Aşk acısı nasıl tedavi edilir?
Aşk bir hastalık mıdır ki tedavi edilsin?
Aşk bir hastalık değildir elbette ancak kişilerce pekâlâ hastalık haline getirilebilir. Hele günümüz dünyasının magazin tezgâhında hazırlananlarına hangi gözle bakılacağını bir türlü değerlendiremiyorum. Sevginin muhteşem güzelliğine ve adanmışlığına ve bağlılığına karşılık, hastalıklı (patolojik) aşkta, belirgin bir bağımlılık söz konusudur. Hatta burada sevginin varlığını bile tartışabiliriz.
Kişi kendisi için değil de aşkı için yaşamaya başladığında, kendisinin varlığından öte onun varlığını içselleştirmeye başladığında tehlike çanları çalıyor demektir. Başlangıç itibariyle bu durum takdirle karşılansa da uzun vadede sorunların çıkmasına engel olamamaktadır. İçinde kendine özel bir değerlilik hissetmeyen birey bu sürecin devamı noktasında istekli olmaz. Sadece kendisinin yaptığı fedakârlıkla süren bir ilişkiden söz eden danışanım bunu daha fazla sürdürürse kendisine olan saygısını yitireceğinden söz etmişti.
Hep bazı kavramları karıştırırız; sevgi, aşk, tutku, seks… Aslında hepsi kendi içinde tanımlanması gereken özerk yapılardır.
Sevmeyen bir kişi âşık olur mu? Evet, olur! Ama bunun patolojik bir aşk olma ihtimali hayli yüksektir. Burada taraflardan aşkı bize tanımlamalarını istemek akıllıca olur. Sevmeyen kişi saygı duymaz. Saygının içinde yer almadığı bir birliktelik tehlikeli zemine inşa edilmiş yapı gibidir. Ne zaman, nerede, ne şekilde sonuçlanacağını, yıkılıp gideceğini önceden kestirmek pek mümkün olmaz.
Yaşanılan ilişkide eğer kişi kendi kimliğinden uzaklaşırsa, bir bağlılıktan daha çok bağımlılık yaşıyor olursa, karşılaşacak olduğumuz hazin tablo; ulaşamamak, acı çekmek ve yok olmaktır. Bunu Leyla ile Mecnun’daki ilişki ile karıştırmamak gerekiyor. Bunu başka bir yazıda ele alabiliriz.