Metabolizmayı canlandırmak için gıdalardan gereken oranlarda faydalanmak, yani az yağlı yiyerek metabolizmayı daha da yavaşlatmak yerine hayvani yağlardan uzak durup ölçülü oranda bitkisel yağlardan ve balıktaki gibi dengeli Omega 3-6 içerikli (deniz balığı olması şartıyla) doymamış yağlardan faydalanmak doğru olacaktır.
Hızlanmaya başlayan ve canlanan metabolizmaya, egzersiz yaparak ve belli kas gruplarını düzenli olarak çalıştırarak katkıda bulunmak ve bu hızı idame ettirmek uzun soluklu bir kilo kontrolü sağlayacaktır. Az önce saydıklarımla beraber hem cilde hem de sağlıklı bedene kavuşmada faydalı olan bazı antioksidanları ve gıda takviyelerini doktorunuza danışıp periyodik olarak tüketerek ve “kendi neslinin en iyisi ve kronolojik yaşının en sağlıklısı” olmak elimizde.
Alkali besinlerle beslenmenin ve alkali su tüketmenin metabolizmayı hızlandırarak kilo verme üzerine etkilerini inceleyen bilim insanlarının mikroskobik düzeyde çarpıcı kan analizleri bulunmaktadır.
Bu durumda içtiğimiz suyun pH düzeyinin 7 ve üstünde olmasına özen gösterelim diye tekrar vurgulamakta fayda görüyorum. Asitli içeceklerden (kahve, çay, alkol, her tür gazlı içecekler ve meyve sularını) asgari ölçüde tüketmek ve bunları tükettiğimiz zaman daha fazla alkali su tüketmek, ilk önerim olacaktır. Ayrıca detoks içeceklerinin özellikle alkali olmasına özen göstermek, faydadan çok zarar getirmemesine dikkat etmek gerekir.
Peki kanımızı asidik ya da alkali yapan besinler nelerdir?
Asidik yapan besinler, özet olarak, tüm şeker içeren içecek ve yiyecekler, kuruyemişler,
köy peyniri, patates, sakatatlar, çoğu etler, kümes hayvanları, kabuklu deniz mahsülleridir. Bu saydıklarımdan özellikle karbonhidratlar veya basit şekerler sadece asidik gıda olmalarıyla değil, vücutta enflamasyonu tetikledikleri için de yaşlanmamıza neden olmaktadırlar.
Alkali yapan besinler en çok ağırlık vermemiz gereken besin grubudur. Kanımızın da alkali bir yapıya sahip olduğunu düşünürsek, vücudumuzun sindiriminde zorlanmadığı en iyi besinler olarak düşünebiliriz. En alkali besin olan anne sütünden sonra (yine anne sütü - ne mucize bir besindir ki...), yeşil sebzeler, soya filizi, salatalık, domates (ne yazık ki eski tohumlardan olanlar için geçerliydi),
dolmalık biber, deniz sebzeleri, brokoli, lahana, maydonoz, yeşil fasulye, ıspanak, sarımsak, karalahana, hindiba, brüksellahanası, bamya, pırasa, roka, hardal, kabak, suteresi, frenksoğanı, avokado sayılabilir.
Burada önemli olan, sindiriminde asidik bir ortam sağlayan proteinlerin genel beslenmemizde
%20-25 civarında yer almasıdır. Mümkün olduğunca protein tüketimi gerçekleştirildiğinde
yeşil sebze ve salataların da birlikte tüketilmesine özen gösterilmelidir.
Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için Dr. Betül Şengör'ün "Cildiniz İçin Gençlik Sırları" kitabını tavsiye ediyoruz.