Konjenital lateral eksikliği; Üst yan kesici dişlerin doğuştan eksikliği anlamına gelir, üst yan kesici dişler genel toplum ortalamasında eksikliğine en sık rastlanılan dişlerden biridir, bir diğeri alt 2.küçük azı diştir. Bu durumun tam olarak neden gerçekleştiği bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin etkili olabileceği üzerinde durulmaktadır. Özellikle son dönemlerde insan genomunun haritalandırılmasıyla beraber belirli bazı genlerin diş eksikliklerinde rol aldığı bildirilmiştir. Klinik gözlemlerde, diş eksikliği vakalarının çok büyük bir kısmında ailenin diğer üyelerinde benzer diş eksiklik hikayeleri tespit edilebilmektedir.
Konjenital diş eksikliği çok önemli bir sağlık sorunu olarak değerlendirilmese de; konuşmada, estetikte ve fonksiyonda çeşitli bozukluklara sebep olabilir. Diş eksiklikleri çeşitli şekillerde tedavi edilebilir. Ancak interdisipliner bir çalışma gerektirdiği aşikârdır. Buna göre; ortodontist, protez uzmanı ve çene cerrahisi uzmanları ekip halinde çalışmalıdır.
Üst yan kesici eksikliğinde tedavi alternatiflerimiz,
Kayıp dişin boşluğunun korunarak/düzenlenerek sonraki aşamada boşluğun implant veya köprü benzeri protetik bir yapıyla doldurulması
Ortodontik tedaviyle eksik diş boşlukların kapatılması
olarak sıralanabilir.
Her iki yaklaşımda da avantaj ve dezavantajlar mevcuttur, birinin diğerine oranla daha kesin ve doğru bir tedavi olduğu söylenemez, tedavi planı yapılırken vaka bazlı bir yaklaşımla, varolan dişlerin genel durumu, alt üst çenedeki çapraşıklığın miktarı, kapanış ilişkileri, süt dişi halen ağızdaysa onun mevcut durumu, kalıcı kaninin (köpek diş) morfolojisi vb… gibi faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.
Çekilecek olan panoramik ve sefalometrik röntgenlerin analizleri ve ağız içi/dışı muayenelerin sonrasında ortodontist en iyi tedavi planını seçer. Yapılan fotoğraf çalışmalarında boşluğun kapatılarak tüm dişlerin boşluksuz yanyana getirildiği olgular, boşluğun korunup/düzenlenerek implant/protez yapıldığı olgulara göre daha estetik olarak nitelendirilmiştir.
Sonuç olarak, hangi tedavi planı seçilirse seçilsin amaç, bireyin optimum estetik ve fonksiyon ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olmalıdır. Bu da ancak multidisipliner yaklaşımlarla yüzün genelini de içine alan kişi bazlı geniş perspektifli bir bakış açışıyla mümkündür.