Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Annesi Makedonya göçmeni, babası Kayserili olan Bahar Alan, 1974 yılında İstanbul’da doğdu. Bahar 6 yaşındayken ailesi Bursa'ya yerleşti. Çok mutlu bir çocukluk geçiren Bahar'ın sevinci, annesinin erkek kardeşine hamile kalmasıyla ikiye katlandı. Ancak bu mutluluğa annesinin yaşayacağı bir rahatsızlık gölge düşürmüştü. Annesinin saçında bir yara çıktı ve hamile olduğu için ilaç kullanamadı, bu sebeple hastalığını iyileştiren şey ise doğal zeytinyağı ve sirke oldu. Bahar da böylece zeytinyağının iyileştirici etkisiyle küçük yaşlarda tanışmış oldu. Ancak çocukluğunda zeytinyağı üreticisi veya girişimci olmayı hiç planlamamıştı. Çünkü o dönemin popüler meslekleri; mühendislik ve finans alanlarındaydı. Onun hayali ise endüstri mühendisi olmaktı. Bahar, o günleri şöyle anlattı:
"Üniversiteye hazırlık için gittiğim dershanede mesleki yönelim testi yapmışlardı. Testin sonucunda benim yeteneğimin orman mühendisi ya da ticaret olduğu ortaya çıktı. Biz o yıllarda buna gülüp geçmiştik. Sonrasında ODTÜ Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Üzerinden yıllar geçti, yaklaşık 20 yıllık kurumsal çalışma hayatım, sonunda içimde çocukluğumdan beri var olan ağaç sevgisi, beni 'ölmez ağaç' diye tabir edilen zeytin ağacı ve mucizevi meyvesi zeytin ile tanıştırdı. Bazen siz başka yöne gitmeye çalışsanız da tesadüflerle varmanız gereken noktaya geliyorsunuz. Ben doğayı ve doğa ile iç içe olmayı seviyorum. Bu işin peşinden gitmemin arkasında yatan neden bu."
'YENİ BAHAR VE YENİ GERÇEKLİK'
Doğaya olan sevgisini 2017 yılında Ayvalık'ta bir zeytin bahçesi alarak pekiştiren Bahar Alan, bir zeytinyağı markası kurarak girişimcilik hayatının ilk adımı attı. Markasının ismini ise Nova Vera olarak belirledi. Bu ismin iki anlamı vardı: 'Yeni Bahar ve Yeni Gerçeklik.' Girişimci Alan, hayatının dönüm noktasından esinlenerek Bahar'ın yeni halini ifade eden, aynı zamanda da yeni gerçeklik anlamına gelen, gerçek (hakiki) zeytinyağını ifade eden bu iki ana temayla yola çıktı. Böylece hem hayallerini gerçekleştirecek hem de bambaşka yaşamlara dokunacaktı.
İLK HASATINDA HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADI
Bahar, markasını tasarlarken İtalyan, Amerikalı ve Türk uzmanlardan danışmanlıklar aldı. Zeytini en sağlıklı ve doğru şekilde işlemek, işin püf noktalarını öğrenmek için araştırmalar yaptı. Tadım eğitimleri aldı ve öğrendiklerini uygulamaya geçirdi. Ancak ilk hasadında beklediği başarıyı yakalayamadı ve hayal kırıklığına uğradı. Çünkü ona, 'dışarıdan gelen ve bu işten hiç anlamayan bir kadın' gözüyle bakılıyordu.
Yaşadığı talihsizlikler Bahar Alan'ı yıldırmadı, ilk hasadın getirdiği başarısızlığın ertesi yılında, hatalarına ve bunlardan çıkartabileceği dersler üzerine yoğunlaştı. Araştırmalarına devam etti ve Amerika'da tadım eğitimleri aldı. Bütün bu emekleri nihayetinde sonuç verdi. Hasadın ikinci yılında uluslararası yarışmalarda 25'i altın olmak üzere 41 ödül almaya hak kazandı. Yani Bahar mağlubiyetlerinden ders çıkararak emeklerinin karşılığını almaya başlamıştı.
