Duygu Bay

Duygu Bay

duygu.bay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünya ve üzerinde yaşayan insanlar için başka bir geleceğin mümkün olduğuna inanan Roksan Sarfati, 2016 yılında sürdürülebilir moda alanında farkındalık yaratmak amacıyla Máh-Roc markasını kurdu. Zorlu Center’da 8-17 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek ‘Eco Love Fest’ kapsamında Yavaş Moda Atölyesi'nde iyi yaşam tutkunlarıyla bir araya gelmeden önce Roksan Sarfati ile yavaş moda kavramını, moda endüstrisinin dünyaya verdiği zararları, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik için yapılabilecekleri ve markasının hikayesini konuştuk.

Haberin Devamı

Yavaş moda anlayışıyla nasıl daha iyi bir gelecek yaratabiliriz

Öncelikle yavaş moda kavramından bahseder misiniz? Yavaş moda nedir?

Yavaş moda, hızlı modanın aksine moda dünyasının yarattığı aşırı üretim ve tüketime karşı gelen bir akım.  Her gün değişen trendlere karşı gelen, adil ve etik olmayan üretim şartlarına bir dur diyen, üretici ve tüketiciyi dünyaya zarar vermemesi gerektiğine dair bilinçlendiren akım. Yavaş moda akımı moda dünyasının saygılı ve olması gereken yüzü diyebilirim. Hızlı moda sadece trendlerin hızlıca değişmesi ve ayak uydurmamız gereken bir dünya değil. O hızın arkasında milyonlarca işçi etik olmayan şartlarda çok az maaşlara çalışıyorlar. Bugün üzerimize giydiğimiz kıyafetlerin birçoğu Küresel Güney ülkelerinde çok zor şartlarda üretiliyor. Önce tüketim alışkanlıklarımızdan vazgeçmeliyiz ki dünya yavaş modayı önemseyip ona doğru bir adım atabilsin. Ciddi anlamda yavaşlamamız gereken bir dönemde yaşıyoruz ve yavaş moda ile birlikte yavaş hayatı da önemsemeliyiz.

Moda endüstrisinin doğaya etkisi ne boyutta?

Moda endüstrisinin doğaya etkisi çok ciddi ve global bir boyutta. Araştırmalar ve kaynaklara göre tekstil dünyası dünyaya en fazla zarar veren üçüncü sektör. Sadece bir ürünün üretilmesi ve en ucuz yöntemlerle yapılabilmesi için oldukça fazla seyahat ediyor. En basit ve ucuza aldığımız bir tişörtün çevreye verdiği zarar maliyetinin çok üstünde.  Doğal içeriklerle üretilen bir giysinin hammaddesinin yetiştirmekten tutun, satılacağı mağazaya girene kadar aldığı yol üzerinde harcadığı karbon salınımı zaten çevreye oldukça zarar veriyor. Bir ürünü üretmekle kalmıyor aslında arkasında nasıl ve nerede, ne şartlarda üretildiği bilinmiyor. Gelişmiş ülkelerde satılmayan hızlı moda ürünleri tekrar satılabilmek için 3. Dünya ülkelerine gönderilerek tekrar yola çıkıyor. Çoğu zaman akıbeti bilinmeyen bu ürünler yakılıyor, gömülüyor ve içerisindeki kimyasalları toprağa bırakarak doğayı kirletebiliyor. 

Haberin Devamı

Dünya Bankası'na göre, moda endüstrisi, tüm uluslararası uçuşlar ve deniz taşımacılığının toplamından daha fazla olan küresel karbon emisyonlarının %10'unu oluşturuyor. Mevcut hızda, moda endüstrisinin önümüzdeki on yılın sonunda çevreye verdiği zarar artarak devam edecek. Ve önümüzdeki on yılda küresel giyim ve ayakkabı talebinin %63 artacağı düşünüldüğünde, istatistikler pek iyimser görünmüyor.

