01.08.2016 - 16:36 | Son Güncellenme:
Ertelemenin bir diğer nedeninin ise depresyon olduğunu ifade eden Tokaç, “Çoğu kişi öğrencilik yıllarında ödevlerini son güne bırakmış, sınavlara son gece hazırlanmıştır. Bu durumun öğrencilik dönemlerine özgü olduğunu düşünüyorsanız aile, iş, sosyal hayat ve ikili ilişkilerinizdeki tepkilerinizi gözden geçirerek tekrar düşünebilirsiniz.
Sabahları çalar saatinizi ertelediğiniz için işinize geç kaldığınız, bitirmeniz gereken projeyi son güne bıraktığınız için yetiştiremediğiniz yada istediğiniz gibi yapamadığınız, yazlık kışlıklarınızı ayırmayı ertelediğiniz için dolabınızın dolup taştığı olmuştur.
Buraya kadar söylediklerimizi birçok kişi zaman zaman yapmaktadır. Herkesin okuyacağı kitaplar, izleyeceği filmler, gideceği yerler, sevdikleri için yapmak istediği şeyler listeleri uzayıp gitmektedir. Telefonu çaldığında sonra ararım diye erteleyenler, görüşme taleplerini ertelemeler sıklıkla yapılmaktadır. Ancak daima yapılan bu ertelemeler, yapılacaklar listesi zaman geçtikçe artar gider” diye konuştu.
Ertelemeyi aslında hiç kimsenin yapmak istemediği, hatta ertelemeden yaptığında iç huzurunun olduğu ve işler bitince ise oldukça mutlu hissettiği bir durum olduğunu kaydeden Psikolog Naciye Tokaç, “Ertelemenin birçok nedeni olmakla birlikte en önemlisi mükemmeliyetçi yapıdır. Mükemmeliyetçi bireyler herhangi bir işe başlamak için tüm şartların oluşmasını bekler ancak çoğu zaman şartlar işe koyulduktan sonra tamamlanır. Bu beklenti işe başlamayı geciktirdiği gibi başlanan işlerin ise tamamlanmasını erteler.
Ertelemenin bir diğer nedeni ise depresyondur. Depresyondaki kişi yaşam enerjisini kaybetmiş, eski yaptıklarından zevk alamayan ve isteksizdir. Bu durum kişinin sorumluluğu olan konularda bile kendini gösterir. Kişi eskiden zevk aldığı faaliyetleri, yapması gereken sorumluluklarını yapmakta zorlandığından son ana kadar ertelemeyi tercih edecektir. Bir diğer önemli neden ise; kişinin yapacağı şeye nereden ve nasıl başlayacağı ve kendisinden beklenenin tam olarak ne olduğu konusunda yaşadığı belirsizlik ve kararsızlıktır.
Her insan belirsizlikten hoşlanmaz. Bunun için de başına gelebilecekler hakkında önceden önlem almaya ve geleceği hakkında yatırım yapmaya çalışır ki başına gelebilecek olumsuz durumlara hazırlıklı olabilsin. İşte bunu yapamadığı ve belirsiz bir durum içinde kaldığı durumlarda ise çözümü ertelemekte bulur. Oysa ki ertelemek sorunu kemikleştirerek çözümü imkansız hale getirecektir” şeklinde konuştu.
Tokaç, “Ertelemek aslında bir alışkanlık olsa da yapılma sıklığı ertelemenin patolojik bir hal almasını ve artık Procrastination olarak anılmasını sağlar. Patolojik ertelemek en küçük işlerden en büyük işlere kadar hayati önemi olan işlerde bile sürekli gerçekleşen ve kişinin kontrolünde olmayan bir bozukluktur. Ancak patolojik durumda olunmasa da ertelemek sıklıkla karşılaştığımız ve kişinin hayatını oldukça olumsuz etkileyen bir durumdur. Ertelenen şeye başlamak kişi için ne kadar zor ve istenmeyen bir durum ise ertelenen şeyin yapılmadığında ortaya çıkan durumu da istememektedir” dedi.
Psikoterapist / Aile Çift ve Evlilik Terapisti Uzmanı Psikolog Naciye Tokaç, erteleme durumu değerlendirildiğinde eğer patolojik erteleme yani Procrastination bozukluk olduğunu düşünenler için psikolojik destek alınması tavsiyesinde bulunarak şöyle konuştu:
“Erteleme ile etkin baş edebilmek için yapılmak istenen birçok iş ve hedefin öncelikle gerçekçi bir analizinin yapılması önemlidir. En az 5 ünite olan matematik dersinin son gecede çalışılarak sınava hazırlanılması pek de gerçekçi gibi görünmemektedir. Kendinize soracağınız ilk soru “Ben bu işi ne kadar zamanda bitirebilirim?” sorusudur. Size başlangıç noktanızın ne zaman olması gerektiği konusunda gerçekçi bir sonuç çıkaracak bu soru; erteleseniz dahi ne kadar erteleyebileceğiniz konusunda ortaya gerçekçi bir süre çıkaracaktır.
Bir ders, ödev veya proje için hazırlık yapacağınız zaman dikkat dağıtıcı etkenleri çevrenizden uzaklaştırmanız; çalışma sırasında konsantrasyonunuzu sağlamanıza yardım edecektir. Özellikle telefon, bilgisayar gibi materyaller ile sosyal medya gibi daima dikkatinizi ve merak duygunuzu yönlendireceğiniz etkenlerden uzak durmanızda fayda var.
Sabahları saati ertelemek, görüşeceğiniz bir kişi ile planlarınızı ertelemek, sizi arayan birini geri aramayı erteleme durumlarında ise görmekteyiz ki; çoğunlukla o iş yapıldıktan sonra huzurlu hissedilmekte ve mutlu olunmaktadır. Böyle durumlarda ise daha çok yapacağınız şeyin ardından karşınıza çıkacak durumu düşünmenizde fayda var ki; bu daha çok rahatlama, ferahlama ve mutluluk olacaktır.”