2 YIL ÜST ÜSTE DÜNYA 4'ÜNCÜSÜ
Takvimler 2018 yılını gösterdiğinde Bahar Alan, dünya zeytinyağı kalite sıralamasında bir Türk zeytinyağı markasının ilk defa ilk 100 üretici arasına girmesini sağladı. Girişimci Alan, "100 yıllık Cumhuriyet tarihinde, kuruluşumuzun ikinci senesinde, bizim için çok değerli bir başarıya imza attık. Sonrasında durmadık, yorulmadık sürekli kendimizi geliştirdik. Daha iyiyi hedefledik ve EVOO World Ranking 2020 dünya sıralamasında en iyi altıncı zeytinyağı üreticisi seçilerek ilk 10'a giren ilk Türk firması olduk. 2022-2023 yıllarında 40 bin üretici arasından üst üste dünyanın en iyi dördüncü zeytinyağı üreticisi seçildik. Hedefimiz Türk zeytinyağını dünyanın zirvesine yerleştirmek" dedi.
"Zeytinyağlarımız, Ayvalık ve Manisa'daki bahçelerde toplam 1600 dönüm özel arazide bulunan 55 bin zeytin ağacından toplanan zeytinlerden sıkılarak elde ediyor. Manisa'da 600 metre yükseklikte yetişen Trilye çeşidi zeytinler, gerek ideal yüksekliği, gerek toprak yapısı ve diğer iklim koşulları, gerekse çevresinde yer alan ağaç çeşitliliği nedeniyle yüksek polifenol ve yoğun meyvemsiliğe sahip zeytinyağları veriyor. Her zeytinyağımız ayrı bir hikâye anlatıyor. Her çeşit, yetiştiği bölgenin iklim, toprak ve coğrafi özelliklerini yansıtarak Türkiye'nin farklı zeytin çeşitlerinin en iyi örneklerini temsil ediyor. Bugün Japonya'dan Amerika'ya, İsviçre’den Dubai’ye 4 kıtada 12 ülkeye ihracat yapıyoruz."
‘DOĞRU ELLERDE SAĞLIK İKSİRİNE DÖNÜŞÜYOR’
Zeytinyağlarının sevilerek tüketildiğini ancak çocukların acı ve yakıcı tada alışık olmadığını söyleyen Bahar Alan, "Bu sebeple yaptığımız çeşitli Ar-Ge çalışmalarından elde ettiğimiz formülasyonda, farklı zeytin türlerini harmanlayarak yüksek seviyede sağlık bileşeni barındıran, acılık yakıcılık seviyesi çocukları rahatsız etmeyecek düzeyde zeytinyağı elde ettik. Zeytinyağı doğru ellerde doğru sistemle işlendiği takdirde her yaş grubu için muazzam bir sağlık iksirine dönüşüyor" dedi.
KALİTELİ BİR ZEYTİNYAĞI NASIL ANLAŞILIR?
Kaliteli zeytinyağını kokusundan ve tadından anlamanın mümkün olduğuna dikkat çeken Bahar Alan, "Duyusal olarak zeytinyağının kalitesini anlayabilmek için öncelikle koklamak gerekir. Hissedilen koku meyvemsi olmalı ve tazeliği çağrıştırmalı. İstenen pozitif kokular taze çimen kokusu, domates, çağla, badem kokularıdır. Kusur olarak adlandırdığımız kokular ise yağlı boya, pastel boya kokuları, küf, toprak kokusu ve sirke kokulardır. Bu kusurlu kokuların her biri üretim veya saklama sürecindeki bir hatadan kaynaklanır. Zeytin meyvesi içinde doğal antioksidanlar barındırır ve bunlar sağlık için çok faydalıdır. Eğer bu değerli maddeleri koruyarak yağa aktarabilirsek zeytinyağı da acı ve yakıcı olur. Bu sebeple acılık ve yakıcılık da iyi bir zeytinyağında aranan özelliklerdir" diye konuştu.
