Plastik cerrahlar uzun zamandır cerrahi olmayan yüz gençleştirme işlemleri gerçekleştiriyorlar. Son yıllarda etkinliği kanıtlanmış ürünlerin geç dönem sonuçlarının da ortaya çıkmasıyla, yüz germe gibi klasik yöntemlerin haricindeki yüz gençleştirme yöntemlerine rağbet arttı.
Antiaging Etkileri Olan Yöntemler
Yeni yöntemler daha az invaziv, çoğu ofis bazlı olarak uygulanabiliyor. Kişilerin günlük hayata dönüş süreleri klasik yüz germe ameliyatlarına göre çok daha kısa. ‘Antiaging’ etkileri olan bu yöntemlere kısaca bakalım..
Yüz germe gibi klasik cerrahiler içermeyen yüz gençleştirme yöntemleri de tıpkı cerrahiler gibi her kişinin ihtiyacına göre ‘custom tailored’ olarak belirleniyor.
Derin veya ince çizgilerin varlığı, deri gevşekliği, por belirginliği, akne izleri, incelmiş dudaklar ve yüzde hacim kaybı gibi cerrahi olmayan yüz gençleştirme yöntemleriyle giderilebiliyor veya daha az belirgin hale getirilebiliyor. Genel olarak yüz gençleştirmede bu spektrumda kullanılabilecek ürünler şu şöyle:
Dermal Dolgular: Cerrahi olmayan yüz gençleştirme yöntemlerinin mihenk noktası olarak kabul edilebilir. Dolgular şakak, yanak, yanak-dudak arası oluk, dudak ve çene ucu gibi yüzün çeşitli yerlerindeki hacim kayıplarını giderebilir.
Profil görüntüsünü iyileştirir. Yeni jenerasyon dolgular botoksla tam giderilemeyen kaz ayağı bölgesindeki ince kırışıklıkları hafifletebilir. Göz altı morluklarını azaltabilir, göz altı oluğunu doldurabilir. Hacim etkileri 6 ay ile 1-2 sene arasında değişir.
Botulinum toksini: Günümüzde kırışıklıkları azaltmada kullanılan bir numaralı ürün olarak kabul ediliyor. Alın, kaz ayağı, kaş arası, üst dudak ve bazen yanak bölgesindeki kırışıklıkları azaltmada kullanılıyor. Ortalama etkinliğinin devam süresi 3-4 ay kadar sürüyor.
Yağ enjeksiyonları: Yarı invaziv bir girişim olarak kabul görüyor artık. Hastanede yatış gerektirmeyen, kısa süreli sedasyon ve lokal anestezi ile gerçekleştirilebilen bir işlem olan yağ enjeksiyonu, vücutta hangi bölgede yağ fazlası varsa, o bölgeden alınan yağ dokusunun yüzde hacim ve deri kalitesini artırmada kullanılan bir yöntem olarak kabul ediliyor.
Önemli bir kısmı kalıcı olduğundan uzun dönemde aslında dermal dolgulardan daha hesaplı ve kalıcı sonuçları oluyor.
İğnesiz yöntemler: Modern kimyasal soyma yapan ürünler por daraltmada, deri kalitesini artırmada, ince kırışıklıkların giderilmesinde, bazı yara izlerinin belirginliğinin ve pigmentasyon bozukluklarının azaltılmasında kullanılıyor.
Ultrason ve lazer temelli cihazlar yaşla beraber gevşeyen deri ve deri altı dokusunun gerginleşmesine yardımcı oluyor.
Kalıcılık Oranları Nedir?
Cerrahi olmayan yüz gençleştirme yöntemleriyle ilgili en sık sorulan sorulardan biri kalıcılık oranları. Bütün cerrahi olmayan işlemlerin cerrahi işlemlere göre çok daha kısa aralıklarla tekrar edilmesi gerekiyor.
Tekrarları düzenli ve her ürüne uygun aralıklarla yapılırsa, tekrarlama sıklığı azalıyor. Tekrarlayan uygulamalarla, daha uzun aralıklarla aynı sonucu almak mümkün olabiliyor. Çoğu ürün deri kalitesini uyarıcı, kolajeni tetikleyici etkiye sahip olduğundan, yaşlanma süreci devam etse de, yaşından daha genç bir deri kalitesine sahip olmak mümkün olabiliyor.
Tabii cerrahi olmayan işlemlerin etkinlikleri belli bir yere kadar oluyor. Uygulamaların ve ürünlerin yetmediği noktada cerrahi yöntemlere başvurmak gerekiyor.
Cerrahi olmayan yöntemler zamanında uygulandığında uzun süre kalıcılığı olmakla beraber, gerektiği zaman da cerrahi yöntemlerden faydalanmak gerekiyor.
Doç. Dr. Çiğdem Ünal
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı