09.04.2019 - 11:55 | Son Güncellenme:
PembeNar Özel - Serpil Dokurel
Hamilelik döneminde ve sonrasında cinsellikle ilgili çiftlerin kafasında çeşitli soru işaretleri bulunabiliyor. Hem bu zorlu süreçte hem de bebek dünyaya geldikten sonra cinsellikle ilgili merak edilen sorular cevaplanmadığında, ilerleyen zamanlarda ciddi problemlere yol açabiliyor. Hamilelik döneminde ve sonrasında cinsellikle ilgili aklınıza gelebilecek neredeyse tüm soruları uzmanlarımıza sorduk. İşte sürekli ertelenen, sorulamayan o soruların cevapları…
Hamilelik döneminde cinsel ilişki ne sıklıkta olmalı? Hamilelikte cinsel ilişki hangi zamanlarda risklidir?
Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Filiz Tosun Çataklı açıklıyor;
Hamilelik döneminde çiftler genellikle cinsel ilişkiye girmekten çekinirler. Bunun pek çok sebebi vardır. En önemlisi, gebeliğin ve bebbeğin ilişkiden zarar göreceğini düşünmeleridir. Bir diğer sebep te cinsel isteksiziliktir. Bunu da yine ilişkinin bebeğe zarar vereceğine dair inançtan kaynaklanmaktadır.
Gebelik döneminde ilişkiye girildiğinde Rahim kasılması nedeniyle bir miktar kanama olabilir, bu durumda panik yapmak doğru değildir. Eğer kanama 2 saat sonra da fazla miktarda devam edrse doktorunuzu bu durum hakkında mutlaka haberdar edin.
Gebeliğin ilk üç ayında ,kadının vücudunda ,büyümekte olan bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak üzere pek çok değişiklikler olur. Damarların daha çok kan taşımak amaçlı genişlemesi, ve hormonların etkisiyle tansiyon düşüklüğü ve halsizlik, uyku hali görürlür. İştah azalmıştır, ağızda metalik tat ve kokulara karşı hassasiyet nedeniyle bulantı sık görülür. Gün içerisinde dinlenme fırsatı bulamayan yorgun hamile bir kadının haliyle cinsel isteğinde azalma normaldir. Düşük tehlikesi, kanama yoksa cinsel ilişkiye girilmesinde bir engel söz konusu değildir.
Gebeliğin ikinci trimestr, yani 3-6 ay arası vücut bu yeni duruma tamamen ayak uydurmuştur. Halsizlik baş dönmeleri, iştahsızılık, uyku hali artık yoktur. Cinselliği etkileyecek herhangi bir fizyolojik durum bulunmaz.Rutin gebelik takipleri esnasında erken doğum belirtilerini jinekolog değerlendirebilir. Bu dönemde kadının ağrıları olsun veya olmasın ,doktorunuzun yapması gereken en önemli değerlendirme serviks denilen rahim boynunun ultrasonla ölçülmesidir. Erken doğum riski söz konusu değilse, yine cinsel ilişkide bir kısıtlamaya gerek yoktur. Büyümükte olan bebeğin baskı altında kalmamasına dikkat etmek gerekir. Bu özellikle son üç ayda daha da önem taşımaktatdır.
Gebeliğin son 3 ayında, özellikle normal vajinal doğum isteyen çiftlerin cinsel ilişkiye girmesi faydalı görülmektedir. Kadının büyüyen karnını dikkate alarak yan pozisyon önerilir. Gebeliğin son ayında, Rahimde doğuma hazırlık amaçlı (Braxton Hicks) dediğimiz yalancı doğum ağrıları başlar. Bu ağrılar doğum için gereklidir ve cinsel ilşkiye bir engel değildir. Bununla beraber son aylarda memelerden süt gelmesi de normaldir. Erkeğe bu durum biraz garip gelse de fizyolojik bir durum cinsellği etkilememesi gerektiğini düşünüyorum.
Erken doğum riski bulunan, kanaması olan ve daha once sezeryan ile doğum yapmış olanlarda son 1 ay ilişki önerilmez.