"Zeytin ağacı binlerce yıl yaşayabilir, bu sebeple ölmez ağaç olarak bilinir. Zeytinin yüzyıllar boyu genç kalmasını sağlayan polifenollerdir. Bu maddeler ağacın dayanıklılığını artırır, kanserli hücrelerin gelişimini yavaşlatır. Aynı zamanda doku yenilenmesini sağlayarak gençleştirir. Ayrıca zeytin ağacı neslini sürdürebilmek için değerli polifenollerini tohumuna yani zeytine aktarıyor. Tarladan sofraya süregelen bu eşsiz serüvenin her aşamasında zeytine iyi bakmanız gerekiyor ki o polifenoller yok olmasın. Zeytinin hasat edilip zeytinyağı olarak sofralara ulaştırılması sürecinde birçok kritik nokta bulunuyor. Bu iş o kadar karmaşık ve özen gerektiren bir iş ki tüm parçalarının aynı hassasiyet ve özenle birleştirilmesi gerekiyor. Her adımı kusursuz bir şekilde yönetmeli, maliyet veya kâr odaklı değil, kalite ve sağlık odaklı çalışmanız gerekiyor."
‘HİÇBİR İLAÇ KALINTISI YOK’
İyi bir ürün için öncelikle yağın üretileceği zeytinin iyi bakımlı olması gerektiğine vurgu yapan Bahar Alan, "Bahçelerimizde organik bakım yapıyoruz. Organik demek bakımsız anlamına gelmemeli, hastalıktan korumak ve iyi beslemek için gerçekten çok emek ve çaba gerekiyor. Zeytini ürettikten sonra sıra onu iyi hasat etmeye ve bekletmeden en iyi şekilde işlemeye geliyor. Zeytinyağlarımızda hiçbir ilaç kalıntısı olmadığını akredite testlerle güvence altına alıyoruz. Üretimimizde iki fazlı, çevre dostu sistem kullanıyoruz. Zeytin hamuruna 'su eklemeden' üretim yapıyoruz, böylece karasu oluşmuyor. Katı haldeki pirinamızı ise geri dönüşüm tesislerine göndererek bu ürünün yakıt haline getirilmesine katkıda bulunuyoruz" açıklamalarını yaptı.
‘SOĞUK SIKIMI ÇOK ÖNEMSİYORUZ’
"Soğuk sıkım bizim en çok üzerinde durduğumuz nokta" diyen Bahar Alan, "Zeytinler toplandıktan hemen sonra sıkma işlemine başlanıyor. Eğer soğuk sıkmazsanız sıcak su verir veya hamuru bir şekilde ısıtırsanız bu polifenoller 27°C’nin üzerinde bozularak sağlık değerini kaybediyor. Uçucu özelliğe sahip oldukları için bütün özelliklerini kaybediyorlar. O yüzden soğuk sıkımı sağlayabilmek çok önemli. Bir zeytinyağına soğuk sıkım denebilmesi için zeytin hamurunun, üretimin hiçbir aşamasında belli sıcaklığın üzerinde ısınmaması gerekli. Soğuk sıkım yapılabilmesi için sıkım yapılan makinenin sürtünmeyi azaltan belli bazı özelliklere sahip olması ve gerektiğinde hamurun soğutulmasına imkan tanıması önemli" bilgilerini paylaştı.
'POLİFENOL DEĞERİMİZ ÇOK YÜKSEK'
Üretimlerine 3 milyon dolarlık yatırım yaparak başladıklarını, geçen süre içinde yaptıkları yeni zeytin işleme hattı, güneş enerjisi sistemi, otomatik şişeleme hattı gibi modern teknoloji destekli ilave yatırımlarla kapasitelerini artırmaya devam ettiklerini söyleyen Bahar Alan, sözlerini şöyle noktaladı:
"Amacımız kullanıcılarımıza sağlıklı ürün ulaştırıp, sağlıklarına katkı sunabilmek. Biz doğru bakım, yer seçimi, sıkım tekniği, hasat zamanı gibi birçok etkeni bir araya getirerek çok yüksek polifenol değerine sahip bir zeytinyağı ürettik. Hedefimiz her sene daha iyisini başarmak."