24.12.2020 - 10:59 | Son Güncellenme:
Çocuklu eşlerin boşanması söz konusu olduğunda, eşler arasında velayet konusunda bir anlaşmaya varılamadığında, bu konudaki kararın mahkeme tarafından alındığının altını çizen Kakıcı Şimşek, “Velayet aslında bir temsil, çocuğu koruma kollama, bakım, gözetim, söz hakkı, eğitim, terbiye, yetiştirme, gibi çocuk üzerinde ana ve baba tarafından kullanılan birtakım hakları kapsamaktadır. Taraflar her ne kadar velayet durumunu çatışmaya dönüştürse de velayet hakkında karar verecek olan hakimdir. Hakim çocuğun velayeti konusunda geniş taktir yetkisine sahiptir. Yerel mahkeme hakimi, karar verirken müşterek çocuğun üstün menfaatini düşünerek karar vermektedir.” dedi.
Avukat Elvan Kakıcı Şimşek, anne babalar için önemli bilgiler verdi:
“Velayet; 18 yaşından küçüklerin ve hakim tarafından kısıtlanan ergin çocukların bakım ve eğitimlerinin sağlanması amacıyla anne babaya tanınmış hak ve ödevleri ifade eder. Velayet hakkı sahibi, çocuğun bakımı, eğitimi, korunması ve temsili gibi konularda söz sahibidir. Medeni Kanun’da yalnızca anne ve babaya velayet hakkı tanınmıştır. Velayetin kaldırılması halinde çocuğun bakımını ve korunmasını üstlenen yakın akrabasına çocuğun velayeti değil vesayeti verilmiş olur.
Anne baba genel ve mesleki bir eğitimi sağlama konusunda söz sahibidir
Bu kapsamda evlilik birliği içerisinde velayet hakkı sahibi olan anne ve baba; Çocuklarının bakım ve eğitimi konusunda menfaatine uygun olarak karar alabilme, Çocuğun adını ve dini eğitimini belirleme, Bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimini sağlamak ve koruma ve yetenek ve eğilimlerine uygun düşecek ölçüde, genel ve mesleki bir eğitimi sağlama konusunda söz sahibidir.
Çocuğun velayetinin hangi eşe verileceğini hakim karara bağlar
Türk Medeni Kanunu uyarınca, anne ve babanın evliliği devam ettiği sürece, müşterek çocuklarının velayet hakkını birlikte kullanmaktadırlar. Ebeveynlerden birinin vefatı durumunda velayet, hayatta kalan kişiye aittir. Anne babanın boşanması durumunda ise kimin velayetinde kalacağına dair karar hakimin kararı ile belirlenir. Yargı sırasında mahkemeye sunulan deliller, gerekli incelemeler ve soruşturmalar, sosyo-ekonomik durum tespitleri yapılmakta ve uzman pedagog veya sosyal hizmet uzmanlarından bir rapor alınmaktadır. Çocuğun velayetinin hangi eşe verileceği hakim hükmüyle karara bağlanmaktadır. Türkiye Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları sözleşmesine taraf olduğu için kanuni uygulamalarda çocuğun yüksek yararı gözetilmektedir. Yargıtay’ın son yıllarda ki görüşü, idrak gücüne sahip 8 yaş ve üstü çocukların kendisini ifade edebileceğini, velayet davasında çocuğa fikri sorulması gerektiği yönündedir. Velayetin kime verileceği hususunda idrak gücüne sahip çocuğun görüşü de alınmaktadır.
Velayet kavgasında çocuğun psikolojisi düşünülmelidir
Çocuk çiftler arasındaki kavganın ortasında bırakılmamalıdır. Çocuğa boşanma ve velayete ilişkin bu süreçte ve sonrasında nelerin değişeceğini, ebeveynleri ile sağlıklı ilişkisinin devam edeceği anlatılmalıdır. Anne-baba birbirinden boşanıyor ama çocuk ebeveynlerinden boşanmıyor. Bu nedenle diğer ebeveynle görüşmesi desteklenmeli, uygun koşullar sağlanmalı, anne ve babanın söylemleri olumlu, destekleyici olmalıdır. Aile ilişkilerin değişmediğini fark eden çocuk bu süreci en az hasarla atlatır.
Velayet hakkına sahip olmayan tarafın çocukla kişisel ilişki tesisi nasıl olmalı?
