Montessori Metodu, son zamanlarda çok duyulan ve konuşulan bir yöntem. Çocuklarını bilinçli bir şekilde yetiştirmek isteyen ebeveynlerin çoğunlukla tercih ettiği bu yöntemi, Maria Montessori yıllarca çocukları gözlemleyerek, onlardan hareketle oluşturmuştur. Şimdi, buyrun bu yönteme bir göz atalım.
Hikayemiz doğumdan başlıyor. Bebeğiniz benliğiyle dünyaya gelir ve kendini oluşturmaya yönelik yoğun bir güdülenmeye sahiptir. Doğumdan itibaren kendi başına başarılı olabilmek için en üst düzeyde çaba harcar.
Montessori metodu, tam da çocuğun kendini oluşturabilmesine yardım etmek üzere hazırlanmış çevrede, çocuğun gelişim işaretlerini dikkate alarak, bilinçli insanlarla ve uygun materyallerle ona özgürlük sunar.
Bunun için iki koşul gereklidir:
1. Çocuk nesnelerle ve çevreyle ilişki içinde olmalıdır.
Bu sayede kendini ve evrenin sınırlarını anlayıp kişiliğini bütünleştirebilir.
Hazırlanacak olan çevre ödül ceza, başkasıyla kıyaslama ya da yarıştırmanın olmadığı, çocuğun kendi seçimlerini yapabildiği, gerçeklik ve doğa vurgusu olan, bilgili ve duyarlı bir yetişkin tarafından hazırlanmış, yetişkinlerin de katıldığı, besleyici ve düzenli bir çevre olmalıdır.
Düzenli çevre, çocuğa amaca yönelik etkinlik olanağı sunar. Çocuk, boyuna göre yapılmış mobilyalar ve açık raflardan çalışmak istediği materyali seçer. Materyaller ilgi alanlarına göre gruplandırılır ve zorluk ya da karmaşıklık derecelerine göre ardışık olarak düzenlenir. Çalışırken kimse çocuğa karışmaz, çalışmasını engellemez. Çalışması bitince materyalleri yine aldığı yere geri koyar.
2. Çocuk özgür olmalıdır.
Özgürlük verilen çocuk eylemleri ve etkileri üzerinde düşünme, sonuçlarını belirleme, yeteneklerini ve sınırlarını keşfetme olanağı bulur.
Çocuklar kendi seçtikleri görevlerine verdikleri dikkatin ardından hoşnut, huzurlu ve dinlenmiş olurlar. Saldırgan ve düşmanca ya da edilgin ve kayıtsız bütün yıkıcı davranışlar ortadan kalkar.
Karar ve eylem, irade gelişiminin temelleridir. Çocuk kendi kararıyla bir görevi seçip o görevin sınırlarına uyarak iradesini geliştirir.
Bağımsızlık çocuğun elinden alınırsa çocukta iradenin ya da yoğunlaşmanın gelişmesi engellenir, kişiliği bodur kalır.
Çocuğun çalışmaları sırasında yetişkin, mümkünse çocuğun fark etmeyeceği şekilde onu gözlemlemelidir.
Doğumdan 3 yaşa kadarki dönem:
Bilinçdışı gelişme ve soğurum dönemidir. Bir sünger gibi her şeyi olduğu gibi emer ve kaydederler. Eşsiz bir enerji ve yoğun çaba dönemidir.
Bütün yaşamı bu dönemdeki başarılarına dayanacaktır.
Kendi su içebilen 6 aylık bir bebek kaynak:www.thefreechild.blogspot.com
3-6 yaş arasındaki dönem:
Bu dönemde bilinçdışındaki bilgiler aşamalı olarak bilinç düzeyine getirilmeye başlar. 6 yaşında iç disiplin ve söz dinleme oluşumu tamamlanmıştır.
Yaşamının özellikle ilk 6 yılında çocuk, gelişiminin belli dönemlerinde daha önce görülmemiş bir yoğunluk ve ilgi ile dikkatini belirli nesnelere vermeye başlar. Doğumdan itibaren çocuğun en hızlı gelişim ve ilerleme gösterdiği bu ilk yıllar çok iyi değerlendirilmelidir. Bu sebeple eğitim, çocuk doğar doğmaz başlamalıdır.
Montessori eğitimi almış kişiler arasında birçok ünlü isim de vardır. Google'ın kurucuları Sergey Brin ve Larry Page, dünyanın en büyük e-ticaret şirketlerinden amazon.com'un kurucusu olan Jeff Bezos bu çocuklardan bazıları.
Özetle, kendine yetebilen, eşyaya ve insanlara saygılı, potansiyelini gerçekleştirebilmiş huzurlu çocuklarınız olsun istiyorsanız, Montessori yöntemini değerlendirebilirsiniz.
Ayşegül Karahan Ertuğrul
Eğitimci, Ebeveyn Danışmanı