Diyabet hakkında doğru bilinen yanlışlar
Diyabet, yani şeker hastalığı oldukça sık rastlanan bir hastalık olmasına karşın semptomları kişiden kişiye farklılık göstermekte ve diyabet hakkında pek çok mit ortada dolaşmaktadır. Özellikle diyabet hastalarının yaşamını ve psikolojisini gereksiz yere olumsuz etkiledikleri için “tıbbi birer efsane” olarak niteleyebileceğimiz bu mitlere, diğer bir deyişle diyabet hakkında doğru bilinen yanlışlara açıklık getirmek gerekiyor.
1. Şeker yemek şeker hastalığına neden olur
Şeker yemek doğrudan şeker hastalığına neden olmaz. Ancak şekerli bir beslenme tarzını benimsemek, tip 2 diyabet için risk faktörleri olan aşırı kilo ve obeziteye yol açabilir. Kan şekeri seviyeleri diyabette önemli bir rol oynar. Ancak şekerin kendisi nedensel bir faktör değildir. Oysa şeker yemek şeker hastalığına neden olur, diye bilinir. Fakat hiç akla gelmeyecek bir risk faktörünün çok fazla soda içmek olduğu bilinmez. Örneğin 2013 yılında yayınlanan bir araştırmada, sürekli olarak soda içmenin tip 2 diyabet riski ile bağlantısı olabileceği bulunmuştur.
2. Diyabet ciddi bir hastalık değildir
Belki de diyabet çok yaygın olduğu için pek çok kişi diyabetin ciddi bir hastalık olmadığına inanır. Fakat bu yanlıştır. Diyabet ciddiye alınıp etkili bir tedavi uygulanmazsa kardiyovasküler hastalıklar, sinir hasarı, böbrek hasarı, körlük, cilt rahatsızlıkları ve işitme bozukluğu gibi risklere yol açabilen ciddi bir hastalıktır.
3. Diyabet yalnızca obezitesi olanları etkiler
Aşırı kilo ve obezitenin, tip 2 diyabet ve gebelik diyabeti için risk faktörleri olduğu doğrudur. Ancak aşırı kilolu ya da obez olmayan bir kişi de diyabete yakalanabilir. Tüm diyabet hastaları aşırı kilolu olmadığı gibi, tip 1 diyabetin vücut ağırlığı ile hiçbir ilişkisi yoktur.
4. Obezite her zaman diyabete yol açar
Obezite diyabet riskini artırsa da kaçınılmaz olarak hastalığa yol açmamaktadır.
5. Diyabet körlüğe ve amputasyona yol açar
Diyabetin nihai sonucunun körlük ve özellikle bacağın kesilmesi gibi ampütasyon olduğu söylenegelir. Neyse ki bu da bir efsanedir. Diyabetin bazı durumlarda körlüğe ve ampütasyona yol açabileceği doğru olsa da bu kaçınılmaz bir son değildir. Ve tedavilerini dikkatli bir biçimde takip eden hastalar bu gibi sonuçlarla çok nadir karşılaşmaktadır.
6. Diyabetli kişiler araç kullanmamalıdır
Diyabet teşhisi, hastanın araba kullanmayı otomatik olarak bırakması gerektiği anlamına gelmez. Ancak ciddi derecede düşük kan şekeri seviyeleri veya görme problemleri gibi diyabetle ilgili komplikasyonlar yaşayan kişilerin araba kullanma becerilerinin etkilenip etkilenmediğini öğrenmeleri için doktora başvurmaları gerekir.
7. Diyabetli kişiler aktif olamaz
Tam tersine, aslında egzersiz diyabetin yönetiminde önemli bir bileşendir. Aktif ve hareketli bir yaşamın yanı sıra programlı bir şekilde bir uzman gözetiminde egzersiz yapmak, diyabette risk faktörleri olan aşırı kiloların önlenmesine ve kan basıncını düşürmeye yardımcı olur. Ayrıca vücudun insülini daha iyi kullanmasına da yardımcı olabilir.
8. Diyabet bulaşıcıdır
Patojenler şeker hastalığına neden olmaz, dolayısıyla diyabet hastasının bir başkasına taşıyabileceği bulaşıcı bir materyal de yoktur.
9. Bazı doğal ürünler diyabeti iyileştirir
Herhangi bir ürünün diyabeti tedavi edebileceğine dair tüm iddialar yanlıştır. Şifalı bitkiler de birer ilaçtır ve kan şekerini tehlikeli seviyelere indirecek şekilde etkileşime girmeleri olasıdır. Bu nedenle doktorunuza danışmadan doğal da olsa hiçbir ürünü kullanmamalısınız.