01.09.2024 - 06:41 | Son Güncellenme:
Derleyen: Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Günümüzde kullandığımız tüm elektronik eşyaların lityum pile ihtiyaç duyduğu düşünülürse, bu ülkeler olmazsa ne kullandığımız telefonlar ne de bilgisayarlar olur. Akıllı telefonlarla ayrılmaz ilişkimizin yanı sıra temiz enerjiye geçiş lityuma olan talebin artmasına yol açıyor. Elektrikli araçların artan üretimi, lityum çılgınlığının ana itici güçlerinden biri. Cep telefonları üretmek için gereken lityum miktarıyla karşılaştırıldığında, elektrikli otomobil üretimi 20 bin kat daha fazla lityum karbonata ihtiyaç duyuyor. Mevcut eğilimlerle, küresel lityum pazarının önümüzdeki 35 yıl boyunca yüzde 500 büyümesi öngörülüyor.
ARJANTİN, BOLİVYA VE ŞİLİ'DE 45 MİLYON TON
İklim değişikliğinin etkileri tüm dünyada dalga dalga yayılırken, lityumun stratejik bir mineral olarak önemi, geleceğin temiz enerji sistemleri için temel bir bileşen haline geliyor ve katlanarak artıyor. 1991'de lityum iyon pillerin yaratılması, güçleri sayesinde büyük miktarda enerji depolayabilen şarj edilebilir hafif piller olarak elektrik teknolojisini dönüştürdü. Sadece 5 beş yılda, lityum iyon pillere olan talep fırladı ve lityumun fiyatı 2016 ile 2018 arasında iki katına çıktı. Bu eğilimin gelecekte de devam etmesi bekleniyor. Lityum endüstrisinin 2027'ye kadar yaklaşık 8 kat büyümesi de beklentiler arasında. Aynı zamanda, dünya elektrikli araç pillerine ve temiz enerjiye olan artan talebi karşılamaya çalıştıkça lityumun stratejik önemi de ciddi ölçüde artış gösterecek. Bu öngörüler, lityum endüstrisinin kontrolünün gelecekte büyük faydalar sağlayabileceğini ve bunun büyük güçler arasındaki jeopolitik çekişmeyi artırabileceğini de gösteriyor. Latin Amerika, dünyanın en fazla lityuma sahip bölgesi olarak biliniyor.
Lityum Üçgeni, Güney Amerika'nın And Dağları güneybatı köşesinde, Arjantin, Bolivya ve Şili sınırlarını kapsıyor. Bu ülkelerdeki tuz düzlüklerinin altı, lityum kaynakları açısından zengin bir bölge olarak biliniyor.
Lityum artık dünyanın en çok arzu edilen minerallerinden biri ve bazıları buna 'beyaz altın' diyor. Küresel pazarın yıllık tüketimi yıllık yüzde 8,9 oranında arttığından lityuma olan talep hızla artış gösterdi. Hibrit ve elektrikli araçlar, enerji depolama sistemleri ve taşınabilir elektronikler giderek yaygınlaştıkça 'dünyanın yeni petrolü'ne olan bu talep daha da yoğunlaşacak gibi görünüyor. Güney Amerika için lityum kaynakları umut vadeden bir ekonomik getiri ancak üreticiler altyapı talepleri, çevre düzenlemeleri, su yönetimi ve sosyal kaygılar dahil olmak üzere çeşitli zorluklarla karşılaşıyorlar.
BUHARLAŞTIRMA SÜRECİ DAHA KOLAY
Dünyanın 86 milyon tonluk tanımlanmış lityum kaynaklarının 21 milyon tonu Bolivya'da, onu 19,3 milyon tonla Arjantin ve 9,6 milyon tonla Şili takip ediyor. Şili, mevcut kaynaklarının çoğunu ticari üretim için ekonomik olarak uygulanabilir rezervlere dönüştürmeyi başarmış olsa da Arjantin ve Bolivya şimdiye kadar başaramadı. Bunun başlıca nedeni de elverişsiz yatırım iklimleri ve daha zorlu coğrafi koşullar.
Lityum, bir mineral olarak doğal olarak sert kaya yataklarında veya tuz göllerinde bulunuyor. Dünyanın en büyük ticari lityum üreticisi olan Avustralya, doğrudan sert kaya yataklarından madencilik yapıyor. Buna karşılık, Lityum Üçgeni ülkeleri olan Arjantin, Bolivya ve Şili'deki geniş tuz düzlüklerinin altında bulunan doğal lityum yatakları kullanılıyor. Şili'nin elverişli iklimi, lityum çıkarma ve buharlaştırma sürecini komşu ülkeler Arjantin ve Bolivya'ya nazaran daha kolay hale getiriyor.
HER TON İÇİN BİNLERCE LİTRE SU GEREKİYOR
Lityum Üçgeni, dünyadaki en kurak yerlerden biri ve bu da lityum çıkarma sürecini oldukça zor bir hale getiriyor. Madenciler mineral açısından zengin tuzlu suyu yüzeye pompalamak için tuz düzlüklerinde delikler açmak zorunda. Daha sonra suyun aylarca buharlaşmasına izin vererek potasyum, manganez, boraks ve lityum tuzlarından oluşan bir karışım oluşturuyorlar ve bu karışım daha sonra filtrelenip bir kez daha buharlaşmaya bırakılıyor. 12 ila 18 ay arasında bir süre sonra filtreleme işlemi tamamlanıyor ve lityum karbonat çıkarılıyor.
Lityum, temiz enerjiye geçişte kritik önem taşısa da Lityum Üçgeni'nde kullanılan özel lityum çıkarma işlemi aynı zamanda çeşitli çevresel sorunları da beraberinde getiriyor. Tuz düzlüklerinde madencilik, 18 aya kadar uzayan uzun bir prosedür içeren tuzlu su çıkarma işlemiyle gerçekleşiyor. Bu işlemin su yoğunluklu yapısı da oldukça endişe verici. Çünkü çıkarılan her ton lityum için yaklaşık 1892 litre su gerekli. Kalan su kaynağı, lityum buharlaştırma işleminde kullanılan belirli kimyasallardan kaynaklanan kirlenme riskiyle karşı karşıya. Tarımsal faaliyetler de su kıtlığı ve potansiyel kirlenmeden muzdarip olmasıyla birlikte bu durum bölgedeki yerel yerli toplulukları da etkiliyor. Lityum endüstrisinin lityum çıkarma ve sürecinin çevresel açıdan etkileri noktasında bir denge kurması gerekiyor.