Kadın Hastalıkları Doğum Ve Tüp Bebek Uzmanı Op.Dr.Meltem Aksu Sönmezer açıklıyor;
Gebelik yaklaşık 40 hafta süren bir süreçtir ve her evresi farklı özellikler içermektedir. Bunun sebebi ise her ay hem bebeğin hem rahimin büyümesi ve bu büyümeye bağlı olarak annenin vücudunda gerek anatomik gerek kan değerlerinde bir takım değişikliklere yol açmasıdır. Aynı zamanda ilk aylarda düşük tehlikesi ve orta aylarda erken doğum tehlikesi gibi , gebeliğin değişen zamanlarına göre riskler de değişmektedir.
Gebelik takibinde gebelerimize her ay gelinen kontrollerde o aya ve döneme özgü önerilerde bulunmaktayız.Ancak bazı bilgiler tüm gebelik boyunca aynıdır değişmez , gebelik acilleri ve gebelikde beslenme önerileri gibi.
Cinsel yaşam ise gebelik sırasında doktora sorulmayan , çekinilen ve kulaktan dolma bilgilerle devam ettirilmeye çalışılan yaşamın önemli bir parçasıdır. Anne adayları bebeğe zarar verir düşüncesi ile cinsel yaşamdan gebe kaldığı an itibari ile uzaklaşmakta , baba adayları da aynı kaygılarla eşlerinden uzak durmaktadırlar. Ancak bu bilgi tamamen doğru değildir. Herhangi bir düşük veya erken doğum tehlikesi olmadıgı sürece cinsel yaşamda herhangi bir kısıtlamaya gidilmesine gerek yoktur.
Gebeliğin son ayı yani 36.gebelik haftası itibari ile cinsel ilişki mekanik olarak anne adaylarını zorlayabileceği için bir kısıtlamaya gitmek gerekebilir. Çünkü artık bu haftalarda karın oldukça büyümüştür, büyüyen rahim ve bebek anne adayının iç organlarına bası yapmaktadır . Bel ağrıları kas ağrıları belirginleşmiştir. Yürümekte bile zorlandığımız bir dönemdir. Bu nedenle anne adayı kendini yeterince iyi hissetmeyebilir, fiziksel olarak kendinde yeterli enerjiyi ve hareket kabiliyetini bulamayabilir.Ancak , yine de bu haftalarda cinsel ilişki bebeğe ve gebeliğe zarar verir mi ? diye soran gebelerime rahatlıkla ‘hayır zarar vermez ‘ cevabını veriyorum.
Normal doğum yapmanın cinsellik üzerinde etkileri var mıdır?
Vajina vücuttaki diğer organlar gibi muntazam ve amacına uygun yaratılmış bir organdır. Hem bebeğin doğumuna izin veren bir kanal hem de cinsel birlikteliğin yaşanması için olmazsa olmazlardan bir organ. Yapısında var olan kas dokusu nedeni ile hem bebeğin doğumunu kolaylaştıracak kadar esnek ve hem de ilişki sırasında penisin ebatlarına göre uyum sağlayabilen, uzunluğu yaklaşık 10 cm ve çapı ise yaklaşık 9 cm olan bir organdır. Bunun dışında yapısında var olan fizyolojik akıntı sayesinde kendi kendini mikroorganizmalardan temizleyebilmekte ayrıca bir temizliğe gereksinime ihtiyacı bulunmamaktadır.
Normal doğum sonrasında vajina genişler mi ?
Bu sorusunun cevabının merak edilmesinin nedeni, kadın ve erkek partnerlerin cinselliği eskisi kadar doyumlu yaşayabilecekleri ile ilgili olan endişeleridir. Genişleyen vajina cinsel hazzı olumsuz yönde etkileyecektir. Doğum esnasında vajinanın genişlediği doğrudur. Fakat vajina, son derece esnek bir organdır ve doğumdan sonra eski haline geri dönebilmektedir.
Gebelik boyunca bir miktar genişleyen ve doğum sırasında bebeği çıkarabilecek kadar genişleyen vajinanın eski haline dönmesi belli bir zaman alır. Bu süre lohusalık dediğimiz 40 güne karşılık gelen 6 haftadır. Ancak bu süre sonunda da vajina eski haline göre bir miktar geniş kalabilir.
