Basını suçlarken Anayasa'ya dikkat

Milliyet'ten okurlarına Ankara Temsilcimiz Fikret Bila, ABD Büyükelçisi Ross Wilson'la diplomatik bir gündem de yaratan "Kurtlar Vadisi Irak" filmine kadar uzanan söyleşisinin ardından önemli bir habere imza attı. Bila'nın, Samsun-Ceyhan boru hattının hükümetin belirlediği bir şirkete yaptırılmasına ilişkin kararnameye imza koymayan Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in Bakanlar Kurulu'nda yaptığı uyarılara ilişkin haberi, cumartesi günü manşetimizdeydi. Yazarımız Metin Münir'in, konut kredilerinde tüketici üzerindeki faiz yükünü düşürecek Maliye Bakanlığı tebliğine ışık tutan yazıları büyük ilgi gördü.Duayen yazarımız Güngör Uras, ekonomiyi hayata tercüme etmeyi sürdürüyor. "Bütçenin 17 yıl sonra ilk kez ocak ayında fazla verdiği" açıklamasını masaya yatıran yazarımızın şifresini kırdığı rakamlar, göstergelere ihtiyatla yaklaşmayı sürdürmek gerektiğini ortaya koyuyor. Gazetecilikte rekabet; siyasetten ekonomi ve diplomasiye, çevreden eğitim ve sanata, yorumdan fotoğraf ve sayfa düzenine kadar geniş bir alana yayılır. Milliyet, bu rekabetin her alanında ciddi bir iddia ortaya koyuyor. Hükümetin basın hakkındaki görüşleri, "esas"ı gölgede bırakan bir "usul" ile sürüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan hakkındaki haberlere tepkisi, "bir şeyler karşılığında yayın yapıldığı" iddiasına kadar ulaştı.Unakıtan hakkındaki bulgu ve iddialara açık mektuplarla yanıt isteyen AKP'liler ne düşündüler, bilemiyoruz. Ancak basın örgütleri Başbakan'ı, suçlamasını kanıtlamaya çağırdı.Erdoğan'dan yanıt gelmedi. Unakıtan'ın da, Başbakan'ın "menfaat karşılığı atılan iftiralardan ibaret" saydığı haberler konusunda dava açma yoluna gitmediğini not edelim.Anayasamız, Cumhuriyet'in temel niteliklerini belirleyen "Genel Esaslar" kısmının hemen ardından "Temel Haklar ve Ödevler"i ele alır. Düşünceyi ifade etme ve yayma, basın özgürlüğü ve haber alma hakkı da, Anayasa'nın öncelikle güvence altına aldığı bu bölümde düzenlenir.İktidar partisinde bile ana gündem maddesi haline gelmiş konulardaki yayınlara karşı hükümetin tutumunun bu açıdan da düşünmeye değer olduğunun altını çiziyoruz.Bazı basın kuruluşları ile çalışanlarının zaman zaman etik dışı yollara saptıkları inkâr edilemez. Ancak bu durum, ciddi dayanaklara sahip haberlerin bu kara deliklere gömülmeye çalışılmasını haklı göstermez. Yanlış, her zaman doğruyu götürmez! Haber almak temel hak "İddialarınızı kanıtlayın" çağrısı, önceki hafta da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'den karşılık bulamamıştı. Gül, İsrail Başbakanlık Sözcüsü Raanan Gissin'in Hamas ile PKK arasında paralellik kuran sözleri yayımlandığı için "Türk basını kadar yabancı servislerin yönlendirmesine açık basın görmediğini" söylemişti.Milliyet'in yayınları ve tepkiler üzerine Gül, "yabancı servis" ifadesini geri almak zorunda kaldı. Ancak bu arada, bazı yazarlar, "yabancı servislerin zaman zaman basını nasıl etkilediğine" ilişkin anımsatmalar yaptılar.Basının; diplomasi, siyaset ve iş dünyasının yanı sıra gizli servislerin de menzili içinde olduğu, bazı isimlerin zaman zaman bu odaklardan etkilendiği bir gerçek. Ancak burada sorun, basının böyle bir etkiye açık olup olmadığı değil, Gül'ün, sadece "Gissin'in sözlerini yayımladığı için" basına bu suçlamayı yöneltebilmesiydi. İsrail gibi kritik önem taşıyan bir ülkeden gelen "Biz de PKK ile görüşsek ne hissederdiniz?" açıklamasını yayımlamak değil, tam tersine yayımlamamak sorgulanması gereken bir görüntü yaratırdı. Böylesi tutumlar, haber verme görevini ihmal, haber alma hakkını ihlal anlamına gelmez mi?Yarım yüzyılı çoktan geride bırakarak geçmişe kök salan gazetemiz, soruya her olayda verdiği güvenilir yanıtlarla gündeme ağırlığını koyuyor. dakin@milliyet.com.tr Haber vermek bir görev