Yavaş moda anlayışıyla nasıl daha iyi bir gelecek yaratabiliriz


 Kumaş atıklarının çevreye ne gibi zararları var?

Bir kumaş ipliklerden oluşur. İpliklerin geçtiği işlemlerden başlayarak son ürün haline gelmesine kadar bir sürü işlemden geçiyor. Bugün bir moda ürünün kumaşı istenilen renge, tuşeye, forma gelmesi için birçok işlemden geçmesi gerekir. Kumaşlar ya doğal içeriklerden ya da sentetik içeriklerden yapılıyor. Doğal olanların en büyük özelliği tekrar doğaya bırakıldığında çevreye zarar vermeden çözünebilmesi. Pamuk, keten, yün, kenevir, bambu gibi. Tabi bu kumaşların kimyasal boya ve işlemlerden geçmemiş olması gerekiyor. 

Haberin Devamı

Bir de sentetik içerikler var polyester gibi. Hem ucuz hem doğal içeriklere göre çok daha hızlı üretilmesi mümkün kumaşlar. Kimyasal işlemlerden geçtiği için çevreye zararlı. Kumaş üretiminde harcanan su, elektrik, kimyasal boya ve işlemlerini kattığımız zaman çevre ile ilgili hiçbir yararı yok çünkü amaç ucuz ve hızlı üretim.  Fosil yakıtlardan elde edilen sentetik kumaşlara ve enerjiye aşırı bağımlılık nedeniyle, emisyonların %70'inden fazlası kumaş üretim aşaması faaliyetlerden kaynaklanmakta.

Bir yandan kumaş atıkları en fazla giysi ve ürün üretimi aşamasında ortaya çıkıyor.  Bir kalıba göre kesilen kumaş parçalarının bir kısmı geri dönüşüme girerken, bir kısmı çöpe gidiyor. Yine kumaşların nerede son bulduğunun akıbeti belirsiz ve yetersiz kalabiliyor.

Bütün kumaşlar geri dönüştürülebilir mi?

Araştırmalara göre birçok kumaş geri dönüşüme girebiliyor fakat dünyaca şu anda yeterli eğitim ve farkındalıkta değiliz. Bir çoğumuzun aklına giymediğimiz bir kıyafetin geri dönüşüme gireceği aklına bile gelmiyor. Geri dönüşüme girmeden önce elimizdeki giysilerle ilgili bile öğrenmemiz ve bilmemiz gereken birçok mesele var. Mesela polyester kıyafetlerin geri dönüştürülebileceği göz önüne alınsa bile o giysinin her yıkamada çevreye saldığı mikro plastikler geri dönüştürülemez. Çamaşır makinesine attığımız her polyester üründen ayrılan minik mikro plastik parçalar çamaşır makinesindeki sularla birlikte denizlere hatta okyanuslara karışıyor. O küçücük parçalar gözle görülmüyor. Deniz canlılarına zarar veriyor. Doğaya zarar veriyor ve bu sadece bir örnek.

Mah-Roc hikayesi nasıl başladı? Geri dönüşüm konusunda nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?

2013 yılından başlayarak yedi sene boyunca Türkiye'nin önde gelen hızlı moda ve tekstil markalarında tasarımdan satın almaya kadar birçok farklı alanda edindiğim iş deneyimleri markayı bugünlere getirdi. Mah Roc moda sektöründe çalışırken yolda edindiğim tecrübeler ve deneyimler sırasında durumun değişmesi gerektiğine inandığım gün başladı.  Hızlı moda gerçekten çok hızlı. Etik olmayan üretim ve tüketim şartlarının yanı sıra bu endüstride bir tasarımcı bile olsanız hızlı modaya yetişmek için senede değil dört sezon, belki 10-15 sezon varmış gibi çalışmanız gerekli. Her iki haftada bir değişen trendlere ayak uydurmaya çalışan bu dünya için faydalı bir şeyler yapma isteğiyle yola koyuldum. Hızlı moda, hayali bir dünya ve maalesef sürdürülebilirliği yok. Kısacası sektörün yaşattığı pozitif ve negatif her deneyim sonucu, buna bir dur diyebilme motivasyonuyla başladı. 

