03.09.2014 - 11:33 | Son Güncellenme:
Ağız ve diş sağlığının farkındalığında olan ülkelerde diş hekimine 6 ayda bir gitme zorunluluğu varken ülkemizde sürekli ertelenip, son ana kadar beklenmekte olduğunu ifade eden Hospitadent Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Selçuk Özbölük, önemsemediğimiz bir çürüğün veya diş eti probleminin diş kaybına yol açarak beraberinde birçok hastalığa davetiye çıkardığının altını çizdi.
Ağzımızda bulunan her bir dişin ayrı görevi olduğunu belirten Hospitadent Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Selçuk Özbölük, “Birinin eksikliği sindirim sistemimizde problem yaratıyor. Eksik diş nedeniyle yeterince çiğnenmeyen ve öğütülmeyen besinler, bütün olarak yutulduğunda hazımsızlık, şişkinlik ayrıca gastrit ve ülser gibi mide problemlerine yol açıyor.” dedi.
Sağlıksız beslenme ve hareketsizliğin doğal sonucu olarak karşımıza çıkan obezitenin, başka bir nedeninin de diş eksikliği olduğunu söyleyen Dt. Selçuk Özbölük, “ Diş eksikliği nedeniyle iyi çiğnenmeden yutulan yiyeceklerin yağ olarak vücutta depolanıyor olması göz ardı edilemez.” dedi.
Diş eksikliğinden kaynaklanan problemlerin bununla bitmediğini, eksik bir dişin komşu dişleri etkileyip, boşluklara doğru ilerlemesine sebep olacağını ifade eden Dt. Selçuk Özbölük, buna bağlı olarakta kapanış bozuklukları ortaya çıkıyor. Tek taraflı çiğnemeler de ise tüm kuvvetin tek tarafa verilmesi çene eklemi ağrılarına yol açıyor. Sağlıklı bir çiğneme ancak çift taraflı ve dengeli yapıldığı zaman gerçekleşir. Bu nedenle eksik diş nedeniyle tek taraflı çiğneme varsa implant ya da protezlerle mutlaka telafi edilmelidir.” diye konuştu.
Eksik dişin beden sağlığımız dışında psikolojik olarakta bizi mutsuz ettiğini belirten ve ülkemizdeki 65 yaş üzeri dişsizlik oranının yüzde %67 olduğunu hatırlatan Hospitadent Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Selçuk Özbölük,“ yetişkin bireylerin yedide birinde yetersiz ağız sağlığının psikolojik ve sosyal huzura etkisi olduğu, tat almayı, iletişimi, sosyal ilişkileri ve diğer günlük aktiviteleri azalttığı görülmüştür. Araştırmacılar yetişkinlerin diş kayıplarına olan reaksiyonlarını; öz-güven kaybı ve öz-imaj değişimi, yoksunluk, görünüşlerinden hoşnutsuzluk ve kendilerini daha ileri yaşlarda algılama şeklinde sıralamışlardır” dedi.