Sevgi Bahanesi Altında Öfkesi Burnunda Erkekler;
Sevgisine yanıt alamadığında ellerindeki silahı kadına yöneltir. Bu silah bazen aşk şiiri, bazen intihar ederim tehdidi, bazen fiziksel şiddet, bazen duygusal taciz, aşağılamadır. Onların üzüntüsü sevdiği kadını kaybetmek değil, üzüntüsü narsist yaralanmalarıdır. Kazanamamış olduğu için, avını kaçırmış olduğu için, öyle kızgın ve öfkelidir ki ortamı yakıp yıkarlar.
Acıdan kıvranırken, silahlarıyla delik deşik ederler. Kazanamamıştır, tıpkı karşı takımın oyuncularının O’nun kalesine gol atıp, galibiyet elde etmesi gibi görür, kaybettiği kadını. Nihayetinde oynadıklarının bir oyun olduğunu unutur, ortalığı yakıp yıkan magandalardır onlar.
Herkesin istediği teklifi yapma özgürlüğü varsa, karşıdakinin de istediği teklife evet - hayır deme özgürlüğü olduğunu unutur.
Tehdit ya da şantaj kokusu sinmişse üstüne bu kokuyu alan kadının kapıyı kapatacağını unutur ya da algılayamaz hala niye kaybettiğini. Kafası karışıktır, bazen de çok sevdiğini haykırır, O olmadan nefes almadığını, O yoksa kendinin de olmayacağını.
“Ben yoksam sen de olmamalısın” düşüncesi onun kontrolünü iyice zorlaştırır.
Bu kişilerin davranış ve düşünce biçimleri incelendiğinde yetiştirilme biçimlerinde abartılı kazanç, kaybetmeye tahammülünün olmaması, problem çözme becerisinde yetersizlik, sosyal destek sistemlerinde azlık bazen de yalnızlık gibi ortak özellikler görülmüştür.
Her insan sevdiğini kaybettiğinde, Kayıp duygusu içindedir. Önce akıntıya kapılıp giden bir sandal gibidir. Yalnız, çaresiz, bitkin. Bu duyguya tahammül zordur. Ancak toplumumuzdaki ritüeller acı- kayıp karşısında örnek olabilecek özelliklere sahiptir. Dayanışma, yalnız bırakmama gibi sosyal destekler, sürecin ağırlığını hafifletir.
Yoğun acı ve üzüntüyü yaşarken aynı zamanda kişi şunu düşünür :
O olmadan ben ne yaparım?
Düşüncesi kayıp sonrası yoğun üzüntünün hakim olduğu bir evredir. En fazla takılma, bu evrededir. Kişi yoğun üzüntüye dayanamayacağını düşündüğü için, içindeki yangını etrafa sıçratır. Yıkar geçer.
Olgun kişi, bu evrede üzüntüyü yaşarken, aynı zamanda robot gibi bile olsa yaşama devam eder.
Peki ben bundan sonra ne yapacağım?
Düşünür düşünür. O’nsuz yaşamak tatsız tuzsuz olsa da yapmak zorunda olduğunu bilir ve ayağa kalkar. Yola devam eder. Önce kırgın ve üzgün , sonra çalışıp hayata devam ettiği için üzüntüsü günden güne azalır.
Yeni insanlar, ilişkiler, lezzetler tanır ya da hatırlar; onun dışında da var olabileceğini görür. Bir yanı var olmak istemese de , diğer yanı yapmak zorunda olduğunu bilir ve yarımını çeker.
Ve daha ilerde kaybettiği ilişkinin doğru ve yanlışlarını görmeye başlar. Bu artık yoğun duygusallığın azalıp, daha mantıklı düşüncelerin çıktığı evredir. Sorgulama sayesinde, daha doğru ilişkilere yelken açar.
Artık, “ya benimsin ya toprağın” düşüncesinden oldukça uzaklaşmıştır.
Yaşamdaki her türlü olumsuz duyguyu, en alt şiddette yaşayıp, BÜYÜMEK dileğiyle.