Normal doğum yapan çoğu kadında vajinın eski haline geri döndüğü ve nadir durumlarda ise genişleme olduğu kaydedilmiştir.
Bu durumun istisnası olan durumlar ise zor doğum atlatmış vajinalar ve çok sayıda doğum yapmış vajinalardır. Zor doğum sebepleri olarak ; bebeğin dogum kilosunun fazla olması , dogum eylemi süresinin annenin pelvik yapısı ile bebegin kafa çapı arasındaki uyumsuzluk nedeniyle uzaması , bebeğin pelvik kanala ters girmesi vs.sayılabilir. Zor doğumlar nedeniyle bebeğin vajinada uzun süre kalması , vajinal kasları yorarak ve vajinayı besleyen damarlarda hasar bırakarak vajinal genişlemeye sebep olabilir.Yine üç ve daha fazla vajinal doğum yapan kadınlarda da bu durumu görebiliriz.
Doğum sonrasında vajinal genişleme ve buna bağlı cinsel yaşam kalitesi olumsuz etkilenen kadınlarımıza , genital estetik operasyonları önerilebilir. Genital estetik ameliyatları kişiyi günlük yaşamından geri bırakmayan , bebeğinizi emzirmenize engel olmayan ve yüz güldürücü sonuçları olan ameliyatlardır.
Evlilikte bebeğin dünyaya gelişi cinselliği nasıl etkiler?
Cinsel terapist Rıdvan Üney açıklıyor;
Çiftlerdeki cinsel sorunlar ya baştan vardır ya da önemli bir olay sonrası gelişir. Aileye yeni bir bireyin gelişi, yani kadının doğum yapması, birçok çiftte cinselliği etkileyebilir. Hamilelikteki cinsel yakınlık iyiyse bebeğin dünyaya gelişi cinsel hayatı etkilemeyebilir. Ancak geçmişte sorun varsa işler daha karmaşıklaşabilir.
Doğum sonrası oluşabilecek cinsel sorunların 8 nedeni şunlardır:
Cinsel terapist Rıdvan Üney açıklıyor;
1. Hamilelikte; çiftlerin çocuğa bir şey olur endişesiyle, cinsellik konusunda uzaklaşmaları
2. Hamilelikte çiftler, utangaçlık nedeniyle doktorlarına cinsellikle ilgili soru sormaktan kaçabilirler. Bu yüzden hamilelikte cinsellikten uzak kalmaları.
3. Hamilelik esnasında cinselliğin, dünyaya gelen bebeği etkileyebileceği nedeniyle uzak durma.
4. Çiftin aşırı endişe ile çocuğa yoğunlaşmaları nedeniyle, çocuğun sesini duyamayız diye düşünerek cinsellikten uzaklaşma.
5. Kadının loğusalık döneminde aşırı endişeli olması nedeniyle cinselliği bir kenara itmesi.
6. Bazı kadınlarda karşılaşılan doğum sonu depresyonu gibi psikiyatrik rahatsızlıklar nedeniyle, cinsel isteksizliğin oluşması.
7. Erkeklerin, eşlerinin yeni olan anne rolüne geçmeleri ile, cinsellikten uzaklaşmaları.
8. Kadının hamilelikte aldığı kilolar nedeniyle kendini olumsuz algılaması ya da erkeğin bunu bir problem olarak görmesi.
Çoğunlukla doğumla birlikte kısa sürede cinsellik normale döner. Ancak bu saydığımız nedenler. sağlıklı cinselliğe dönüşte engel oluşturur.
Bebekten sonra cinsellik nasıl iyi hale getirilir?
Cinsel terapist Rıdvan Üney açıklıyor;
Doğum sonrasında; bir süre cinsellikte çeşitli sorunlar olabilir. Bunun çoğunlukla nedeni; hamilelikteki cinselliğin kesintiye uğraması, loğusalık, doğum sonu depresyonları veya odada yeni bir bireyin olması yani bebeğin çiftin odasına girmesidir.
Bebeğin dünyaya gelişi sonrası cinselliğin tekrar normal zamanlara dönmesi için 8 öneri:
1. Odada başka birisinin varlığı önemli olabilir. Bebeğin doğumu sonrasında, mutlaka odada kalacaksa ayrı yatakta olması sağlanmalıdır. Bebeğin aynı yatakta olması cinselliği engeller.
