- Evet
- Ne evet ???
- Sorduğun soruya yanıtım evet.
- Sana mı sordum?
- Aşk hakkında sorduğuna göre doğru, evet!
- İyi de Aşk verir cevabını, yormasaydın kendini.
- Sayfalardır mektup yazıp, yüzlerce soru sorunca devreye girmem gerektiğini düşündüm.
- Sen?
- İçindeki Aşk!
- (...)
- Benimle iletişime geçen herkes genelde bu salak yüz ifadesiyle tepki veriyor ama senden beklemezdim?
- Doğrudan lafa gireceğini düşünmemiştim.
- Niye, şehir merkezinde yönetim binasından posta kutuna cevap kağıdı mı geleceğini mi sandın?
- Elbette hayır? Böylesi deli işi biraz.
- Evet benle muhabbete girince akıl departmanı izine çıkar, aramızda öyle bir koordinasyon var. O yüzden deli görünüş normal. Sen bi de akıllı geçinenlerin çalışanlarını düşün, apar topar huzur katına koşarlar, kısa sürecek olan bu tatilin tadı ancak o katın çalışanları sayesinde mümkün çünkü!
- Huzur niye aynı katta değil ki?
- Açık büro sistemi, huzur çalışanları huzursuz oluyorlarmış bizden diye koca üst kat onların, gerçi zaman zaman aşağıdan gelen gürültüler içinde huzursuz oluyorlarmış diye haber geliyor ama çok dert etmiyoruz.
- O zaman alt kat da olmalı? Orda ne var?
- Niye? Kiraya mı tutucan? Sanki seninle emlakçılık konuşmak için gelmişim gibi bakma suratıma, bi soru sordun bende cevap verdim. Beğenmedin heralde.
- Pek hoşuma gitmedi açıkcası, çok fiziksel bir eylem hali büründü, sayfalarca yazılan destansı güzelliklerle tanımlanan duyguya.
- Sanırım senin de "aklın hep orda?"
- Nerde?
- Söyletme beni, daha ilk muhabbette sapık gözüyle mi bakıyorsun bana dersin, durduk yere bi ton çeneni çekemem.
- Sen hangi organın kas hareketinden bahsediyorsun ki?
- Senin sorduğun organın kas hareketi olmadığı kesin!
- Yani?
- Ah, işte hepiniz aynı ... ! diycem de var olduğum bedensin diye kendime sevgimden kıyamıyorum. Yani? diyecek kadar mı basmıyor kafan, pankreas mı dememi bekliyorsun kimyasal üreticisi olarak toplanmış sırıtarak bizi dinleyenleri görüp.
- Nere o zaman?
- Kalp ! salağım, Kalp !
- İyi de o zaten devrede! Çamura yatıyorsun, doğru düzgün bir cevap olmadı bu.
- Ha... Sen çözdün mevzuyu! O yüzden ikna olman, senin istediğini söylemezsem zor diyorsun.
- Yok tamam. Kalp, aşk için varlığını yok saydığım bir organ değil elbet ama 30 saniye sürmüyor ki, dediğim oydu.
- İyi de, koca bir havuza bir su damlası düştüğünde, damlanın çıkarttığı ses kaç saniye sürer, o damlanın su üzerindeki dalgalarının varlığını sürdürmesi kaç saniye sürer. Havuzu büyüt, su damlasını da büyüterek damlat ve dön arkanı bekle. Suya düşme sesini duydun mu? Ne kadar kısa sürdü di mi? Bi düşün sence suyun üstündeki dalgalar da tıpkı ses yok olduğunda yok mu oldu? Yoksa havuzun büyüklüğü ölçüsünde yayıldıkça yayıldılar mı?
- Sanırım yayıldılar!
- Niye sanıyorsun ki, senin çok bilmişlerin, son günlerde ukalaca kuantum diye diye etrafta dolanıp duruyorlar.
- Ne ilgisi var ki?
- Bunu istersen bi benle tartışma, biz ekip olarak bir tek sevgi ile birlikte çalışırız, fakat sizden gelen talimatlarla kimyagerler acil olarak devreye girdiğinden, bildiğiniz Newton'un fizik kurallarıyla damlanın yerçekimi etkisi ile havuza düştüğü anı ve etkisini hesaplıyorsunuz, sevine sevine, sanki bi halt keşfetmişsiniz gibi. Oysa su üzerinde var olan o dalgaları ve o dalgaların etkisinden bi haber, aşk şerbeti niyetine tonlarca suyu içerek havuz problemini çözdük sanıyorsunuz.
- Ya sonra?
- Başka kapıya?
- Nasıl?
- Tüm sorularının cevapları bende sanmıyorsun di mi? Onu da git diğer ilgili birimlere sor. Pişman etme cevapladığıma.
- Başka sorularımda var ama hazır seni bulmuşken
- Hepsi bu kadar saçmaysa önce bir mantık çalışanlarına mı görünsen.
- Onlar nerde ki?
- Bizim solumuzda.
- ?
- Yani sol yarım kürede.
- Of, neler çekiyorum düşün, laf anlatmak ne kadar zor benimle iken salaklaşan bünyeye! Sol yarım küre derken beyninden bahsediyorum şekerim. İnan sevmesem çekilir değilsin. Biraz akıl varsa o beynin sol yarım küresinde, senin gibi duygu olan sağ yarım küreyi kullanların da en büyük sorunu bu işte. Daha aklı nerde bilmeyeni, bekleyelim de kullansın. Bi de kendilerine değer verdiklerini söylerler, egoya gelince biri bin hava.
- Ağır olmadı mı biraz!
- Yoo, olsa olsa kendi değerini bilmeyen narsistin, nafile egosu olur ancak...
Facebook sayfamda düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz
Birol Boyacıoğlu
brlbo.com