09.04.2024 - 06:54 | Son Güncellenme:
Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - Osmanlı'nın hüküm sürdüğü topraklar düşünüldüğünde akla hep Orta Doğu ve Balkanlar geliyor. Ancak Osmanlı çok geniş topraklara hükmetmekle birlikte yüzyıllar boyu İslam'ın siyasi bir sembolü olarak görülüyordu. Bu sebeple Güneydoğu Asya'daki Müslüman toplumlar için 16 ve 17. yüzyıllarda Osmanlı'nın desteğini alabilmek çok önemliydi. 'Kara Afrika' olarak adlandırılan Nijer'deki Agadez Bölgesi de onlardan biriydi. Agadez, Afrika'nın en büyük şehirlerinden ve bugün 16 milyon nüfusu bulunan Nijer'in yedi bölgesinden biri. İddialara göre bu bölgede yaşayan halka ise genellikle 'Tuereg' yani Türk deniyor. Diğer Fransız sömürgelerinin aksine bugün yüzde 94'ü Müslüman olan ve hâlâ saltanatla yönetilen Agadez'de cuma hutbesinde Osmanlı sultanlarının sıralanmasının sebebi ise oldukça eski bir hikâyeye dayanıyor.
BAYEZİD, OĞLUNU SULTAN OLARAK TAYİN ETTİ
Bu hikâye Yıldırım Bayezid'in hüküm sürdüğü yıllara kadar uzanıyor. Agadez sultanlarının aktardıklarına göre, 14. yüzyılın sonlarında Nijer'de yaşayan Tuereg kabileleri arasında anlaşmazlık çıktı. Böyle olunca kalabalık bir Tuareg heyeti Osmanlı'yı ziyaret etti ve Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid'den yardım istediler. Bu yardımı isterken de din kardeşi olduklarının ve Osmanlı'nın İslam'ı temsil eden bir siyasi güç olduğunun altını çizmişlerdi. Yıldırım Bayezid, sorunu çözebilmek ve bölgedeki Osmanlı-Türk tanınırlığını artırabilmek için siyahi cariyelerinden olan Yunus adlı oğlunu Fizan Çölü'nün güneyinde yer alan (bugünkü Nijer toprakları) Agadez Bölgesi'ne sultan olarak tayin etti.
Bayezid'in oğlu Yunus ve beraberindeki heyet, Agadez'e gelerek problemi çözdü ve bölgeye yerleşti. Yunus'un yerleştiği Agadez Bölgesi'ndeki kasabaya da İstanbul'dan esinlenilerek 'Istanbulewa' (İstanbul'dan gelen manasına gelmektedir) adı verildi. Yunus'un ölümünün ardından ise Agadez bölgesindeki yönetim babadan oğula aktarıldı ve böylece Osmanlı soyu bugüne kadar geldi. Öyle ki Agadez Bölgesi'nde bugün hâlâ her Cuma günü Osmanlı padişahları adına hutbe okutuluyor.
Osmanlı sancağının hâlâ dalgalandığı söylenen Agadez'de kadılık makamı ise çok önemli bir yönetimsel pozisyon olarak görülüyor. Agadez Sultanı Oumarou İbrahim Oumarou da Sultan Yunus’un soyundan geldiklerini her fırsatta dile getiriyor.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN'DAN DA YARDIM İSTEDİLER
Agadez Bölgesi'ne ilişkin olarak anlatılan bu rivayetin doğru olup olmadığı bilinmemekle birlikte Yıldırım Bayezid'in siyahi bir cariyeden Yunus isimli bir oğlu olup olmadığı da bilinmiyor. Ayrıca uzmanlara göre Yıldırım Bayezid döneminde Osmanlı'nın Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da herhangi bir etkinliği de bulunmuyordu. Hatta Agadez'in merkezi olarak adlandırılan Istanbulewa'ya ismini veren İstanbul şehri de Yıldırım Bayezid'in ölümünden (8 Mart 1403) 50 yıl sonra fethedilip Osmanlı'ya bağlandı.
Öte yandan Agadezlilerin Kanuni Sultan Süleyman'la da siyasi bir ilişkisi olduğu diğer iddialar arasında. 1551'de Kanuni Sultan Süleyman emriyle 15 Ağustos 1551 yılında Turgut Reis, Murad Ağa ve Sinan Paşa tarafından bugün Libya topraklarında olan Trablusgarp fethinin gerçekleşmesiyle birlikte İspanyollar bölgeden uzaklaştırılmıştı. Timbuktu Paşalığı yani Tuareglerin ataları da Osmanlı İmparatorluğu'yla bu dönemde yakınlaştı ve bu yakınlaşmadan sonra Osmanlı'ya kurtarıcı gözüyle bakıldı. Günümüzde halkın Osmanlı halkı gibi giyinmesinin sebebi de bu dönemde bu topraklara yapılan yiyecek ve giyecek yardımlarının yanı sıra oraya gönderilen ailelerin Osmanlı kültürünü yaşatmalarının bir sonucu olarak görülüyor.
GERÇEK Mİ YOKSA EFSANE Mİ?
İddialara göre Agadezlilerin Osmanlı'yı bir sığınak olarak görmeleri bununla da sınırlı kalmamış. II. Abdülhamid döneminde de Fransızlar tarafından işgale uğrayan Agadezliler, İstanbul'a silah yardımı için haber gönderdi. Osmanlı da Agadez'in yardım isteğine kayıtsız kalmadı ve gereken silah yardımını gönderdi. Fransa bu yardımı önlemek için çok fazla çaba göstermekle birlikte kısa bir süre sonra bölgeyi işgal etti.
Bütün bu iddialar göz önünde bulundurulduğunda her Cuma hutbede bu sebeplerle Osmanlı padişahlarının adı sıralanıyor. Ancak Nijer'de çok önemli bir statü göstergesi olan Osmanlı aidiyeti ve Agadez konusunun gerçek mi yoksa efsane mi olup olmadığı hâlâ bilinmiyor.