Alkali besinlerle beslenmenin ve alkali su tüketmenin metabolizmayı hızlandırarak kilo verme üzerine etkilerini inceleyen bilim adamının mikroskobik düzeyde çarpıcı kan analizleri var.
Bu durumda içtiğimiz suyun pH düzeyinin 7 ve üstünde olmasına özen gösterelim diye tekrar vurgulamakta fayda görüyorum. Asitli içeceklerden (kahve, çay, alkol, her tür gazlı içecekler ve meyve sularını) asgari ölçüde tüketmek ve bunları tükettiğimiz zaman daha fazla alkali su tüketmek tavsiyesiyle önlem almak, ilk önerim olacaktır. Ayrıca detoks içeceklerinin özellikle alkali olmasına özen göstermek, faydadan çok zarar getirmemesine dikkat etmek gerekir.
Asidik yapan besinler; özet olarak tüm şeker içeren içecek ve yiyecekler, kuru yemişler, köy peyniri, patates, sakatatlar, çoğu etler, kümes hayvanları, kabuklu deniz mahsülleri sayılabilir. Bu saydıklarımdan özellikle karbonhidratlar veya basit şekerler sadece asidik gıda olmalarıyla değil, vücutta enflamasyonu tetikledikleri için de yaşlanmamıza neden olmaktadırlar.
Alkalik yapan besinler; en çok ağırlık vermemiz gereken besin grubudur. Kanımızın da alkalik bir yapıya sahip olduğunu düşünürsek, vücudumuzun sindiriminde zorlanmadığı en iyi besinler olarak düşünebiliriz.
En alkalik besin olan anne sütünden sonra (yine anne sütü- ne mucize bir besindir ki..), yeşil sebzeler, soya filizi, salatalık, domates (ne yazık ki aski tohumlardan olanlar için geçerliydi), dolmalık biber, deniz sebzeleri, brokoli, lahana, maydonoz, yeşil fasulye, ıspanak, sarımsak, karalahana, hindiba, brüksel lahanası, bamya, pırasa, roka, hardal, kabak, su teresi, frenk soğanı, avokado sayılabilir.
Burada önemli olan, sindiriminde asidik bir ortam sağlayan proteinlerin genel beslenmemizde % 20 – 25 civarında yer almasıdır. Mümkün olduğunca, protein tüketimi gerçekleştirildiğinde yeşil sebze ve salata türlerinin de birlikte tüketilmesine özen gösterilmelidir .