Biz ileri dönüşüm yapıyoruz. Geri dönüşümden farklı bir işlem bu. Var olan malzemeyi, yani atılan, sezonu geçen, istenmeyen kumaşları topluyor ve onlardan koleksiyonlar yapıyoruz. Hiçbir ürün için yeni bir kumaş tasarlanmıyor. Hiçbir ürün tekrar kimyasal bir işleme girmiyor. Sadece Türkiye değil dünyanın birçok ülkesinden çöpe gidecek kumaşları kurtarıyor ve onlara ikinci bir hayat kazandırıyoruz.

Yavaş moda anlayışıyla nasıl daha iyi bir gelecek yaratabiliriz

Kişiler modada sürdürülebilirlik adına neler yapabilir? Geri dönüşüme nasıl destek olabilir?

Biraz bizim neler yaptığımızdan bahsetmek isterim. Çünkü sürdürülebilirlik kavramı çok yanlış boyutlarda büyüyor ve yanlış anlaşılmalara sebebiyet verebiliyor. Bugün sadece bir kumaşın ömrünü uzatmak değil bunun farkındalığını yaratmak, daha çok kişiye iş imkanı sağlamak ve birlikte büyümek gibi hedeflerimiz var. 2020 yılında Sri Lanka’da yerel kadınlarla el işçiliği üzerine koleksiyonlar çıkarmaya başladık. Hem oranın ekonomisine hem de kadınları güçlendirmek için iş birlikleri yaparak çalışmalarımız başladı. Pandemi başından beri aynı işlemi Karadeniz’de kaybolmaya yüz tutmuş el dokumalarını tekrar hayata kazandırarak koleksiyonlarımızda kullanmaya başladık, üstelik kullanılmayan kazakların sökülüp tekrar değerlendirilmesiyle…

Biz yaptığımız işleri modada sürdürülebilirlik çalışmaları olarak adlandırıyoruz. Hem malzeme anlamında döngüsel ekonomiler yaratabilmek hem kadın emeğini desteklemek hem de bunun farkındalığını yaymak en büyük amacımız. Yani 360 düşünmeyi hedefleyerek yol alıyoruz. Kişilere bizim tavsiyelerimiz tabii ki olur. Bir ürünü almadan önce iki kere düşünmek, etiketini okuyarak nerede hangi malzemeden yapıldığını dikkate alarak satın almalarını tavsiye ederiz. Lokal markaları destekleyebilirler. İkinci el kıyafet almayı değerlendirebilirler. 

Sürdürülebilir moda fikri sürdürülebilir mi?

Elbette sürdürülebilir. Çünkü nasıl çok tüketmeye alıştıysak, az ve öz tüketmeyi de alışkanlık haline getirebiliriz. Yaşama şekillerimizi, hayat tarzlarımızı değiştirmek zorundayız. Daha adil, daha temiz bir gelecek bırakmak için ihtiyacımız olmayan hiçbir ürüne yenik düşmemeliyiz.

Eco Love Fest’te neler yapacaksınız?

Öncelikle, Hybrid Community ve Zorlu Center’a vizyonları doğrultusunda, Eco Love Fest’te sürdürülebilir bir hayatı ve bizleri ağırlayarak anlatmak istediklerimize bir ses getirerek destekledikleri için teşekkür ederiz. 8- 17 Ekim arası Zorlu Center’da gerçekleşecek festivalde ürünlerimizi tanıtıyor ve satışını gerçekleştiriyor olacağız. Bizimle gelip tanışabilir ve hikayemizi daha yakından öğrenebilirsiniz. Aynı zamanda hem yavaş moda üzerine bir 9 Ekim Cumartesi Zorlu Center Meydan Katı Park Alanı’nda workshop’umuz olacak hem de marka hikayesini anlatma fırsatımız doğacak. Kaçırmayın derim!