15.02.2012 - 00:00 | Son Güncellenme:
Fotoğrafçılık dendiği zaman ilk akla gelen fotoğrafçılar arasındadır Bruce Weber. Moda dünyasının hem fenomen olarak görülen hem de en "kült" ismidir. Fotoğraf konusunda yaptığı çalışmalarda her zaman doğal olmaktan yana olan, gerçekçi fotoğraf karelerinde "gerçek" mekan kullanan ve modelleri ile yorumlama üzerine çalışan nadir isimlerden biridir.
1946 yılında Amerika Prensilvanya'da dünyaya gelen fotoğrafçı, moda dünyasının önemli markaları Abercrombie&Fitch, Calvin Klein, Pirelli, Versace ve daha birçok isim için kampanya çekimleri yaparak üne kavuşmuştur.
Fotoğraf çekmenin ve yaşanan anın tüm çıplaklığı ile yansıtılması konusunda özel bir yeteneğe sahip olan Weber, insanlığın en doğal halini fotoğraflamak konusunda uzmanlaşıyor. Fotoğraf çekmeye başladığı 20'li yaşlarından günümüze gelene kadar oldukça uzun bir yol kateden fotoğrafçı, ne kadar nostaljik temaları fotoğraflarında kullanmaya özen gösterse de, oldukça modern ve estetik görüntüleri hafızamıza kazıyabiliyor.
Hayatını planlarken her zaman hayallerine yönelik stratejiler geliştiren, fotoğraf çekmesinin yanısıra, kitaplar yayınlayan ve fimler yöneten, çoğu kitle tarafından "tam donanımlı bir sanatçı" olarak ifade edilen bir yetenek Bruce Weber. Hayat tarzına yönelik, aklında bulundurdukları ve halen yapmak istedikleri ile yaşam enerjisini her daim en üst seviyelerde tutan, çok yönlü bir sanatçı.
Kendisi dışında meslektaşlarının fotoğrafları ile ilgilenmese de, her fotoğraf karesini saygı ile görsel olarak değerlendiriyor ve geniş bir arşive sahip. Sanatçı farklı ülkelere seyahat etmeyi çok seviyor ve yaptığı seyahatlerde tanıştığı insanlardan ilham almayı bir yaşam tarzı haline getirmiş. Kelimelerle arasında sıkı bir bağ olan Weber, insanlarla konuşmanın önemli olduğunu vurguluyor, "konuşurken ve doğru kelimeleri seçerek asıl vurgulamak istediğinizi doğrudan anlatabilirsiniz".
Şahsından ziyade her zaman yaptığı işlerle adının anılmasını isteyen fotoğrafçı, özellikle hayatın içinden kareleri ile yansıtabildiği fotoğraflarla tanınmaktan memnun. Hayatın gerçekliğini ve her daim güçlü yapısını ortaya koymaya çalışıyor. Weber'in en önemli esin kaynağı; İnsanlar!.. Sokakta elinden fotoğraf makinasını hiç düşürmeden kullanan fotoğrafçı, doğal malzemelerin her zaman daha anlamlı olduğuna inanan sanatçılardan.
Fotoğraf çekimlerinde genç modellerle çalışan fotoğrafçı, gençlerle çalışırken yaşamış olduğu duygularını yeniden yaşıyor. Aşk ve duyguları birbirine yansıtmanın, bir kadın - erkek ilişikisi içinde ya da bir hayvana yöneltilmesi o anda insanın kaç yaşında olması ile alakalı oluyor, genç bir model heyecanlı ve yaşamaya hazır, duygularından kaçınmıyor ve olduğu gibi yansıtıyor, sanatçıda işte o anda tüm yansıyan duyguları fotoğraflıyor, kendisine ve modele göre ortak olan hangi yansıma iyiyse, onu da reklam ya da kampanya çekiminde kullanıyor.
Çekim yapmak için her zaman şartların uygun olmadığını düşünenler için, Bruce Weber vazgeçmemek gerektiği konusunda oldukça ısrarcı bir sanatçı. Güney Afrika'ya yaptığı bir ziyaret zamanında Nelson Mandela'nın fotoğraflarını çekmek için oldukça az zamanı olduğunu anlattığı bir röportajda; "Daha sonraki zamanlarda ona rastlayabilecek miydim bilmiyorum ama ben onu daha uzun fotoğraflayabileceğim fikrinin peşinden gittim ve zamanı geldiği zamanda şu anda elimde çokça fotoğrafı olan çekimler yaptık, herşey doğru zamanın geleceğine inanmak ve beklemekle alakalı" diyor.
Moda sektörü içinde yer alan ünlü markalarla çalışırken, doğallıktan taviz vermeyen sanatçı, mutlaka modellerini ve eskiplerini tanıması gerektiğine inanıyor. İnsanları tanımakla güven bağı kurulacağına ve yapılacak işin her zaman daha doğru ilerleyeceğine inanan Weber, markalarla çalışmaktan hiçbir zaman tereddüt etmemiş. Kendi işini bildiği gibi yaptığı sürece de herhangi bir sorun yaşamayacak gibi gözükmekte.
Fotoğrafçı dünyanın farklı ülkelerinde sayısız fotoğraf çekimlerine katılarak, kültür ve doğal kaynak zengini yerleşim alanlarını seçerek, yeniden kendi yansıtmak istediği doğallığı savunuyor. Markalar için ya da kendi bireysel olarak yapıyor olduğu film çekimlerinde de aynı hassasiyeti gösteriyor.
Okumamın, yazmanın seyahat etmek kadar kendisine ilham verdiğini fotoğraflardaki çeşitlilikten oldukça net anlayabiliyoruz. Dışarıda yaşanan hayatın fotoğraf konusunda her zaman insanlara daha çok bilgi ve ilham verebileceğini savunan Weber'in fotoğraf çekmek isteyenlere vurguladığı ve hayatı boyunca asla vazgeçmediği mottosu; Dışarı çıkın ve hayatı yaşayın!..