Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Şaban Sancaklı, 1964 yılında Çatalca’da doğdu. Annesi ev hanımı, babası pazarcıydı. 4 kardeşi olan Şaban’ın anne ve babası o bir yaşındayken İstanbul’un Bayrampaşa ilçesine taşındı. İlkokulu bitiren Şaban’ın içinde bitmek tükenmek bilmeyen bir çalışma isteği vardı. Hemen evlerinin yakındaki kumaş dokuması yapan bir firmada çırak olarak işe başladı. Burada 6 yıl çalıştıktan sonra önce spor ayakkabı, sonrasında deri kemer imalatı yapan firmada uzun yıllar çalıştı. Deri kemer sektöründe kendini geliştirip yeterli deneyime sahip olduktan sonra da Bayrampaşa’da kendi işini kurdu. Hemen birkaç yıl sonra ise Karadeniz İşbirliği Anlaşması çerçevesinde Rize’de çok büyük bir mağaza açtı. Şaban o esnada hayatının aşkını da bulmuş ve mutlu bir yuva kurmuştu. Ancak söz konusu bu mutluluk çok uzun sürmeyecekti. Şaban o günleri şöyle anlattı:
“Çalışmaya çok küçük yaşlarda başladığım için ticaret yapmak benim için kaçınılmaz oldu. Girdiğim sektörlerde sebat ettim. Deneyimlerim ise kısa zamanda beni kendi işimin patronu yaptı. Ticaret hayatında iniş çıkışlar oluyor ancak benim dibi görmemin nedeni bir akrabama güvenmem oldu. Dolandırıldığım için sıfırı gördüm. Sonrasında ise eşim ve 3 kızım için hayat mücadelesi vermeye başladım.”
‘KIZLARIMIN EĞİTİMİ İÇİN ÇALIŞMAM GEREKİYORDU’
İşleri bozulduktan sonra bir işverenin özel şoförlüğünü yapmaya başlayan Şaban, bir müddet sonra emekli oldu. Ancak aldığı emekli maaşı hem evi geçindirmesi hem de üç kızının eğitim masrafları için yeterli değildi, çalışması gerekiyordu. Taksicilik yapmaya başladı ancak memnun değildi, çok yoruluyordu. Özel şoförlük yapmak onun için daha iyi olacaktı. İş ilanlarına baktı, tanıdıklarına haber saldı. Kısa zamanda istediği gibi bir işin haberi geldi. İş görüşmesi yapmak için Yenibosna’ya doğru yola çıktı ancak sonrasında yaşayacağı bir tesadüf hayatını tamamen değiştirecekti.
“Yenibosna’da özel şoförlük işi vardı oraya gidiyordum. Yolda giderken pilavcının birinin bana dikkatli bir şekilde baktığını gördüm. Sonrasında bana, ‘Sen Şaban değil misin?, Diyarbakır’dan seninle asker arkadaşıyız’ diyerek kendini tanıttı. Asker arkadaşım uzun yıllardır sokak pilavcısıydı ve akrabalarının da dahil olduğu 17-18 pilav tezgahları vardı. Beni de yanlarına aldılar. Yaklaşık 3-5 ay onların yanında bu mesleği öğrendikten sonra bu işi kendim yapmaya karar verdim.”
‘SÜREKLİ YENİ TARİFLERLE YENİ PİLAVLAR YAPTIM’
Şaban, arkadaşının vesilesiyle bu işe girmişti ancak en güzel, en lezzetli, yiyenlerin bir daha vazgeçemeyeceği bir pilav yapıp bu işte adını duyurmalıydı. Bunun için denemeler yapmaya başladı. Çok defa yaptığı pilavlar istediği gibi olmadığı için dökmek zorunda kaldı. Ancak pes etmedi, sürekli yeni tariflerle pilavlar yapmaya devam etti. Sonuç olarak da emekleri karşılık buldu ve istediği gibi bir pilav yapmayı başardı.
Peki, yaklaşık olarak 13 yıldır pilavcılık yapan Bezmialem Pilavcısı Şaban Usta’nın bu kadar yoğun ilgi gören pilavının sırrı ne?
“Allah benim karşıma asker arkadaşımı çıkardı ve pilav sektörüne girdim. Ancak esnaflık gerçekten zor zanaat. Pilavda sahip olduğum kaliteyi tutturana kadar çok uğraşlar verdim. Yap boz, yap boz denemeler gerçekleştirdiğim için yaptığım pilavları dökmek zorunda kaldım. İşimi severek yapıyorum ve benim yaptığım pilavda gramajlar var. Ve iddia ediyorum benim pilavımdan yiyen mutlaka bir daha yemeğe gelir. İnek ve manda sütü karışımlı tereyağı ve yoğurdu Arnavutköy Pirinççi Köyü'nden alıyorum. Pilavımın içine elma, tarçın, muskat, defne yaprağı ve çeşitli baharatlar katıyor, pilavımı dana kemik suyuyla yapıyorum. Çok lezzetli oluyor. Pilavda elma mideye çok iyi gelirken, defne yaprağı güzel bir aroma katıyor. Ünlü bir otelin aşçısının tavsiyesiyle de pilavıma muskat koydum. Bana tavsiyeyi o verdi.”
Şaban Usta, yaptığı sayısız deneme sonucu lezzetini artırarak adeta damak çatlattığı pilavının yapılışını şöyle tarif etti:
“Tülbentin içine elmayı, defne yaprağını, diğer baharat çeşitlerini koyuyorum. Kaynayan suyun içine salıyorum. O kendi öz aromasını suyun içine bırakıyor. Diğer tencerede sıvı yağda kavurduğum pirincin üzerine dana kemik suyuna salmış olduğum baharatlı su karışımını ekliyorum. Sonrasında 20-25 dakika kısık ateşte pişmesini bekliyorum.”
'ESKİ ÇIRAKLARIMIN FABRİKASI VAR'
10 yıldır da İstanbul’un Bayrampaşa ilçesinin Yenidoğan Mahallesi'nde müşterilerine hizmet veren Şaban Usta, kış mevsiminde ise pilav severlere lokantaya çevirdiği minibüsünde hizmet veriyor. Yıllar önce esnaflık yaparken yetiştirdiği çırakların bazılarının fabrika bazılarının atölye sahibi olduğunu söyleyen Şaban Usta, “Soğuk ve yağmurlu havalarda müşterilerime daha iyi ağırlayabilmem için bugün çok iyi yerlere gelen çıraklarım birleşip bana minibüs aldılar. Bu durum ana büyük bir sürpriz yaptılar. Günde 200 müşterimi ağırlayarak hayat mücadeleme devam ediyorum" diye konuştu.
'Benim de bir hikâyem var' diyorsan, en önemli konuğumuz olarak seni de bekliyoruz: milliyetplus@milliyet.com.tr