Irving Kirsch’in Türkçeye çevrilen bazı kitaplarından daha önce söz etmiştim; “Klinik Hipnozun Esasları; Kanıta dayalı bir yaklaşım”. “Antidepresan Efsanesinin Sonu”. Bazı kişilerin pek hoşuna gitmese de -aynı kişilerin ağızlarından pek düşürmedikleri- etik kuralları harfiyen uygulayan ve bu kurallar çerçevesinde araştırmalar yapan bir bilim adamı Kirsch… Bizde daha çok oturduğumuz yerden sallama yöntemiyle ya da kıskançlık krizlerinin oluşturduğu hezeyanlarla sağa sola ünleyerek sindirme politikası esastır. Oysa gerçek bilim dünyasında böyle şeyler olmaz.
Her şey bir yana artık gerçekler saklanamıyor. Bilgi Özgürlüğü Yasası gereği yazılmayanları, söylenmeyenleri, gözlerden uzak tutulan gerçekleri artık öğrenmek kolay. I. Kirsch, yıllarca “happy Drug”, mutluluk hapı diye “yutturulan” antidepresan ilaçların ipliğini pazara çıkaran önemli bilim insanlarından biri. Ekibiyle birlikte Harvard Üniversitesinde yaptıkları çalışmalarla antidepresan ilaçların plasebo etkisinden farklı olmadığını ortaya koydular. Bu sonuca, üç binden fazla depresyon hastasını kapsayan otuz sekiz klinik testin sonuçlarını analiz ederek ulaşmışlardır.
“Bir ilacın etkileri, içinde bulunan özel maddelerden daha çok ilacın psikolojik anlamına bağlı olduğunda buna plasebo denir” (S.J.Lynn & İ. Kirsch. 2012). Bu yüzden ilaç olarak verilen maddenin içinde hastalığı iyileştirmeye yönelik kimyasal bir terkip söz konusu değildir. Burada etki, ilacın içeriğinde bulunan özel maddelerden çok, ilaç kullanıldığında meydana gelecek iyileşmeye olan inançtan kaynaklanmaktadır. İnsanların iyileşeceklerine yönelik tepki, istek, inanç ve kararlılıkları olumlu sonuçlar doğurabilir. Kendi kendini gerçekleştiren tepki beklentileri çoğu zaman psikolojik tedavilerin zorunlu bir parçası olarak görülmektedir. Plasebo etkileri depresyonun tedavisinde özellikle etkili bir şekilde gözlenmektedir. Kirsch ve arkadaşlarının meta- analiz çalışmalarının sonuçlarına göre; yayınlanmamış veriler göz önünde tutulduğunda plasebolar, ilaçla tedavi etkilerinin % 82’si kadar etkili bulunmuştur. Kısacası; plasebo yani ilaç olmayan ama yeni bulunan ilaçmış gibi verilen şeylerle, antidepresan diye yutturulan ve milyonlarca lira verilerek ilaç firmalarının zengin edildiği ilaçların etkileri arasındaki fark, klinik olarak önemsiz bir farktır.
Peki ne yapılmalı?
Yine Kirsch’in anlatımıyla en iyi ve etkili alternatiflerden biri psikoterapilerdir. “Psikoterapi, antidepresan ilaçların bütün alternatifleri arasında en kapsamlı şekilde araştırılmış olanıdır. Psikoterapi, depresyon tedavisinde işe yarıyor ve yararları da önemli boyutta. Antidepresan ilaçlarla psikoterapinin kısa dönemli etkilerinin kıyaslandığı başa baş karşılaştırmalarda, psikoterapinin, ilaçlar kadar iyi etki ettiği görülür. Bu etki, hastanın başlangıçtaki depresyonunun ne kadar ağır olduğundan bağımsız olarak ortaya çıkar. Orta şiddette depresyon geçiren insanlar için de geçerlidir, ağır depresyondakiler için de, hatta çok şiddetli depresyon geçirenler için de geçerlidir./…/ Uzun dönemdeki etkinlik değerlendirildiğinde, psikoterapi daha iyi görünüyor./…/ Sonuç olarak, psikoterapi, tedavinin tamamlanmasından bir süre sonra değerlendirildiğinde, ilaçlardan çok daha etkili oluyor ve tedavinin bitişinden sonra geçen zaman uzadıkça, ilaçla psikoterapi arasındaki fark açılıyor. Psikoterapinin ilaçlara göre bu uzun vadeli üstünlüğü, depresyonun şiddetinden bağımsızdır. Psikoterapi, orta veya hafif şiddette depresyon geçiren hastalar için olduğu kadar, şiddetli depresyon geçiren hastalar için de antidepresan ilaçlardan daha üstün performans gösteriyor.”(I.Kirsch, 2012. Shf. 21-22-176-177 ve muhtelif sayfalar).
Peki hangi psikoterapi türü daha etkilidir derseniz? Onun cevabını da Kirsch versin; “ depresyon için çeşitli psikoterapi yöntemleri mevcut. Bunlar arasında en yaygın olanı ve en detaylı araştırılmış olanı, bilişsel davranışçı terapilerdir”.
Ancak “kişilerarası (interpersonel) psikoterapi”, “kısa dönemli psikodinamik psikoterapi”, “rasyonel emotif terapi” ve travmatik süreçlerin eşlik ettiği vakalarda kullanılan EMDR ve kanıta dayalı bilişsel davranışçı hipnoterapi de diğer etkili yöntemler arasında sayılabilirler. (S.J.Lynn & İ.Kirsch ve A.Alladin)
Hiç kimse doğal psikoterapist değildir. Psikoterapi yapabilmek için bu konuda eğitimler almak mecburiyetindesiniz. Terapistinizin “tabela terapisti” olmadığına dikkat ederek, gerçekten psikoterapiler üzerine aldığı eğitim ve uygulamalarına bakarak tercih noktasında yaklaşımınızı belirleyebilirsiniz.
Bu arada son bir not olarak şahsi kanaatim; Bırakın ilacınızı hekiminiz düzenlesin. İlaç kullanıp kullanmayacağınıza güvendiğiniz ve inandığınız hekim karar versin. Siz kendi başınıza ne ilaca başlayın ne de başlanan ilacı kesin. Bu hatalı olur. İlaçla tedavi hekiminizin işidir onun sorumluluğundadır. Ama her ne olursa olsun psikoterapiyi ihmal etmeyin, mutlaka dikkate alın.
Kaynakça:
Antidepresan Efsanesinin Sonu, Çıplak Kral’ın Yeni İlacı. İrving KİRSCH. Kuraldışı Yayınları. 2012.
İlaçla Tedavi Efsanesi. Joanna MONCRİEFF. Metis Bilim. 2010.
Klinik Hipnozun Esasları. Kanıta Dayalı Bir Yaklaşım. S.J.Lynn& I.Kirsch. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları- 66. 2012.