Tesadüf diye bir şey var mı?
Nedir ruhumuzu dinlendiren şeyler?
Aslında enerjimizi biz mi yönetiriz, evren mi?
Ne çok soru var kafalarda..
Şüphesiz ilgili bilim insanlarının her soruya kendi yorumuyla cevabı vardır. Bir doğru ya da gerçek her yöntemle açıklanabilir aslında. İnsanlık var olduğundan bu yana her bilim dalı önce beraber, sonra özelleşerek insanla ilgilendi desek yanlış mı olur sizce?
İnsanla herkes ilgilenirken insan kendisiyle niye ilgilenmez sorusuna kaç kişi 'Ben ilgileniyorum' diye cevap verebilir. Kendini ya da insanı çözebilen, ama tam anlamıyla çözebilen kaç kişi var. Her yaşanan olayda rotayı yeniden oluşturuyorken bu soruya nasıl yanıt verebiliyoruz?
Her tepkimizle geçmişimizin izlerini taşıyor ve iletişim ağımızı buna uygun oluşturuyorken, açlıklarımız, yokluklarımız, acılarımız başkaymış gibiyken nasıl oluyor da bilim onları kolayca kümelere ayırıveriyor?
İşte tam burada cevaplarımız da yetersiz kalıyor, adı uzman olanlara koşulsuz güven açlığı hissediyoruz. Güçlü hissedip güçlü görünmeye çalışıyorken nasıl da karanlık yüzlerimizle acı çekebiliyoruz. Küçük mutlulukları büyütmelerimizin nedeni ne sizce?
Hayat yolumuzda neler etken? Travma denince aklınıza neler geliyor? Çok güçlü hissederken minicik bir şey ile nasıl sarsılıyoruz da kısa sürede toparlanıyoruz? Niye ruh halimizdeki dalgaları seviyoruz da huzur batıyor?
Çocukken ne yaşadık ya da ne yaşamadık? Niye her gün keşke mi desek pişman mı olsak terazisindeyiz? Niye bazılarımız kendi senaryolarımızda boğuluyorken bazılarımız koşulsuz teslimiyet yaşıyor?
Kafamda deli sorular ile uyandım bu sabah dediğimiz kaç olay yaşıyoruz. Her şey bizi etkiliyor sanırken nasıl ayakta sağlam duruyor gibi görünüyoruz?
Kaçış, saklanma, acı, yas, başarı, ödül, ceza, mutluluk, huzur, para, aşk, aldatma, ihanet, yalan, kıskançlık, öfke ve daha niceleri yaşanırken nasıl oluyor da duygu rengimizi bilmiyoruz?
Duygularımız yönetirken bizi, nasıl oluyor da duygularımızı tanımlayamıyoruz? İletişim kurduklarımızın duygularını anlayamıyoruz?
Empati denen kelimenin niye halen araştırmaları yapılıyor?
Tüm bu sorularımız için okuduğumuz kitaplarda yayınlarda kendimizi bulurken niye çözümlere yaklaşamıyoruz?
Niye kendimize benzeyen kişilere aşık oluyoruz?
En büyük hayalin ne? Bu soruyu kaç kere düşündük? Kaçımız biliyor yanıtını?
Sizi mutlu eden şeyi yapın, istediklerinizi başkalarının hakkına zarar vermeyecek özgürlükte yaşayın derken kim bunlara uyabiliyor?
Kim hayallerinin peşinden gidiyor?
Hayatta hangimizin kafası net?
Yorgun olmayan kaç kişi var?
Mücadele etmeyi, şikayet etmeyi severken kaç kişi çözüm üretebiliyor?
Kalp sadece kan pompalamak için mi var?
Beynimiz sadece komut almak ve uygulamak için mi var?
Uyanışlar ne kadar sürebiliyor, kaç kişi kendine destek olmadan başkasına koşabiliyor?
Kaç kişi başkası mutlu diye yürekten mutlu olabiliyor?
Bunları niye mi yazdım?
Siz net olmadıkça yolunuz da seçimleriniz de net olmayacak!
Netlik kalpten beyne giden bir yörüngedir ve durup düşünelim. Karar verirken kalbimiz ve beynimizle birlikte mi karar veriyoruz?
Gerçekten hayattan ne istiyoruz?
Mutlu olmak için ve döngümüzü tamamlamak için geldiysek, işe kendi mutluluğumuzdan başlamak gerek..
Siz mutlu olmazsanız kimseyi mutlu edemezsiniz.
Mutlulukla.
Ayşe Şengel
www.aysesengel.com