08.07.2013 - 16:36 | Son Güncellenme:
Oruç tutma, kavurucu sıcakların yaşandığı bugünlerde sağlıklı insanlarda bile ciddi sorunlar oluşturabiliyor. Ramazan ayında, oruç ile gelen beslenme düzeni değişikliklerinin özellikle de astım hastalarını olumsuz yönde etkileyebileceğine işaret eden Alerji ve Astım Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak önemli açıklamalarda bulundu.
Ramazan’ın gelişiyle birlikte oruç tutan tüm insanların aklında hep aynı soru dolanır durur: Oruç tutmanın sağlığa etkileri nedir? Değişen beslenme alışkanlıkları, uzun süren aç kalma süresi ve susuzluk gibi faktörler bu soruyu ortaya çıkaran temel nedenler arasında. Oruç tutmanın, özellikle bu günlerdeki kavurucu sıcakların da etkisiyle sağlıklı insanlarda bile birtakım sağlık sorunları oluşturabileceğini belirten Astım ve Alerji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak: “Susuz kalmak herkesin özellikle de yaşlı insanlarımızın en büyük sorunudur. Susuzlukla birlikte vücut, günün ilerleyen zamanlarında giderek daha da kurumaya başlar. Vücudumuzda dolaşan kan, susuzluğa bağlı olarak giderek koyulaşır ve akışkanlığını kaybeder. Bu durum bazı dokuların yeterince kanlanamamasını beraberinde getirerek özellikle yaşı ileri hastalarda beyin ve sinir sisteminde sorun oluşturabilir ” diyor.
Susuzluğun yanı sıra uzun süre aç kalmanın da sağlığa olumsuz anlamda etkide bulunacağını da söyleyen Prof. Dr. Yonca Tabak: “Uzun açlık süresi, kişide doğal olarak kan şekerinin düşmesine sebep olur. Düşen kan şekeri iftarda aşırı ve hızlı yemek ile yükseltilmeye çalışılırsa, tokluk hissinin oluşması zaman alacağı için kişi bir seferde normalden çok fazla gıda tüketmiş olur. Hele de tercihler şekerli ve yağlı gıdalar yönünde kullanılırsa sonuç sağlıklı insanlarda bile görülebilecek reflüye yol açabilir” diyor.
Astım Hastaları Dikkat!
Astım hastalarının oruç tutarken uzun süre susuz kalmalarının; solunum sistemindeki özellikle de akciğerlerdeki salgıları daha fazla kurutarak bronşlarda daralmalar meydana getireceğini bunun da hastalığın alevlenmesine etki edeceğini ifade eden Prof. Dr. Yonca Tabak, astım ve sinüzitin, susuzluktan en çabuk etkilenen iki hastalık olduğunu da sözlerine ekliyor.
Yonca Tabak, ayrıca uzun süren açlığın sonucunda düşen kan şekerinin bir seferde çok fazla yemek yiyerek yükseltilmeye çalışılması astım hastalarının yüzde 80’inde var olan reflüyü tetikleyerek astım ataklarını ortaya çıkaracağını söylüyor: “Astım ataklarını tetikleyen sorunlarından başında reflü gelmektedir. Bu yüzden Astım hastalarının küçük porsiyonlar halinde azar azar ve sık beslenmesi gerekir. Kızartma gibi yağlı besinlerden, iftardan hemen sonra yenilen kakaolu tatlılardan uzak durmaları gerekir. Özellikle gece geç saatte yatmadan hemen önce yenen yemekler sıklıkla reflüye neden olur.”
Sigara Bağımlıları Tehlikede...
Prof. Dr. Yonca Tabak, sigara bağımlılarının tüm gün sigara içmeyip iftardan sonra bu açığı kapatmaya çalışmalarının astım hastaları için mutlak tehlike anlamına geldiğini söylüyor ve kontrolün elden bırakılmaması yönünde uyarıda bulunuyor:
“Sigaranın bronş üzerindeki daralmayı tetikleyici etkisi reflüyü ile birlikte daha şiddetli bir hal alır. Sigara bırakılamayacaksa bu şekilde oruç tutulması sağlık için normalden çok daha büyük sorunların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir.” diyor.
Astım Hastaları İçin Ramazan Önerileri;
Astım ve Alerji Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak, Ramazan ayında oruç tutacak olan astım hastalarına önerilerini şöyle sıralıyor:
• Oruç açılırken azar azar ve sık aralıklarla yemek yenmelidir.
• Su; çay, kahve, kolalı veya şekerli meyve suları şeklinde değil, su olarak tüketilmelidir.
• Yatmadan önce en az iki saat yemek yenmemesine özen gösterilmelidir.
• Oruç saatleri dışında balgam sökücü olarak bol bol tüketilmelidir.
• Mide asitini artırarak reflüye sebebiyet verebilecek kafein içeren çay, kahve ve kolalı içeceklerden uzak durulması gerekmektedir.
• Reflüyü tetikleyen çiğ sarımsak, çiğ soğan ve aşırı domates tüketiminden kaçınılmalıdır.
• Sabah akşam ilaç kullanımı gereken astım hastalığı olan bir kişi mümkünse oruç tutmamalıdır.
• Sigara bırakılamıyorsa oruç tutulmaması veya iftar sonrası kontrollü tüketim sağlanmalıdır.