Kişisel ilişki kurma hakkı; ergin olmayan çocuk ile ebeveynleri arasındaki iç ilişkiyi kurma ve koruma amacına hizmet ederken çocuğun psikolojisini düzeltme amacı da gütmektedir.
Kişisel ilişki kurma hakkı kanunda açıkça düzenlenmesine rağmen kişisel ilişkinin ne şekilde kurulacağı tamamen hakimin takdir yetkisine bırakılmıştır.
Hakim takdir yetkisini kullanırken öncelikle çocuğun yararına düşünerek kişisel ilişki kurma hakkına sahip ana-babanın çalışma günleri ve saatleri, çalışma koşulları, yıllık izin süreleri, çocuğa olan yakınlığı, kişiliği, yerleşim yeri, yaşadıkları ortam gibi unsurlar da bu dikkate alarak karar verir. Hakim ziyaret etme hakkı, haftanın bazı günleri çocuğun velayet kendisine verilmeyen kişide kalması, bayramların 2. günü kalması vb. şekilde kişisel ilişki hakkı tesis edebilir.
Türk Medeni kanunu Maddesi. 182 uyarınca, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun tehlikeye girmesi veya ananın ve babanın bu haklarını kullanırken diğer ebeveynin çocuk ile olan kişisel ilişkisini zedelemesi ve çocuğun eğitilmesini ve yetiştirilmesini engellemesi veya çocuk ile ciddî olarak ilgilenmemesi ya da diğer önemli sebeplerin var olması hallerinde, kişisel ilişki kurma talebi reddedilebilmekte veya hali hazırda kurulmasına hükmedilen kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilebilmektedir.
Çocuk çeşitli sebeplerle kişisel ilişki kurmayı reddedebilir
Çocuğun psikolojik veya fiziksel rahatsızlığı veya davranış problemleri olabilir; ya da çocuk kişisel ilişki kurmanın anlamını idrak edemeyecek kadar küçük olabilir. Velayet hakkına sahip ebeveyn çocuğun diğer ebeveynle kişisel ilişki kurmasını istemiyor olabilir. Velayet hakkına sahip ebeveyn, diğer ebeveyni zor durumda bırakmak istediği veya bu ebeveynin çocuğu kaçırmasını engelleyeceğini düşündüğü için çocuğun icra yoluyla alınmasını istiyor olabilir. Çocukla kişisel ilişki kurmak isteyen ebeveyn, çocukla ilişkilerinde yanlış tutum ve davranışlar sergiliyor olabilir.
İcra takibi ile kişisel ilişki kurulması ve yaşanılan sorunlar;
Birçok sebep nedeniyle tarafların velayet hakkı olmayan ebeveyn ile çocuğun kişisel ilişki kurmalarını engellemeye çalışmaları yüzünden çocukların tesliminin devlet eliyle İcra İflas Kanununda düzenlenmesine neden olmuştur. Bu konu İcra ve İflas Kanunu madde 25’te düzenlenmiştir. İcra yoluyla teslim, icra müdürü ile birlikte Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından görevlendirilen uzman bir pedagog, pedagog bulunmadığı durumlarda ise bir eğitimcinin hazır bulunması suretiyle yerine getirilir. Uzman, çocuğa karşı sorumlu olduğunu ve onun yararını gözettiğini unutmamalıdır. Yani kişisel ilişkinin kurulmasının ön şartı çocuğun üstün yararı ve menfaatidir.
Kanaatimce; Çocukların icra marifetiyle zorla bir yerden alınıp bir yere götürülmeleri çok yanlış bir uygulamadır. Çocuk teslimi sırasında icrai işlemlere katılan pedagogun yetkileri çok kısıtlıdır. Oysa pedagoga, gitmek istemeyen çocuğa zorla gitmesini engelleyebilme yetkisi verilmelidir. Bu konuda yeni bir kanuni düzenleme yapılmaktadır. Tasarı halindeki bu düzenlemeye göre, boşanmış çiftlerin çocuklarının icra dairesi aracılığıyla teslimine son verilecek ve yeni düzenleme ile çocuk teslimi için çocuk teslim merkezleri kurulacak ve buralarda istihdam eden personel bu konuda özel olarak yetiştirilecektir. Çocuğu göstermemek velayetin değiştirilmesi sebebi olacak, çocuğu göstermeyen taraf eğer nafaka alacaklısı ise geçici olarak nafakası kesilecek. Eğer göstermeyen taraf göstermemekte ısrar ederse, çocuğu göstermeyen taraf hapsen tazyik edilecek.