2. Bebeğin ağır bir sağlık sorunu yoksa, 6. aya geldiğinde, mutlaka başka bir odaya alınmalıdır. Bu durum çocuğun ruhsal sağlığı için iyi olduğu gibi çiftin cinselliğini de olumlu yönde etkileyecektir.
3. Bebeğin odasının ayrılmasına rağmen, bazı çiftler odalarının kapılarını kapatmazlar. Bu durum ileriki yaşamda çocuğun odaya rahatça girmesine neden olabilir. Bu durum da cinselliği olumsuzlaştıracaktır.
4. Bazı kadınlar, doğum sonrası aşırı endişeler yaşayabilir. Bu endişeler daha çok çocuğa yeterince bakıp bakamayacağı ile ilgili olabilir. Bir süre sonra bu korkular yatışabilir. Eğer yatışmıyorsa, bu duruma bir psikolojik sorun olarak bakmak gerekir. En azından bu durumla ilgili anne bir psikiyatrist tarafından muayene edilmelidir.
5. Doğum sonu depresyonlar mutlaka tedavi edilmelidir. Bu durum, kadının hem kendinin, hem bebeğin temel ihtiyaçlarını karşılamasını, hem de eşiyle cinselliğini etkileyebilir.
6. Doğumdan sonra evde, genelde aileden birileri yardım etmek için kalırlar (erkeğin ya da kadının annesi gibi). Bu durumlarda çift cinsellik esnasında odalarının kapısını kilitlemelidirler. Bazı evlerde ayıp olur diye yatak odasının kapısı kilitlenmez, bu durum cinselliği etkiler.
7. Günümüzde bilgiler genelde 6. aya kadar bebeğin odada ayrı bir yatakta olması ve mümkünse uyurken anne baba cinselliğinden pek etkilenmediklerini bize gösteriyor. Ancak gene de bütün bebekler aynı olacak değildir. Evde başka seçenek yoksa; bu durumda da cinsellik yaşanabilir.
8.Bütün bu önerilere rağmen yeni bebeği olan çiftlerde cinsel sorunlar devam ediyorsa mutlaka bir cinsel terapistten yardım almalıdırlar.
Çocuğun aileyle uyuması cinsel hayatı nasıl etkiler?
Cinsel terapist Rıdvan Üney açıklıyor;
Ne yazık ki günümüzde birçok çift ya çocuklarıyla uyuyorlar ya da kadın çocukla uyuyor ve erkek başka yatakta yatıyor. Bunun dışında; evli çiftlerden bazıları, çocuğu uyuturken yanında uyuya kalıyor. Çocuk kendi odasına alıştırılmadığında ya da her ebeveyn odasına geldiğinde anne baba buna tepki göstermediğinde bu durum uzun yıllar devam edebiliyor.
Çocuğun aileyle birlikte uyumaması için alınması gereken 8 tedbir ve öneri şunlardır:
1. Bebekler, doğum sonrası mutlaka ayrı yatakta yatırılmalıdır.
2. Çocukta ağır bir sağlık sorunu yok ise en geç 6. ayda kendi yatak odasına geçirilmelidir.
3. Cinsellik yaşanan odanın, örneğin yatak odasının kapısının anahtarı olmalı ve cinsellik esnasında kapalı tutulmalıdır.
4.Çocuk; kendi odasında uyutulduktan sonra mutlaka, çift aynı yatakta yatmalıdırlar.
5. Gece uyanan ağlayan çocuk yatağa alınmamalı, onu kendi yatağında sakinleştirip uyutulmalıdır.
6. Çiftler mutlaka aynı yatakta yatmalıdırlar.
7.Kadın veya erkek tüm ilgisini çocuğa vermemeli, çift olarak birbirlerine ilgi göstermeye devam etmelidirler.
8. Çocuk bakımı nedeniyle olan tartışmalar da cinselliği etkileyebilir.
Çocukları ve bebeklerini her anne baba sever fakat, onların da sınırları olması gerektiği bilinmelidir. Birçok anne ya da baba kendi kaygıları nedeniyle çocuklarını yataklarından uzaklaştıramazlar. Bu uzaklaştırma sadece anne babanın değil çocuğunda lehinedir.
