Göz çevresinin cildi oldukça ince, transparan ve damarlarca zengindir. Bu bölge mimiklerin etkisi altında sürekli hareket ettiği için, eşit şartlar altında kronolojik olarak en erken yaşlanan cilt bölgesidir. Göz altı morluklarının esmer tenlilerde koyuluk şeklinde, beyaz tenlilerde ise mavi-mor renkte olduğu gözlenir. Göz altı koyuluk ve ödem, fizyolojik şartlarda da bazen olabilir, uykusuzluk, beslenme bozukluğu, gözlerin yorulması gibİ. Ancak konusu geçen morluk ve ödem daha farklıdır. Yerçekimine maruz kalan cildimizin en yumuşak olduğu göz altı bölgesi, altındaki yanak yastığı (elmacık kemiğini çevreleyen) tarafından adeta balkon gibi yukarıya doğru itilerek desteklenir. Şayet biz bu bölgedeki yastığımızın kitlesel hacmini kaybedersek; üzerindeki dokularda öne doğru çıkıklık, hatta cildinde sarkma ve buruşma şeklinde görünüm ortaya çıkabilir. Göz altının mor görünmesi, bu bölgenin ödemli olmasına ilave olarak damarlarındaki artan elastikiyet kaybı, mikrodolaşımının bozulmasıyla ilişkili olarak da daha belirgin koyu ve şiş görünebilmektedir.
Aslında en etkili çözüm, cerrahi olarak o bölgenin düzeltilmesi ve yanakların balkon görevinin yeniden kazandırılması için uygulanan dolgu veya yağ enjeksiyonları ile desteklenmesidir. Ancak günümüzde mikrodolaşımı düzenlemek amacıyla ve damar epitel dokusunun onarımının sağlanmasını tetiklemek için “prp tedavisi” de gelecek vaad etmektedir. Çok hafif ödem sorunlarında ise K vitamini içeren ürünlerden, dolaşım hızlandırıcı etkileri de olabilen bitkisel maddelerden (alerjiye dikkat), renk açıcı etkileri de olabilen C vitamininden faydalanılabilir.