- Gözlerime inanamıyorum! Sen de mi sorgulamaya başladın?
- Sadece bir soru sordum.
- Emrin olur, ne demek! İçimdeki Aşk; lütfetmiş bana kadar gelip soru sormuş, buyur şöyle geç. Dağınıklığın kusuruna bakma. Geleceğini hissetseydim ortalığı toplardım. Bu aralar duygular yoğun, içimle pek ilgilenemedim.
- Gerek yok, büyütme! Soruma cevap ver gideyim.
- Dur şimdi, ani oldu, böyle küt diye soru ile ilk darbeyi alınca, ne sorduğuna bile bakmadım.
- Basit; sen de bukalemunlaştırdıklarımdan mısın?
- Tekerleme mi çalıştın? Bi çırpıda okuyamadığımı, sürekli tekrarlayabiliyorsun.
- Açıklama bekliyor olamazsın heralde.
- Ya n'olur kusura bakma. Lakin, sanırım anlamadım. Şaşkınlığıma ver. Açıklasan daha bi bilinen türden yaratıklarla. Kedi, kuş, köpek gibi sık rastlananları kullanarak.
- Senin sorularındaki saçmalıklara bu kadar uzun laf etmiyorum.
- O zaman bi tur dönsek de ben sana sorsam!
- Anlaşıldı anlatmadan anlamıycan. Daha soruyu çözemedin cevabı nasıl bulucan.
- Oh, ben de bi içten azarlansam diyordum.
- Bak şimdi. Sevmeye başladığında kendin olabilirken, sevmeye devam ettiğinde de kendin olarak kalabilmekten bahsediyorum.
- Ben kendime bi çay alsam iyi olucak galiba, demli!
- İçindeki sevgi tüm ışıltısıyla parlamaya başladığında birisine karşı, bu sevginin gücüyle yavaş yavaş sevdiğin kişi için şekil değiştirmeye başlıyorsun.
- Buna benzer bişi demiştin daha önce; sevdiğimize hayalimizdeki kostümü giydirip olmadığı bir kimlikle sevebiliyoruz diye. Bu da ona benziyor.
- Birisi; onu olduğundan farklı görmek, diğeri; kendi olduğundan farklı görünmek.
- Bi de sert bi kahve mi alsam, çay demini almamış galiba!
- Sevginin güzel gücü, sevdiğin için hayatını bile değiştirmeni sağlarken, onun istediği gibi biri olmanı da sağlayabilir.
- Bunun neresi kötü.
- Bunu kim istiyor senden? Sevdiğin kişi için, sevdiğini düşündüğün her şeye ve her şekle bürünmeni senden isteyen mi var, sen mi karar veriyorsun onun yerine.
- İlişki dediğin gerektiğine onun yerine de karar vermek değil midir?
- Gerektiğinde onun istediğini düşündüğün şekilde sevgili olmaktan bahsediyorum. Sen şekil değiştiriyorsun. Üstelik onun yerine karar vererek. Bunu sürekli sürekli yapar hale gelebiliyorsun bir süre sonra. Sarı göründüğünde gözüne, sararıyorsun ya da yeşil gibi göründüğünde, yeşeriyorsun.
- Mutlu olduktan sonra, sorun nerede?
- Mutlu olduğun için yapmakla, mutlu olmak için yapmak arasındaki farkta.
- İyi de senin söylediğin gibi davranmazsak da mutsuz olacaksak, neden çabalamayalım.
- Çabalarken bukalemunlaşmak zorunda mısın?
- Belki de; besin olmak ile besin bulmak arasındaki fark yüzünden? Yoksa ya aç kalırız ya da yem oluruz!
- O zaman "Aşk; Sen'i de bukalemunlaştırmış!"
- Bu kadar da keskin evet diyemiyorum. Ben olmak isterim elbet, hatta her iki tarafın da kendisi olmasını beklerim. Buraya kadar tamam. Sevdiğimin; düşündüğüm gibi olduğunu görmem ile olduğumu istediğini düşündüğüm kişi gibi görünmem aynı değil mi?
- Anladın, aferin!
- Niye sevinemedim acaba bu aferine! Zira bu aydınlanma görmek istemediğimi görmemi sağlayabilir.
- O zaman çabalaman doğru olur. Hazır aydınlık olmuşken su koyduğun kabın etrafına bir bak, çatlaktan sızdırıyor olmasın! İlişki kabını Aşkın saf suyu ile doldurmaya kilitlenmişken, kaba döktüğün su, düşündüğün kadar içilemiyor olabilir.
- Anlaşılan diyorsun ki; testiyi kırmadan ve suya tatlandırıcı katmadan şöyle bi güzelce etrafını izolasyonla.
- Sızıntıyı dışına sürdüklerinle engelleyemezsin, içten yapman lazım.
- Bukalemun ile girdik, cephe kaplama ile devam ediyoruz. Sen bi de tarif ver ocakta pişirip macun yapabileceğimiz, tam olsun.
- Sevgi!.. Tarife de gerek yok çünkü güç zaten saflığında. Macun ise sızıntıya sebep olan çatlağı öğrenişin olsun.
- [...]
Facebook sayfamda düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.
Birol Boyacıoğlu
brlbo.com