Bence Angelina Jolie'nin yıllara meydan okuyan, muhteşem güzelliğinde gülüşünün büyük rolü var. Elbette bu efsanevi gülüşünü sağlayan da pek çok kadının sahip olmak istediği dudakları ve ağız çevresidir.
Dudaklar, dişlerin açıklığı... Dişlerin açıklığı yani diş etlerinin kapanmamış olması yüzün yukarıda olduğunun bir göstergesidir.
Ancak bu fotoğraflardan ikincisine baktığımda estetik ile ilgilenen bir dermatolog olarak el atmak isteyebileceğim üç nokta var:
1. Hafif kaz ayakları
2. Şakak bölgesindeki basıklık
3. Dudak kenarlarındaki akordiyon çizgileri ve sarkma
Bu üç bölge o muhteşem gülüşü biraz gölgeliyor.
Peki Angelina Jolie'nin hayran olduğumuz gülüşüne yeniden kavuşması için neler yapılabilir?
Kaz ayakları botulinum toksinle hafifletilebilir. Ama burada asıl gözümüze batan kaz ayakları değil. Çünkü herkesin bu yaşlarda bir miktar kaz ayağı olur ve bu ince çizgiler bizim yaşanmışlıklarımızı ifade eder. Bu hafif çizgilerle güzel gülen gözler yüzümüze anlam katar.
Şayet bana ilk fotoğrafındaki haliyle, yani 2003 yılında gelmiş olsaydı ona çok kemikli ve zayıf bir yüz yapısı olduğu için eksik olanı şimdiden yerine koymaya başlamasını önerirdim. Şakak bölgesinde biraz daha dolgunluk olsaydı kaz ayağının alt-yanındaki yanak, buruna doğru devrilmezdi. Dolayısıyla bizim nazolabial dediğimiz anakat oluşmazdı. Yaşına göre hala çok güzel bir kadın olmasına rağmen yanak dolgunluğu yerine kemikli hatlar, cildin sarkması yönünde bir handikap. 2003 yılından itibaren şakak bölgesine özellikle su tutma yeteneği olan hyaluronik asit içerikli dolguları yaptırmaya başlayabilirdi ki o kayıplar oluşmasın. Saç dibine yakın şakak kemiği üstündeki bölgelere, elmacık kemiği ile kulak arasına yapılan dolgular kişinin şiş yanaklı görünmesine neden olmaz, aksine cildini yukarıya alarak gergin gösterir. Yüzü gençlik üçgenine yeniden kavuşturur. Bu tip dolgu uygulamaları günümüzde üç boyutlu yüz şekillendirme, likit face-lift gibi isimlerle de anılmaktadır. Özellikle yüzün üst bölgelerine dolgu uygulaması eksileni yerine koyma amacı ile yapılmakta, bu da yüzün yukarıya, saça doğru çekilmesine ve akordiyon çizgilerinin ve nazolabial katlantının düzelmesine neden olur.
Bizim mesleğimiz estetikle ilgili olup ciltte nelerin eksildiğini bilerek doğru analiz ettikten sonra en doğru uygulamayı gerektirir. Bizler neştersiz güzelliğin sırlarını çözmek için zevkle çalışırız. Hatta benim gibi bir çok işlemi kendinde test edenler de azımsanmayacak kadar çoktur. Yani işin sırrı yaşlanma-eksilme potansiyeli olan bölgeyi fark ederek önlem almaktır. Tıpkı en güzel kadınlardan biri olan Angelina'nın da güzelliğinin dorukta olduğu yıllarda cildini yaşlanmaya karşı korumaya başlaması gerektiği gibi.
Bazen de her önleme rağmen sadece aşırı kilo alıp vermek bile emeği boşa çıkarabilir. Bu nedenle kilo sorunlarının 40'lı yaşlardan önce çözmeli, eğer kilo vermek gerekiyorsa daha erken yaşlarda zayıflayıp; ileri yaşlarda sağlıklı beslenme ve spor ile bunu korumalıyız.
Dolgu nedir?
Estetik ya da rekonstrüktif amaçlarla kendine ait enjektörü ile doku boşluklarına uygulanan özel maddelerdir. Genellikle tercih edilen dolgu malzemesi bir protein-şeker kompleksi olan hyaluronik asittir.
Günümüzde antialerjik, su tutma yeteneğine sahip, cildin ürettiği hyaluronik aside çok benzer özellikte hyaluronik asit içerikli dolgular yüze uygulanmaktadır. Anti-aging amaçlı olarak neştersiz uygulamalarda botulinum toksin uygulamaları ile dolgu uygulamaları aynı sıklıkla yapılmaktadır.
Sıklıkla dokulardaki katlantıları açmak, kırışıklıkların derinliğini azaltmak, eksilen volumü yerine koymak amacıyla yapılmaktadır. Ayrıca yüzümüzde belirginleştirmek istediğimiz noktalara uygulayabiliriz. Daha kalkık göz kapağı için kaşların altına, daha kalkık bir burun için buruna, daha belirgin bir çene için veya daha çıkık elmacık kemiği için yanaklara ya da daha çekici dudaklar için de dudaklara tercih edebiliyoruz.
Hyaluronik asit cildimizde üretilen ve cildin nemlenmesini sağlayan bir maddedir. Cildimiz yaşlandıkça hyaluronik asit üretimi de azalmaktadır. Cilde enjekte ettiğimiz doğala özdeş hyaluronik asit dolguları cilt altına kolaylıkla uyum sağlayarak hyaluronik asit rezervini de arttırmaya yardımcı olur.
Kalsiyumlu dolgular hyaluronik asit dolgularına göre daha kalıcıdır. Ancak kalsiyum içerikli dolgular çok daha derine ve hatta kemiğin üstüne yapıldığından boşlukları doldurmaktan çok şekil ve volüm verme amaçlı kullanılır.
Jel formundaki, şeffaf hyaluronik asit dolgular ise kolajen üretimini tetiklediğinden aynı zamanda lifting (germe) etkilidir. Zamanla hücresel üretimi azalan bu maddenin dışarıdan takviyesi bağ dokusunun rezervinin yeniden dolmasını sağlayarak cildimizin nemlenme yeteneğini arttırır. Hyaluronik asit dolguları deri altına uygulandıkları andan itibaren kolajen üretiminde, cildin nemlenmesinde ve sıkılaşmasında sürekli ve aktif bir rol oynarlar ve çok doğaldırlar. Hyaluronik asit dolgularında uygulamadan sonra yüzünüzün herhangi bir bölgesinde beklentinizden fazla dolgunluk görüyorsanız bunu kolaylıkla düzeltmek de mümkündür.