22.03.2019 - 10:37 | Son Güncellenme:
Aşırı terlemenin kişilerin sosyal yaşantısını olumsuz etkilediğine değinen Doç. Dr. Özkan Demirhan,”Aşırı terleme şikayeti ile gelen hastayı ilk karşılaşmada tanıyabiliyoruz. Hekim elini uzattığında hasta elini çekinerek uzatır. Tokalaşma aşaması oldukça önemli bir aşama çünkü tokalaşma sırasında hastanın elinin ısısını ve ıslaklığını kontrol etmeye çalışıyorum. Ayrıca bu tarz hastaların çoğunluğu tokalaşmadan önce ya ellerini üstüne siler ya da yanında peçete taşırlar. Bu yüzden konuyu çözmek üzere doktora geldiklerinde bile çekingen olduklarını görüyoruz. Bundan dolayı aşırı terlemenin sosyalleşmede de önemli bir engel olduğu kanısını biz de destekliyoruz. Ellerin dışında yüzde ve koltuk altında meydana gelen aşırı terleme de sosyal yaşantıda sorun teşkil ediyor.” şeklinde konuştu.
Eldeki terleme bir hastalık belirtisi değil ama…
Aşırı terlemenin her zaman bir hastalık belirtisi olmayacağını ancak yine de bakılması gereken önemli testler olduğuna dikkat çeken Demirhan, ”El ve koltuk altındaki terleme göğüs kafesinin içindeki sempatik sistemin aşırı aktivasyonu ile ter yuvalarının aşırı çalışması ile meydana geliyor. Bu yüzden bir hastalık belirtisi değil. Ancak biz hastaların bazı testlerinin yapılmış olmasına dikkat ediyoruz. Tüm hastaların bize gelmeden önce Endokrin uzmanına görünmüş olmasını istiyoruz. Tiroid testlerinin yapılmış olmasını istiyoruz. Belli metabolik testler var, bunların yapılıp yapılmadığına bakıyoruz.
Eğer hasta bunları yaptırmamışsa mutlaka endokrinoloji ya da dahiliye polikliniğine gönderiyoruz ya da tam tersi onlar baktı ise bize gönderiyorlar. Hastada ilk baktığımız şey tiroid oluyor. Çünkü tiroidin aşırı çalışması metabolizmayı hızlandırdığı gibi terlemenin de artmasına neden oluyor. Hastanın ailesinde aşırı terleme hikayesi olup olmadığı, uykuda terleme olup olmadığı, her iki tarafta terlemenin olup olmadığı ve yaşadığı bölge, iş ortamının ısı durumunu, kıyafet alışkanlığını sorguluyoruz. Tüm bunları sorguladıktan sonra uygun hastalarda cerrahi müdahale konusunda karar vermek üzere göğüs cerrahisi devreye giriyor.” ifadelerini kullandı.
Kalıcı çözüm isteyen cerrahiyi tercih ediyor ama bu detaylara dikkat!
Aşırı terlemeye yönelik uygulanan tedaviler arasında pek çok alternatif olduğunu hatırlatan Demirhan,”Çeşitli kremler var, iyontoferez ve ilaçlar var, botox uygulamaları var. Ancak bunların hepsi geçici çözüm sunuyor. Ameliyatlar yüksek oranda kalıcı çözüm sunuyor ancak bu ameliyatlar için tamamen risksiz diyemeyiz. Hastanın ameliyatın tüm detaylarına dair bilgilendirilmesi çok önemli. Nedir bu detaylar? Göğüs kafesinde belli anatomik uyaranlar var.
Ele, koltuk altına ve yüze giden sinirlerin olduğu yerler var. Minik kesi ile tek delikten yaptığımız ameliyatla göğüs kafesinin içindeki terlemeye neden olan sinirleri iptal ediyoruz. Bu arada ameliyatı yapılan yerler biraz sıkıntılı yerler. Deneyimli cerrahlar tarafından yapılması gerekiyor. Göz kapağını, göz sinirini uyaran bölgede dikkatli çalışmak gerekir. Burada yapılacak bir hata göz kapağı düşüklüğüne neden olabilir. Dolayısı ile bu ameliyatlar için de risksiz ameliyatlar diyemeyiz. Komplikasyon ihtimali az da olsa var.
Genel anestezi ile yapıyor ve o bölge bir daha terlemiyor. Bu ameliyatın hastalar tarafından çok iyi bilinmesi gereken bir yan etkisi var. Vücutta mevcut olan sempatik sistemin bölgesel olarak uyardığı yerler bellidir. Bunlardan ne kadar gereksiz sempatik sinir iptali yapılırsa o kadar çok vücutta reaksiyon terlemesi (kompansatuar terleme) dediğimiz terlemeler olur.
Koltuk altındaki ve eldeki terlemeyi tamamen ortadan kaldırırsanız bu sefer göbekte, popoda ya da bacaklarda aşırı terleme başlar. Bu nadir bir komplikasyondur ancak bilinmesi gerekir. Bu komplikasyonla karşılaşmamak için biz ameliyatlarda gereksiz sempatik sinir iptali yapmıyoruz. Koltuk altı, el ya da yüz kızarmasını yüzde 90 gibi bir oranda düşürüyoruz ve hastaya biraz terleme payı bırakıyoruz. Bu da az önce bahsettiğim komplikasyon oluşma riskini önlüyor.” dedi.