Tıklım tıklım bir tramvay. Herkes kendi halinde, yüzlerinden düşen bin parça. Suratsızlık, mutsuzluk, sıkıntı, huysuzluk dolu tüm yolcularda. Gidiliyor tıngır mıngır. İnenlerin yüzlerinden düşürdüğü bin parçaları eze eze yeniden binenlerin mutsuzlukları daha da tıklım tıkış yapıyor tramvayı. Arada birisi telefonda -olmadığı yerde olduğu yalanını söylerken- duyanların; refleksle bakışlarını sesin geldiği yöne çevirmesi dışında hiç bir duygu belirtisi yok, koca kalabalıkta.
Olur şey değil, bu da ne böyle?
Kahkaha sesi çınlıyor. Hem de tek sefer değil? İki durak geçildi, hala kikir kikir gülüşmeler, arada kahkaha sesleri resmen cıvıl cıvıl renkli boya saçıyor tramvayın içindeki tüm kararmışlıklara.
Kabul edilir şey değil! Bu ne rezillik, kepazelik! Hem de genç kızlar! Hiç yakışık alır mı?
Kime göre nasıldır bilemem ama tramvaydaki kararmışlıkların içindeki iki orta yaşın üzerindeki hanım önce refleks olarak istemsizce gülümsedikleri eğlenceli kahkaha seslerine anca iki durak tahammül edebildiler. Yüzlerindeki gülümseme,iy karanlığa öyle çabuk gömüldü ki, bir birlerine yetiştirip, eğittikleri çocuklarının nasıl böyle edepsizlik yapmadıklarını anlatmaya başladılar. Yetmedi, duyulmasını istedikleri bir tonla;
Ayıp canım, insanların derdi var tasası var. Hasta ziyaretinden mi geliyor, başı mı ağrıyor. Üzgün mü, yorgun mu? Hiç düşünmüyorlar!
diyerek indiler.
Orta yaş üstü, olsa olsa 50-60 yaş arası, çok değerli çocuklar yetiştirmiş olduklarıyla övünen iki hanımefendi. Hiç şüphesiz doğduklarında hayatın kararmışlıklarına direnen rengarenk insanlar vardı çevrelerinde. Fakat şimdi kendileri genç kızların en içten eğlenceli kahkahalarına iki durak arası tahammül edemiyorlar.
Tramvayın içindeki tek ışıltı, güneş gibi parlayan genç kızların yankılanan gülüş sesleri. Kim bilir neye takıldılar, neyi evirip çevirip kendilerine eğlence yaptılar.
Farkında bile değiller; iki durak arası tahammül edilmeyen mutlulukları aslında çevrelerinin iki dudağı arasında son bulabilir.
Çünkü sadece iki hanımefendi değil bunu hoş karşılamayan. Sanki raylı toplum taşıma aracı olan bu tramvay birazdan bu kahkaha sesine karşı direnemeyip raydan çıkıp sağa sola savrulacak. Böyle bakılıyor rengarenk mutluluğun sağladığı o minicik gökkuşağı renklerine.
Hangi ara mutluluk hoş karşılanmaz oldu.
Burada hoşnut olmayanlar evlerinde eşleri, çocukları ya da yakınları mutlu olduklarında tahammül edemeyip onları mutsuzluğa mı davet ediyorlar.
Duraklar arası mutluluğa tahammül edemeyenler, dudaklar arası mutluluğa nasıl tahammül edebilirler ki?
Biz etrafımızda mutlu insan görmekten, kahkaha sesleri duymaktan "kim olurlarsa olsunlar" mutlu olmaz mıyız? Olmaz mıydık? ya da
iki durak arası bile mutlu olmayacak mıyız?