20.11.2020 - 17:29 | Son Güncellenme:
Çocuk İçin İçerik Derneği’nin 16-17 Kasım tarihlerinde gerçekleştirdiği "Dijital Çağın Çocukları İçin Doğru İçerik Çalıştayı"nda; “Çocuklar için üretilen içerikler nasıl bir kuşağı hedefliyor?”, “Nasıl bir yeni kuşakla karşı karşıyayız?”, “Onlar için doğru içerikler üretiyor muyuz?”, “Ürettiğimiz bu içerikler çocukların kişisel gelişimini ve üretkenliğini nasıl etkiliyor?” gibi konular irdelendi.
Çalıştaydan elde edilen ve tüm kamuoyunu yakından ilgilendiren sonuçları, yine çocuklar için çok önemli bir gün olan 20 Kasım Çocuk Hakları Günü’nde Çocuk İçin İçerik Derneği Danışma Kurulu Üyesi Prof.Dr. Belma Tuğrul ve Çocuk İçin İçerik Derneği Başkanı Sinan Akkol açıkladı.
İşte başlık başlık madde madde çalıştaydan çıkan sonuçlar:
Çocuk dostu içerik nasıl olmalı?
-18 yaşın altındaki her birey çocuktur. Çocuğun algısı çevresindeki her uyarana açıktır ancak aldığı bilgileri analiz etme ve çıkarımda bulunma noktasında rehberliğimize gereksinim duyabilir.
-Türkiye’deki çocuk içerik sektörü oldukça genç. Dolayısıyla çok tatmin edici çeşitliliğe sahip değil. İçeriklerin çeşitlenmesi ve çocuk dostu olması, ancak ebeveynlerin bilinçlenmesi ve talepkar olmasıyla gerçekleşebilir.
-Çocuğun muhatap olduğu ekran içerikleri çocuğun hızına uygun, öğrenme hedefi olan, duygu tanımına ve kontrolüne yönelik olmalı. Aksi takdirde ekranların maruz bıraktığı içerikler olumsuz etkileyecektir.
-İçeriklerin aşırı korumacı şekilde tasarlanması çocuklardaki yaratıcılığın ve farklı bakış açılarının gelişmesi konusunda sorun yaratacaktır. İçeriklerde, eğiticiliğin yanı sıra eğlenceli bir çerçeve sunulmalı. Bu iki unsur dengeli olmalı.
-Güvenli içerik kadar içeriğe güvenli erişim ortamı da çok önemli. Çünkü artık herkes içerik üreticisi olmuş durumda ve denetimi çok zor. Bu durumda ailelerin örnek olması çocukları yönlendirmek açısından son derece gerekli.
Z kuşağı kimdir? Kendini nasıl ifade ediyor?
-1998-2010 yıllarında doğanlar Z kuşağı olarak kabul edilmektedir. Türkiye'deki oranı toplam nüfusun yüzde 31’i.
- Z kuşağı girişimciliği önemsiyor, oldukça talepkar, açık fikirli, özgüvenli, maceraperest ve birçok imkana sahip olan bir kuşak.
- Z kuşağı bilgiye çabuk ulaşım sağladığı için okumayı sevmiyor. Bilgiye ulaşması için Google’a girip istediğini yazması yeterli. Dolayısıyla dikkatini çekmek kolay değil.
- Etkileşimi seven bir kuşak, varlıklarından haberdar olmamız onların hoşuna gidiyor. Beğeni ve performansa dayalı bir yaşam tarzları var. Kimlikler artık yerini profillere bırakmış durumda.
- Onların kralları YouTuberlar ve diğer sosyal mecra fenomenleri. İçeriği kendileri üretip kendileri tüketiyor.
- Görünür olmayı istiyorlar fakat çalışmanın zahmet kısmına odaklanmıyorlar, doğru yönlendirmeyle ikna oluyorlar.
- Birçok konuda düşünülenden daha kaygılılar. Bu nedenle pandemi döneminde kaygıları daha da artmış durumda. Pandemi ve gelecek konularında kaygılarının anlaşılmasına ve rehberliğe ihtiyaç duyuyorlar. Ebeveynler olarak onları daha iyi anlayabilmek için oynadıkları oyunlarda onlara eşlik edebilir, sosyal mecralarda onlarla daha fazla etkileşim içinde olabiliriz.
Dijital çağda çocuklar kimleri örnek alıyorlar?
- Çocuğun ilk rol modeli ve özdeşleşme unsuru ebeveyndir, ailedir. Çocuklarımızın ağabey ve ablaya ihtiyaçları var. Oysa günümüz koşullarında çocuklar iletişim ortamındaki ilk önce ‘fenomenler’ ile tanışıyorlar. Fenomenlerin sunduğu samimi ilişki ve her an ulaşılabilirlik çocukları cezbediyor.
- Çocukların fenomenleri rol model alarak aileye verdikleri mesaj anlaşılmalı. Ebeveynleri dışında kişilerle özdeşim kurmasındaki ihtiyacının ne olduğu görülmeye çalışılmalı. Ebeveynler bu gerçeği fark ederek çocuklarıyla ilişkilerini yeniden kurgulamalılar.
