Bir başkasının sorumluluğunu almak herkes için kolay bir durum değildir. Çünkü evli olduğunuz zaman sadece kendiniz için yaşayamazsınız. Çoğul düşünerek bu doğrultuda kararlar almanız gerekir. Yeri geldiğinde fedakâr olmanız, maddi ve manevi imkânlarınızı buna göre ayarlamanız gerekir.
Evlilik korkusunun sebepleri
Evlilik korkusunun sebebi çevre ve aile olabilir. Kişinin anne ve babasının mutsuz ve sürekli tartışıyor olması bu korkuyu doğurabilir. Ayrıca çevresinde yaşayan evli çiftlerin kavgalarına ya da tartışmalarına şahit olması da bu korkuyu artırabilir. Kişi çelişkiler yaşar, kendisinin de mutsuz bir birlikteliğinin olacağına inanır. Evlenmekten vazgeçer ve evlilik kurumuna olan ilgisi de zamanla yok olur. Uzun zaman tek başına yaşayan insanlar da başka bir insanla birlikte yaşamayı kabul etmekte zorlanıp evlilikten kaçabilir.
Evlilik korkusu mutlu bir ailede yaşamış çocuklarda da görülebilir. Mutlu bir ailede büyüyen çocuk mükemmeliyetçi bir ruh halinde olur ve karşı taraftan da bunu bekler. İlişkisinde yaşadığı en küçük tartışmada bile onun anne ve babası kadar mutlu bir beraberliğinin olamayacağını düşünmeye başlar. Bir başka deyişle fazla mükemmeliyetçi olmak da bu korkunun oluşmasına sebep olabilir. Ailevi ve çevresel baskılar nedeniyle boşanmanın zor olması da evliliği engelleyen nedenlerden biridir. Kişiler evlenince bir daha ne olursa olsun boşanamayacağını düşünürler. Ayrıca nişan, düğün merasimlerinin geleneksel uygulamaları ve bunların meydana getirdiği stres de insanı evlilikten uzaklaştırabilir.
Daha iyi eş bulma düşüncesi de, evliliği zorlaştırır. Önüne çıkan adayları, ekonomik, kültürel ve eğitim alanında daha iyisini bulurum düşüncesi ile beğenmemek, bir süre sonra insanı kronik bekârlığa götürebilir. Kılıbık olma korkusu, evlenince birçok ev işine ortak katkı sağlama, özellikle eşi çalışıyorsa mutfak ve temizlik işlerine katılma ihtimali de kişileri evlilikten uzaklaştırabilir. Onlar için annelerinin evinde özgür ve rahat yaşamaları daha cazip gelebilir.
Bazı kişiler de evlilik sürecinde, giderek hayatlarının rutine gireceğini ve monotonlaşacağını düşünür. Bunların dışında aile sorumluluğu dediğimiz anne ve baba olmak, ileride doğan çocuğa bir hayat sunmaya çalışmak da evlenme düşüncesinde olan bir bireyi evlilikten uzaklaştırabilir.
Evlenmesi riskli olan insanlar Narsist kişilik bozukluğu olanlar evliliklerinde büyük sorunlar yaşayabilir. Egoist, ileri derecede bencil, paylaşımı sevmeyen kişilerin evlilikleri her zaman risk taşır. Sosyal uyum bozukluğu ya da asosyal kişilik bozukluğu olanların evlilikleri eğer eşlerden biri çok fedakâr değilse genellikle boşanma ile sonuçlanır
Asosyal ya da antisosyal kişilik bozukluğu olan gençleri 'evlenirse normale döner, huyları düzelir' gibi gerekçelerle evliliğe teşvik etmek, karşı tarafı mağdur edebilir.
Evlilikten kaçan kişiler bağlanmaktan korktukları için uzun süreli birlikteliklerden kaçar. Yalnız yaşamanın en doğru yaşam biçimi olduğuna inanır. Daha çok bekâr ve yalnız yaşayan insanlarla görüşmek ister. Fazla mükemmeliyetçi düşünür. Bencil yaklaşımları olabilir.
Evlilik korkusunu aşmak için Kişi kendine olan güvenini üstün tuttuğu gibi başkalarına olan güvenini de üstün tutmalı. Önyargısız yaklaşım sergilemeli, fedakâr olunmalı. Paylaşımcılığı öğrenmeli, bencillikten uzak durmalı. Doğru bir ilişkiden neler beklediğini tam anlamıyla düşünmeli. Düzgün, düzenli ve disiplinli yaşamak, kişisel başarının anahtarlarından biridir. Bu ise çoğu kez evlilikle mümkün olabilir. Aile, toplumun en küçük ünitesidir. Sağlıklı toplumlar, sağlıklı ailelerden oluşur. Sağlıklı evlilikler bir toplumun en sağlam dinamikleridir. Bu nedenle düzenli, başarılı bir yaşam ve sağlıklı, uzun ilişkiler yaşayabilmek için gerekirse psikolojik destek almaktan da kaçınmamalıdır.