11.08.2024 - 06:47 | Son Güncellenme:
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Yiğitler çıktı meydane, hepsi birbirinden merdane. Altta kaldım diye erinme, üste çıktım diye gerinme! Bu meydan er meydanı, yenilmek de var yenmekte!' Antik Yunan medeniyetlerinden günümüze dek ulaşan ve her kültürde farklı farklı yorumlanan güreş, günümüze kadar ulaşmış, eskiden meydanlarda yapılan müsabakalar artık bol ışıklı ve seyircili salonlarda yapılır oldu. Üstadına pehlivan dediğimiz güreşe çok önem verir, pehlivanlar ise bulundukları topluluklarda saygıyla karşılanır, tıpkı 'Koca Yusuf' gibi. 126 yıl önce hayata gözlerini yuman Yusuf İsmail, namıdiğer 'The Terrible Turk', ölümünden onlarca yıl sonra bakın nasıl gündeme geldi.
2000'Lİ YILLARA DAMGA VURAN OLAY
Yıllar içinde evrimleşen güreş yalnızca Anadolu değil, dünyanın tüm coğrafyalarında farklı türleriyle yapılıyor. 2000'li yıllarda Türkiye'ye hızlı bir giriş yapan Amerikan güreşi de, güreşseverlerin vazgeçilmezi oldu. Kimileri hatırlar kimileri yaş sınırına takılır lakin karanlık çöküp gece vakti geldiğinde program başlar, 7'den 70'e ekrana kilitlenilirdi. Herkesin favori bir güreşçisi vardı ancak içlerinden biri 2000'li yıllara damga vurmuştu. Ona gelmeden önce biraz dönemden bahsetmek de fayda var.
2000'li yıllarda teknoloji günümüzdeki kadar gelişmemiş, elimizdeki telefonlar ise bu kadar akıllanmamıştı. İletişim araçlarından radyo, gazete ve televizyonun popüler olduğu o dönemlerde, insanlar bilgi kaynağı olarak bu araçları görüyor, dolayısıyla oralardan gelecek bilgiyi de doğru kabul ediyordu. Listeye yeni yeni eklenen internet ise en azından erişebilme imkanı olanlar tarafından büyük bir ilgiyle kullanılıyordu.
RİNGDE KURBAN KESİYOR, SPİKERLE TAVLA OYNUYORDU
Amerikan güreşiyle kasıp kavrulan ekranlarda birçok yıldız isim boy gösteriyordu. Tam da o günlerde birkaç blog sayfası güreş camiasıyla ilgili bilgileri derleyip topluyor, içeriden bilgileri insanlara aktarıyor, kısacası Amerikan güreşinin kalbi internetteki bu blog sayfalarında atıyordu. Sayfalardan birinde bir gün bir içerik paylaşıldı. İçerikte 20 Şubat 1955 yılında Mersin'de dünyaya gelen 'Fırat Koyuncu' adlı birinden bahsediliyordu. Kimdi bu Fırat Koyuncu ve Amerikan güreşi sayfasında işi neydi?
İlk güreş müsabakasını 1994 yılında yapan ancak istediği popülerliği yakalayamayan biriydi Koyuncu. Fakat nasıl olduysa bir şekilde Amerikan güreş camiasının içinde kendine yer edinmeyi başarabilmişti. Maçlara mehter marşıyla çıkıyor, ringde kurban kesiyor, spiker masasında tavla oynuyor, oğlunu canlı yayında sünnet ettiriyor ve maçı kazanabilmek için ringe tavuk fırlatıyordu. Fırat Koyuncu'yu anlatan blog yazarı okuyanlara bambaşka bir kahramandan bahsediyordu. Amerikan güreşinde bir Türk üstelik mahlası da 'The Terrible Turk'tü. 'Osmanlı tokadı' isimli bitirici hamlesiyle ünlenen Koyuncu, çeşitli kemerler için mücadele etmiş olsa da sık sık sakatlanması, istediği seviyeye ilerleyememesine sebep olmuş ve kovulmuştu. Fırat Koyuncu gerçek bir kahramandı ancak ne yazık ki şansı yaver gitmemişti.
Kısa zamanda efsaneleşen Fırat Koyuncu'yu okuyucular yalnızca blog sayfalarından takip etmiş, daha herhangi bir fotoğrafını görmemişti. Ta ki dönemin başarılı spikeri Bilgehan Demir tarafından anons edilene kadar. 11 Ağustos 2010 tarihindeki bir televizyon kanalında 'The Terrible Turk'ten bahsederken ekranın bir köşesinde Fırat Koyuncu'nun fotoğrafı çıkmış ve herkes onu tanımıştı. Peki ama bahsedilen kişi ile ekrandaki kişi gerçekten aynı kişi miydi?
Buraya kadar okuduysanız siz de hafızalarınızda 'The Terrible Turk' mahlasının 1800'lü yıllarda yaşamamış başpehlivan 'Koca Yusuf'a ait olup olmadığını sorgulamış ya da Fırat Koyuncu adında birini daha önce duyup duymadığınızı kontrol etmiş olabilirsiniz. Siz bunu sorgularken biz gerçeklerden bahsedelim.
ASLINDA HİÇ OLMADI, HER ŞEY KURMACAYDI
Aslında Fırat Koyuncu adında biri hiç olmadı, 'The Terrible Turk' mahlası ise 'Koca Yusuf'a aitti. Peki, ekranlara yansıyan kişi kimdi? O da bir Amerikan güreşçisi olan Rick Steiner'dan başkası değildi. Neden onun fotoğrafının kullanıldığına gelecek olursak Amerikan güreşİ camiasından Türk'e en çok benzeyen kişinin kendisi olduğu düşünülmüş.
Peki bu hikaye de nereden çıkmıştı? Bu şimdilerde 'Troll ya!' deyip geçtiğimiz doğru olmayan ancak eğlenceli kabul edilen içeriklerin adeta atasıydı. Güreş camiasından haberler paylaşan bir blog sayfasında yazar tarafından kurgulanmıştı. Ne Fırat Koyuncu diye biri olmuş ne de Amerikan güreşinde Türk bir güreşçi bulunmuştu. Dahası o dönem herkes bu hikayeye öylesine inanır olmuştu ki görenler 'The Terrible Turk' diye internette aratınca 'Koca Yusuf'tan başkasını göremez olmuş bir kesim Koca Yusuf'un da Fırat Koyuncu olduğunu düşünmüştü. Sayfayı okuyan herkes gibi spiker Bilgehan Demir de bu trolle inanarak ekranlara taşımıştı.
'The Terrible Turk' troll'ü bizlere her şeyden önce baş pehlivan Koca Yusuf'u hatırlatırken, o günlerde bu troll'e kaç kişinin inanma ihtimalini düşündürüp tebessüm ettiriyor.