Hayatın en güzel renkleri gökkuşağındaysa eğer, gökkuşağının en güzel tonları da sevgiye ait olan damlalardan oluşmuş olabilir.
Ne de olsa sevgi yüzünden gözyaşı dökmemiş kimse yoktur, kahırdan da olsa, mutluluktan da olsa.
İşte bu damlalar kocaman bir denizin parçaları; sevgi denizinin.
Yüzmeyi bilen için muhteşem, bildiğini sanan için tehlikeli olan sular.
Bakın çevrenize; eşiniz, aileniz, dostunuz, arkadaşınız, çocuğunuz, sevgiliniz ve daha fazlası ya da en azından bunlardan birisi sizi mutlaka seviyordur. Hatta zaman zaman belki de sizi sevmeyen tek kişi sadece kendiniz bile olabilirsiniz. Peki, bu kadar çok sevgi varken etrafınızda mutsuz olmak çok mu kolay? Daha azı var diye mutsuz olabilir misiniz?
Olamazsınız ama kendinizi mutsuz edebilirsiniz.
Çünkü sevmeyi tam olarak bilmiyorsanız boğulabilirsiniz bu koca denizde. Sevgiyi teraziye koyduğunuzda dengelere göre hareket edersiniz, dalgalara göre değil. Bir kaç kulaç sonra yorulur bedeniniz. Koşullar, beklentiler, ihtiyaçlar, korkular zorlar sizi, kramp olurlar. İsteseniz de suya giremezsiniz, karşılıksız sevmekten korktuğunuz için, beklentilerinizi beklediğiniz için, koşulları sıraladığınız için. Sadece ayaklarınızı suya değdirerek yüzemez, ancak kıyıda yürüyebilirsiniz.
Suyla yerçekimsizliği yaşadığınızda ise sevgi dengeniz olur sizi boğulmaktan korur. Dalga dalga gelen duygu fırtınalarında ne kadar açıkta olursanız olun sevginiz güç verir sizi korur. Öğrenin, öğrenmeye çalışın yüzmeyi. Size göre zor, bilenlere göre basit sırrını öğrenin sevmenin.
Korkusuz, beklentisiz, ihtiyaçsız, koşulsuz sevin. Aldığınız kadar değil, verebildiğiniz kadar sevin. Huzurunu içinizde hissederek sevin. Her kulaçta aldığınız nefesle sevin.
Dalgalarla dans ederek sevin. Yunus gibi sevin.
Maharet güzeli görebilmektir, sevmenin sırrına erebilmektir. Cihan alem herkes bilsin ki şunu; en büyük ibadet sevebilmektir. (Yunus Emre)