Bir Türk filmi var aklımdan çıkmayan. Başrollerinde Türkan Şoray ve Ekrem Bora oynuyor. Asıl aklımdan çıkmayan tek bir sahnesi. Madem film sonu yazmak moda işte ben de en sevdiğim sahneyi, hem de
son sahneyi yazıyorum:
Ekrem Bora: "Senin için ölebilirim demiştim sevgilim."
Türkan Şoray: "Ben de demiştim, ben de sevgilim."
Bu sahnede birbirlerine çok aşıklar ve ha bire birbirlerine ateş ediyorlar. Müzik şahane. Türkan Şoray zaten şahane, Ekrem Bora'ya da o zamanlar aşığım, o yüzden o da şahane. Ben filmde Türkan Şoray'ı oynuyorum. Nasıl tutkulu ama sonu olmayan bir aşk bu!
Beni şaşırtan o cümle. Yani diyor ki adam; "Senin için ölebilirim demiştim." Ölüyor da zaten ama geçmiş zaman kullanıyor ya, işte o nasıl takılıyor kafama... "Yani artık ölmek istemiyor" diyorum ha bire kendime. İstemiyor işte! Türkan Şoray da "Ben de demiştim" diyor. O da mişli geçmiş zaman. Yani o da istemiyor artık.
İşte Bilirkişi olarak yazıyorum:
İnsan birine çok ama çok aşıksa, hele aşkını tetikleyen "aşılması zor engeller" dikiliyse önüne, sadece "kavuşmak" hayali mutlu eder onu. Ama bir kere kavuştuktan sonra emin olun ki o kadar da mutlu olmayacaktır. Hele o yarışın ardından gelen kavuşma / ödül anının tadına bir kere varmasın. Sonrası pek "kolay" geleceği için, ayaklarını uzatıp yan gelip hayatı seyre dalacak, elinden kaçan aşkın "süresi" doldu zannedip, çareyi "başka limanlar" aramakta bulacaktır... Arayan mevlasını da bulur belasını da diyeyim. Atalarımızı da öpmüş olayım bitirirken.
Bugünkü yazımın anafikri şu:
"Oh, hayat ne rahat" deyip yan gelip yatmaz, ara sıra bir ayrı bir barışık olursanız, kavuşmaların tadı da hiç bitmez. Sevgilinizin gözlerine aşkla bakar; "Aşkından ölüyorum" dersiniz.
İyi oyunlar herkese...
ÇEKİNMEYİN, SORUN! DAHA İYİSİNİ BİLENİNİZ VARSA DA ANLATSIN!
Erkek arkadaşımla daha önce onun evlilik korkusu yüzünden bir ayrılık dönemi yaşamıştık. Sonra geri döndü. Ama 10 gün önce benim ona evlilik hakkında bazı sorular sormam yüzünden tekrar kaçış planları yapmaya başladı. "Ben daha ilişkiyi gözlemlerken sen kendini hazırlamışsın. Bu aşamada farklı gözlerle bakıyoruz ve belki de yolun başındayken ayrılmak daha iyi" dedi. O günden beri ruh gibiyim. Onu kaybetmek istemiyorum, bunun farkında tabii. Düşünmek için zaman istedi ve beklemedeyim. Onu geri kazanmak için ne yapmalıyım? Her an konuşmaya çağırabilir. Lütfen acil yanıtlarsanız çok sevinirim.
A. Y.
* * *
Sakın aramayın onu. O arasın, ilk telefonu da açmayın. Tekrar aradığında son derece normal bir şekilde açın ve fazla konuşmayın. Görüşmek isterse asla onun istediği zamanda görüşmeyin. Sizi iki gün sonra aramasını söyleyin. Aradığında da "
Yarım saat sonra ara" deyin. Aramazsa sakın aramayın. Şaşıracak ve sizi kaybettiğini düşünmeye başlayacaktır. Görüştüğünüz zaman da, davranışlarıyla sizi çok gerdiğini, ilişkiyi böyle hayal etmediğinizi anlatmaya başlayın. Evlilik korkusunun size hakaret gibi geldiğini söyleyin. "Senin gözünde ben evlenilecek biri değilim demek ki" diye bir şaşırtmaca verin. Elbette tuzağa düşüp itiraz edecek, yanlış anlaşıldığını düşünecek, bunu düzeltme çabasına girişecektir. İşte o zaman işler yolunda demektir. Bütün mesele erkeğin sürekli kendini anlatmaya çalışacağı bir platforma çekilebilmesidir, o zaman konuşma sizin istediğiniz yöne gider.
Çok özel not: Derdiniz varsa yazın ama lütfen aşk mektubu göndermeyin, ben evli bir kadınım, eşim kızıyor. Manken de değilim, şarkıcı da. İyi
oyun kursam da artist hiç değilim, bilmem anlatabildim mi?
Erkek: Senin için ölebilirim demiştim sevgilim!
Kadın: İşte bu yüzden seni görmek istemiyorum.
Erkek: Senin için ölebilirim demiştim sevgilim!
Kadın: Yalancııı!
Haşmet Babaoğlu'nun "Rüyalarını Ver Bana" isimli kitabını okuyorum. Daha bitirmedim. Sıkıldım kıskançlıktan. Gel de kıskanma, ne o öyle slogan slogan cümleler! Üstüne yüz tane yazı yazılır. "İki kişi arkadaş olur, üçüncü kişiyle aşk olur." Yalan mı? Doğru tabii. Of of! Neyse ben de "Üçüncü kişi hep varmış gibi yapma oyunu" yazarım, aşk da daimi olur. İşte böyle yararlı bir kitap yani... Ayrıca iyi ki bu yazar erkek, böylece gene rakipsizim.
Mehmet Ali Erbil kendisini sevmeyenlerin yüreğine su serpecek bir açıklama yapmış ve nadir rastlanan hastalığını tamamen atlattığını söylemiş! Yaşasın! Adama "yaşlı" diyorsun, tam arkasından acile yatıyor, olan bunu diyene oluyor vicdansızmış gibi. Oh be! Şimdiki mazereti ne olacak? Öpücüklü tahminlerinizi yazın bana. Bakalım ne kadar yaratıcı olabileceksiniz?
Kadınlara: Her şeyin en iyisini siz bilirsiniz.
Erkeklere: Karar vermeniz gereken zamanlarda mutlaka sizi seven bir kadına danışın. Her şeyin iyisini o size söyler.
BİLİRKİŞİ: "Üçüncü biri mi var yoksa aramızda?"
ÖZBİLİRKİŞİ: "Senden de benden de bir tane daha var mı ki üçüncü kişi olsun?"
YAŞAM