Anne baba kaç yaşına kadar çocuk ile odasını ayırmalıdır?
Uzm. Pedagog & Aile Terapisti Sedat Baş açıklıyor;
Özellikle bebekler ilk doğdukları andan itibaren Anne ve Babalarının odalarında uyumaktadır. Bu sadece bebeğe değil Anne ve Babaya da güven aşılamaktadır. Bebekler Aileleriyle uyuduklarında daha huzurlu ve sakin olmaktadır. Ayrıca bebeğin ilk güvenli üssünün yani Annesinin yanında olması ileriki yaşam evrelerini de olumlu yönde etkileyerek sağlıklı bir birey olmasını sağlayacaktır. Geceleri uyandıklarında Annelerini yanlarında hissetmeleri bebekleri rahatlatacak, anneye de kolaylık sağlayacaktır. Anneler bebeklerinin nefesini duyarak kaygılanmayacak ve yavrularının güvende olduğunu hissedeceklerdir.
Çocuğun odasını ayırma
İsviçre’de yapılan uzun süreli araştırma bize bebeklerin 3 yaşına kadar anne-babalarının odasında uyumaları gerekliliğini göstermektedir. Bu anne-bebek arasındaki bağın ve güvenin oluşumunda kritik bir dönem olarak görülmektedir. 3 yaşından itibaren çocuk odasına geçiş için bir alıştırma döneminin olması gerekir. Bu alıştırma yavaş yavaş yapılarak çocuğun güveninin zedelenmemesi önem arz etmekte ve psikolojisi için önemli olduğu unutulmamalıdır. İlk olarak çocuk için hazırlanan odada Anne ve Çocuk oyun oynamalı, çocuğun odasına güven duyması ve mekân olarak kabul etmesi sağlanmalıdır. 2-4 yaş çocuklarda oyun dönemidir ve oyunlarda birçok şeyi fantazileştirerek oyunlarına yansıtmaktadırlar. Burada Anne oyunu bir araç olarak kullanarak -Örneğin; oyuncak bir bebeği kullanarak “onunda artık yalnız uyumak istediğini”, çocuk dili seviyesinde anlatarak dolaylı yoldan çocuğa aktarması adaptasyon döneminde kolaylık sağlayacaktır. Özellikle öğle uykusu çocuk odasında yapılarak bu durum pekiştirilmelidir. Çocuk uyandığında tekrar annesinin yanına gelmesiyle güven duymayı ve odasını benimsemeye başlayacaktır.
Burada önem arzeden çocuğu odaya alıştırma döneminin uzun süreye yayılarak gerçekleştirilmesidir. 3,5-4 yaşından itibaren çocuk akşamlarıda kendi odasında uyuması konusunda kararlı bir duruş sergilenmesidir. Günümüzde Bebek Telsizi gibi teknolojiler kullanılarak çocuk uyandığında hızlı bir şekilde yanına gidilerek sürecin daha sağlıklı işlemesi sağlanabilir.
Bütün bu yapılanlar doğru şekilde gerçekleşse dahi çocuk geceleri ağlıyorsa aile kararlı olmallıdır. Bir kere kendi odanıza alınan çocuk alıştırma döneminin tekrar başlamasına ve sürecin daha sancılı olacağını, hem çocuğun hem de ailenin yıpranacağının işareti olacaktır. Çocuk ağladığında, çocuğun yanına giden yetişkin üzüntülü ve kaygılı bir yüz ifadesi kullanılmamalıdır.
Sakin bir şekilde çocuğun yanında kalınarak tekrar uyuması sağlanmalıdır. Ritüeller çocuğa huzur ve güven vermektedir. Kısa bir masal anlatmak (okumak değil) veya bir ninni söylemek çocuğu rahatlatarak uyumasına ve odasına alışmasına olanak verecektir.
