Öyle mütevazı bir hali var ki; farkına bile varmadan hayatımızın içinde ona oldukça fazla yer ayırmış durumdayız.
Limon
Çaya, çorbaya, şifaya, susuzluğa, keke, pastaya, kokuya ve nerdeyse her derde deva Limon!
Şimdi tüm bunlar yetmezmiş gibi “Aşk olsa Limon” diyerek de bir ekleme daha yapalım:
Sıradan, dışı basit görünümlü, kullanım alanı geniş, etkisi yüksek bir malzeme, üstelik bulunması son derece kolay.
Fakat bir kötü yanı var: görünümleri hep aynı! Eğer seçerken iyisini anlamazsak bir damla elde edemeden bütün ömrümüzü tüketir limon. Öyle ki; o bir damla için, mutfak tezgahında limonu ne kadar ovalamaya mecbur kalındığını bilmeyen yoktur.
Oysa seçimimiz başarılıysa, öyle bereketli olur ki içindeki suyu; yarısından bile koca sürahi limonata yapılır, yetmez dışındaki kabuğu da katılmadık lezzet bırakmaz damağımızda, şifa katar ömür boyu huzurumuza.
İşte tam burada dikkat etmeli!
Artık eski limonlar yerine hazır şişelenmiş limon suları var her yerde. Gerçek limon tadını kaybeden ya da öğrenemeyen damaklar kimyasal aromalarla beslendiklerinin yanılgısıyla, huzursuzluklarının sebebini sorgulamaya başlayacaklardır bir süre sonra, aradıklarını bulduklarını sandıklarında.
Sevginin saf hali değil midir beslendiğimiz, beslendiğimizi düşündüğümüz, besleneceğimizden kuşku duymadığımız. Çünkü;
sevildiğimizi ya da sevdiğimizi hissetmeyi, öğretilmeye ihtiyaç duymadan biliriz,
içimizde doğamızda var olan bir duygu olduğu için. Tanırız saf halini sevginin ancak tercih hakkımızı kullanırız; ihtiyacımız hissettiklerimizi gölgede bıraktığında. O zaman stoktan huzur verip zaman kazanırız,
"abartmaya gerek yok altı üstü bir limon"
diyerek.
O halde hayat bizi doğrudan kadere bağlamasın diye seçimimizi yaparken hem ne amaçla limon aradığımızı sormak lazım kendimize hem de saf halini unutturmamak gerek damağımıza.
Limon şifası olsun derken, limon asidine maruz bırakmamak için aşkı.