“Huzurlu bir aile istiyorum bunu yaparken de çaba bekleyen değil, çabalayan olmam gerektiğini yeni anlıyorum. Ben kendimi ve ne istediğimi belki de yeni yeni anlıyorumdur Fikret” diyen İpek bilinçli kötülüklerinde bir gün son bulabileceğini bize açıkça gösterdi sanırım.
Hepimiz geçen cuma günü televizyonda İstanbul gelin dizisinin ilk bölümünden itibaren hırslı, gücü seven ve adeta entrikalar kraliçesi karakterini canlandıran İpek’in yani Dilara Aksüyerek’in anlayışlı ve ne istediğini bilen bir kıza doğru evrilme sahnesini hayretler içerisinde izledik sanırım. Evet ne yalan söyleyeyim bu güzel değişim Fikret’i yani Salih Bademci’yi olduğu kadar beni de şoke etti desem yerinde olur.
Peki ne oldu da İpek artık değişti dersiniz? Konakta kalmak uğruna, yarattığı bilinçli kötülük stratejleriyle hayatta kalmaya çalışan İpek, nasıl oldu da değişebildi? Her istediğini bugüne kadar elde eden, zengin bir ailenin çocuğu olan İpek, şımarıklığı ve tatminsizliği ile yarattığı bilinçli kötülük stratejisinden nasıl vazgeçti dersiniz?
Sanıyorum ki bu değişimin içindeki ki sihirli kelime “çabalamak” oldu. Çabalama kelimesiyle İpek olgunlaşma yolunda ilk adımı attı. Çünkü, ya çabalayarak kazanacaktı; ya da bilinçli kötülük stratejisine devam ederek kaybedecekti. İşte tüm kötülükleri iyileştirmek, güç bir durumdan kurtulmak ve en önemlisi de tıpkı İpek’in dediği gibi huzuru yaratmak için; iyiye ve iyiliğe doğru çabalamak gerekiyordu. İpek’te çabalama yolunu seçti.
Çabalama bilincine erişen İpek ilk olarak kendini ve hayattan ne beklediğinin sonra etrafındakileri sorgulamaya başlaması insanın ruhsal olgunlaşma yani değişim ve gelişim evrelerinin ilk adımını oluşturur.
Çünkü herşey para ve mal/mülk değildi…
İnsanlar hayattan ne bekliyor? Zengin olmak ve istediği herşeyi kolaylıkla elde etmek ve bunun sonucunda da huzuru bulup nirvanaya ulaşacaklarına inanıyorlar. Huzuru her ne kadar para ile ilişkilendirmek pek doğru olmasa da insanlar istediği şeyi alarak yani para harcayarak mutlu olduklarını düşünüyorlar.
Fakat son dönemde yapılan bilimsel araştırmalar hayattan beklentiler yönünde bizlere farklı sonuçlar veriyor. ABD’deki Berkeley Üniversitesi'nde Cameron Anderson'un yönetimindeki bir ekibin yaptığı bir araştırma, insanları paradan puldan çok toplum içindeki statünün mutlu ettiğini gösteriyor. Araştırma “beğenilen” ve “saygı duyulan” kişilerin geliri yüksek kişilerden daha mutlu ve huzurlu olduğunu ortaya çıkardı. Toplumda saygı duyulan kişilerin sosyal çevrelerinde başkalarını etkileme, denetleme, aidiyet ve kabul edilme hissi taşıdığını buldu. Yine araştırmaya göre, zenginliğin, paranın sağladığı saadet zamanla azalmakta, beğenilmek ve sosyal saygınlık ise kalıcı olmakta.
Tıpkı İstanbullu gelin dizisindeki İpek’ın kendisini Boran ailesi içerisinde saygı duyulan ve kabul edilen bir kimlik olma yönünde değiştirmesi gibi. Değişimin her zaman mümkün olduğunu, hatta kötülerin bile iyiliğe doğru evrilebileceğini gösteren İpek’e teşekkür ederiz.
Yeter ki kalbinizi değişim için açık tutun...
İşte benim gündemime bu şekilde oturdu İpek...