Okul öncesi dönemin de kendi içinde bir ergenlik dönemi olduğu unutulmamalıdır. Çocuk cinsel kimliğinin oluşacağı bu yaşlarda, çocuğun kendisini araştırmasına olanak verilerek sağlıklı bir birey olmasının önü açılmalıdır. Bir çok ilişkide, annelerin çocukları ile ayrı uyuyarak, eşin ve ilişkisinin kötüye gittiği yönündedir. Anne-Baba odasının özel bir oda olduğu ve mahremiyet teşkil ettiği okul öncesi dönemde öğretilmeli bunun öğretilme aşamasının ilk basamağı olan çocuğun kendi odasında uyumasının kararlılıkla yerine getirilmesi gerekmektedir.
Çocuğa cinsellik nasıl anlatılmalı?
Uzm. Pedagog & Aile Terapisti Sedat Baş açıklıyor;
Her çocuğun cinsiyetin keşfedilmesi ve cinselliğe ilgi konusundan farklılıklar vardır. Kimi çocuk 2 yaşında kimi 5 yaşında bu süreci yaşayabilir.
Çocuklar şu davranışları yapıyorsa kendi ve karşı cinsiyeti tanımaya başlıyordur;
- Çıplak dolaşmaktan hoşlanıyorsa,
- Aynanın karşısında soyunuyorsa,
- Cinsel organıyla oynuyorsa,
- Kendi cinsi veya karşı cinsten kişilerle dudaktan öpüşmek istiyorsa,
- Ben dünyaya nasıl geldim?
- Kızların neden pipisi yok?
- Erkeklerin neden memesi yok, Babalar neden ruj sürmez?
Anne ve babalar bu davranışlarda bocalar. Her anne-baba kendi eğitime, sosyo-kültürel yapısına, kendi aile yapısına, ahlaki değerlerine ve inançlarına göre sorulara cevaplar verir.
Bu soruları cevaplandırırken baskılayıcı ve yasaklayıcı olmamalıyız. Çocuğa yaş dönemine uygun cevaplar vererek araştırmasını desteklemeliyiz. Aşırıya kaçıldığını düşündüğümüzde dikkatini farklı yöne çevirmeliyiz. Özellikle sözlü ve sözsüz (davranış, mimikler, ses tonu) dikkat edilmelidir. Cevaplar çocuğun yaşına uygun kısa ve net verilmelidir. Soruları yanıtsız bıraktığınız takdirde, cinselliğin yanlış çekinilecek ve suçluluk duyulacak bir şey olduğunu düşünmelerini sağlarız. Böylelikle çocuk size sorular sormayı bırakarak minik arkadaşlarına yönelmeye başlayacaktır.
Örnek sorulara verilebilecek yanıtlar;
1) Annelerin neden memeleri var, babaların neden memeleri yok?
Anneler bebekleri besler. Bebekler doğduğunda annelerinin memelerinden süt içerler ve büyürler.
2) Neden senin de benim gibi pipin yok?
Sen erkeksin, ben kadınım. Kadınların pipisi olmaz, erkeklerin olur.
3) Ben nasıl doğdum?
Annelerin karnında bir yuva var, sen orada büyüdün, benim yediklerimden sende yedin ve büyüdün, sonra yuvana sığmadın ve karnımın altından, bacaklarımın arasında bulunan yerden doğdun.
Çocuklarımıza özellikle kız çocuklarımıza ruj sürme, makyaj yapma gibi durumları belli bir günde yapalım, örneğin bir boyama günü olsun belli bir saat boyamaya izin verelim, bunun dışına çıkmayalım. Erkek çocuklarda ise traş köpüğü sürme gibi baba model durumları uygulayalım.
Erkek çocuklarda sadece araba veya top değilde bebeklerle de oynamalarını sağlayalım.
Çocuklar 6 yaşından ergenlik dönemine kadar olan süreçte anne babasının mahrem alanına yani yatak odasına girilmemesinin farkındadır. Ancak ilk 6 yıl sıkıntılı bir dönemdir. İleride çocuğun yaşamında travmatik bir durum oluşmaması adına anne ve baba kendi cinsel yaşamına çok dikkat etmeli ve çocuğun şahit olmamasına büyük önem göstermelidir. Olaki böyle bir durum oldu ne kadar gördüğünü ve ne gördüğünü öğrenmeli ve durum geçiştirilmemelidir. Ayrıca yaşına uygun bir şekilde açıklamalıdırlar. Gerektiği takdirde mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.