26.06.2020 - 15:30 | Son Güncellenme:
Kadın Doğum ve Perinatoloji Uzmanı Doç.Dr. Ali Ekiz, “Anne karnındaki bebeğin kansız kalmasına neden olabilecek birçok sebep vardır. Anne karnındaki bebekte, eritrosit olarak adlandırdığımız hücreler, anneden oksijeni almak için bebeğin kanında dolanırlar. Bu hücrelerin bazen anneden kaynaklı (enfeksiyon, Rh Rh uyuşmazlığı gibi) bazen de bebek kaynaklı sebeplerle yıkılarak miktarı azalabilir. Bu da bebekte kansızlığa sebep olabilir” şeklinde konuştu.
Anne karnında kansızlığa sebep olan faktörler nelerdir?
Anne karnındaki bebekte kansızlığa sebep olabilecek faktörlerin birden fazla olduğunu belirten Perinatoloji Uzmanı Doç.Dr. Ali Ekiz bu faktörleri sıraladı:
Bebekteki bazı hastalıklar
Bebeğin kan üretimindeki yetersizliğe bağlı hastalıklar olabilir. Bunların içerisinde anne karnındaki bebeğin kemik iliği hastalıkları sayılabilir.
Bebeğin kan hücrelerinin yıkılımına neden olan durumlar
Yapılmış kan hücrelerinin yıkılmasına sebep olacak faktörlerdendir. Annenin kanındaki savunma hücreleri bebeğin kanını yabancı olarak algılar ve saldırıya geçer. Yani anneden geçen antikorlarla bebeğin kan hücrelerinin yıkımı gerçekleşebilir. Kan uyuşmazlıklarının içerisinde en sık bilineni, Rh Rh uyuşmazlığıdır. Ancak birçok alt uyuşmazlık tipi vardır. Diğer eritrositlerin yıkımına sebep olabilecek hastalıklarda aynı tabloya neden olabilir. Örneğin bebekte bir damarsal problem veya teratom gibi bir tümör varlığında kan hücreleri o damarların içerisinden geçerken de yıkılıp bebekte kansızlığa sebep olabilir.
Enfeksiyon hastalıkları
Diğer en sık görünen sebepler arasında enfeksiyon hastalıkları yer alır. Annede meydana gelebilecek bazı enfeksiyon hastalıkları bebeğe bulaşarak bebekte kan yapımını durdurabilir. Bunların başında Parvovirüs B 19 dediğimiz enfeksiyon hastalığı gelmektedir.
Rh uyuşmazlığı nedir?
Doç.Dr. Ali Ekiz, “Eritrosit denilen hücrelerin azalmasına neden olan birçok etken vardır fakat en çok bilineni RH uyuşmazlığıdır. Rh eritrosit denilen kırmızı kan hücrelerinin kimliğini tanımlayan bir antijendir. RH uyuşmazlığı; anne adayıyla eşi arasındaki kan grubu uyuşmazlığına verilen isimdir. Örneğin anne adayı RH negatif, baba adayı da RH pozitif olduğu zaman bebeğin kan grubu RH pozitif olabilir. Böyle bir durumda anneden bebeğine geçen antikor denilen maddeler, bebeğin kan hücrelerinin yıkımına sebep olabilir ve bebek anne karnında kansız olabilir. Bu durumda biz perinatologlar bebeğin kansız kaldığının araştırılması için "indirekt coombs" olarak adlandırdığımız testi yaparız.
İndirekt coombs testi pozitif çıkarsa ne olur?
İndirekt coombs testinin sonucu negatif çıkarsa ek bir şey yapılmadan takibe devam edilir. Bu test pozitif çıkarsa annedeki antikorlar oluşmuş ve bebeğe zarar verme ihtimali var demektir. Bu nedenle artık bu gebelikler çok risklidir ve çok yakın takip gerektirir. Bu problemi yaşayan gebelerin takibinin, indirekt coombs testi pozitif saptandıktan sonra bir perinatolog tarafından yapılması çok önemlidir. Büyük olasılıkla da bu tür gebeliklerde anne karnındaki bebeğe kan verme işlemi yapılır" sözlerini ifade etti.
Göbek kordonuna iğne ile giriliyor
"Bu saydığımız sebeplerden hangisi olursa olsun, bebekte kansızlık meydana geldiği zaman bebeğin yaşama tutunabilmesi için tek çaresi bebeğin damarına girilerek kan verilmesidir" diyen Doç.Dr. Ali Ekiz, "Bu işleme intrauterin transfüzyon denir. İntrauterin transfüzyon için bebeğin kritik seviyeye kadar kansız kalmış olması gerekir. Perinatoloji uzmanı tarafından takip edilen bebeklerde bazı ölçümler yapılarak bebeğin kansız kaldığı, sadece ultrason muayenesi ile anlaşılabilir. Müdahale kararı verildikten sonra bebeğin göbek kordonundaki damarına iğne ile girilerek, öncelikle işlem sırasında ne kadar kansız kaldığını anlamak için bir kan örneği alınır. Bu analiz edilir ve bu analiz sonucunda da bebeğe ne kadar kan verileceği netleştirilir” dedi.
Bir kez yapılan bir işlem değil!
“Anne karnında kan verilmesi, bir kez yapılan bir işlem değil” “diyen Ekiz, “Verilen eritrositlerin yani kan hücrelerinin ömrü kısa olacağı için ortalama 2-3 hafta içerisinde tekrar tekrar işlem yapmak gerekebilmektedir. Birden fazla işlem yapılacağı için çok yoğun ve yakın takip gerektirir. Bu hastalık süreci zor bir süreçtir fakat sağlıklı sonuç imkansız değildir. Defalarca kan transfüzyonu yaparak tamamen sağlıklı bir şekilde bebeği kucağımıza alma ihtimalimiz çok yüksektir. Etkin ve başarılı bir tedavi yöntemidir” yorumunda bulundu.
Doğum 35-36 haftada gerçekleşiyor
Ekiz, “Anne karnında kan nakli yapılan bebekler diğer bebeklere göre biraz daha erken doğurtulması planlanan bebeklerdir. Anne karnında kan nakli yapılmış bebeklerin doğum zamanlamasına perinatoloji uzmanları karar vermelidir. Ortalama 35-36 hafta civarında doğum gerçekleştirilir ve anne karnındaki kan nakli işlemi 20. haftadan itibaren etkili şekilde yapılır. 20. haftanın öncesindeki transfüzyon işlemleri, bebeğin göbek kordonunun çok küçük olması sebebiyle teknik olarak daha zordur ancak imkansız değildir.
Uygun zamanda doğumu gerçekleştirilen bebeklerin ailelerinin, doğum sonrasında bebeğin yönetilebilecek 3'üncü düzey bir yeni doğan yoğun bakım ünitesinin olduğu bir hastaneyi tercih etmesi gerekir. Çünkü doğum sonrasında bu bebeklerde sarılık daha yaygın görülür. Doğumun ardından yine bebeklere kan vermek gerekebilir.
Ayrıca kan dışında bazı özel ilaçlarla bebeklerdeki kan yıkımının engellenmesi gerekebilir. Yoğun bakımda yatış süreçleri, her şey yolunda gidip bebek zamanında doğsa bile bazen haftalarca uzayabilmektedir. Fakat bazen bazı bebekler de bir kere transfüzyon ile sağlığına kavuşarak yoğun bakıma girmeden anneyle birlikte eve taburcu edilebiliyor" bilgilerini paylaştı.