- Dijital platformlar tek başlarına zararlı değildir. Zararlı olan şey; çocuğun bu platformlarda yalnız ve başıboş vakit geçirmesi, içerik seçmeyi bilmeden tercihlerde bulunmasıdır. Denetim mekanizması yerine donanıma odaklanılmalı. İyi içerik seçme noktasında ebeveyn ve çocuklar donanım sahibi olmalılar.
- İçeriğin faydalı olup olmadığından önce çocuğun hangi yaşta olduğuna ve içeriğin bu yaşa uygun olup olmadığına dikkat etmek gerekiyor.
- Çocuklara dijital dünyanın tanıtılması aileler tarafından olmalıdır ki çocuk bilmediği bir platformda yanlış ilişkiler kurmasın. Yetişkinler olarak kendi teknoloji okur-yazarlığımızı artırıp çocuğumuza doğru içerikleri seçmesi konusunda rehberlik etmeliyiz.
- Bırakın çocuklarınızın da dijital platformlarda hesapları olsun, fenomenlerle aynı düzlemde yarışsınlar. Böylece onları ideal kişi olarak değil, rakip olarak görüp içerik üretmeye başlasınlar.
- Fenomen üretmek de bir içerik üretme şeklidir. Kendi fenomenlerimizi yetiştirmeliyiz ki çocuklara örnek olacak rol modeller dijital platformlara yerleşsin.
- Sadece platformları eleştirmek, yapıcı bir çözüm oluşturmuyor. Dijital platformlar kaçınılmaz ise onları istediğimiz hale dönüştürmeliyiz.
Üreten bir çocukluk nasıl sağlanır?
- Çocuklar kendilerini besleyecek ilham kaynaklarını içlerinde barındırırlar. Üreten bir çocukluk sağlamak için bu kaynakları kullanmalarına fırsat vermek, yollarını açmak gerekir.
- Öğretmen, öğrenme sürecinde içindeki hazineye inme yolunda çocuğa yardım sunan bir yol gösterici olmalı. Doğru-yanlış sınırlarını kaldırarak çocuğa, daha serbest düşünebilmesine ve ona özgünlük katmasına destek olacak süreçler üretilmeli.
- Bilim; sanat ve doğa ile bağlantı kurularak öğretildiğinde çocuklara anlamlı gelir. Öğrendiğini anlamak bağlantı kurmayla, bunu sağlamak da ancak disiplinler arası eğitimle mümkün olmaktadır. Eğitimde çocukların bir ödevi yapıp yapmadığını, bir kitabı okuyup okumadığını kontrol ederek öğrenmeyi sağlayamayız. Çocuk öğrendikleriyle, kendi hayatından bir bağ kurduğunda üretici olabilir.
- Beklentiler ve sıkı kurallarla çocukların normallerine müdahil olmamak ve sorumluluklar vererek öğrenmelerine rehberlik etmek, yeteneklerini ve üretkenliklerini keşfetmelerine fırsat tanımak gerekir. Çocuğa oyunla “Yapabilirsin!” duygusunu vererek oyunu performans kaygısının panzehri olarak eğitimin içine yerleştirmek gerekir.
- Teknolojik çağın içine doğan yeni nesil için teknolojisiz yaşamak oldukça güç. Bu durum, üreten bir çocukluktan bahsederken teknoloji odaklı düşünmeyi zaruri kılmaktadır. Teknolojiyi etkin kullanma sürecine dahil olmamız ve üretken kullanarak faydalı hale getirmenin yollarını bulmamız gerekiyor.
- Çocuğa nasıl yazacağını, farklı açılardan nasıl bakacağını öğretmemiz gerekiyor. “Annen için bir şiir yaz” dediğimizde çocuk koca bir çayırlıkta nereye gideceğini bilemiyor. Çünkü kelimeleri bir araya getirmeden önce düşünceleri bir araya getirebilmek gerekiyor.
- Çocuklar içerik üretimine dahil edilmeli. Dahil edilirlerse bu içeriklerin yer aldığı platformların kendilerine ait olduğu hissettirilerek katılımları sağlanır ve üretkenlikleri artırılabilir.
- Çocuklara özel içerikleri, kitapları, gazeteleri, dergileri, dizileri, programları artırmalıyız. Bu projeler devlet tarafından desteklendiği takdirde, bu alanlara özel metin yazarları, yönetmenler, çizerler yetişecektir. Bu alanda profesyonelleşmemiz için bolca üretime ihtiyacımız var.
- Çocukların yaptığı etkinlikleri, tükettikleri içerikleri onlara uygun hale getirmeliyiz. Örneğin şu an Türkiye’de çocuklar için özel tasarlanmış dizilerin üretimi çok sınırlı. Dizi izlemek istediklerinde yetişkinler için üretilen içerikleri izlemek durumdalar. Yetişkinler için tasarlanan içerikleri tüketen çocuklar ise birdenbire büyümek zorunda kalıyorlar. Her televizyon kanalının çocuklar için belirli sürelerde içerik üretmesi gerekiyor. Çocuklara kendi rol modellerini göstermek, kendi gelenekleri ve kendi aile kültürüyle barışık çocuklar yetiştirmek açısından da bu oldukça önemli.