13.01.2020 - 17:51 | Son Güncellenme:
Akciğer kanseri ile alakalı çarpıcı veriler paylaşan Doç. Dr. Özkan Demirhan, "Dünya nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı olarak 2025 yılında 20 milyona yakın yeni kanser vakası olacağı belirtilmiştir. Ülkemizde yaklaşık her yıl 160 bin yeni kanser tanısı konuluyor. Bu gidişle de 2023 yılında 400 binlere kadar çıkabileceği bildiriliyor. Ülkemizde hem erkeklerde hem de kadınlarda kanserden ölümler kalp damar sistemi hastalıklarından sonra ikinci sırada görülüyor. Akciğer kanseri en sık görülen kanserlerden biri olup, kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. 20'inci yüzyılın başlarında nadir bir hastalık iken 1950'lerden itibaren özellikle tütün ve tütün ürünlerinin kullanımının artması, çevresel kirliliğin oluşması ile beraber tüm dünyada önemli bir hastalık haline gelmiştir” dedi.
Ailede akciğer kanseri hikayesi varsa risk 2 kat fazla!
Genetik geçişin önemine vurgu yapan Demirhan,"Ailede birinci dereceden kişilerde akciğer kanseri hikayesi olanların, akciğer kanserine yakalanma riski normal kişilere göre 2 kat artar. Birinci derece yakınlarında akciğer kanseri bulunan hiç sigara içmemiş kişilerde, akciğer kanseri gelişme riski ailesinde akciğer kanseri bulunmayan kişilere göre 2,7 kat daha yüksek" şeklinde konuştu.
Akciğer kanserinde erken tanı neden önemli?
Erken tanının akciğer kanserinde çok önemli olduğunun altını çizen akciğer kanseri cerrahisi alanında deneyimli Dr. Özkan Demirhan "Erken teşhis diğer kanser türlerinde olduğu gibi akciğer kanserinde de büyük önem taşıyor. Akciğer kanserini erken evrede yakalamak için bilinçli check up sayısını artırmak, akciğer filmi ve düşük doz akciğer tomografisi önemli rol oynuyor. Özellikle 10-20 yıldır sigara kullanan 40 yaş üstü kişiler, ailesinde akciğer kanseri hikayesi olanlar düzenli olarak hekim kontrolünde olmak zorundalar. Risk altında oldukları için bu kişilere kesinlikle düşük doz akciğer tomografisi öneririm. Eğer lezyon tespit edilirse çok iyi ve dikkatli değerlendirilmeli takip gerektiren lezyon ise 3 , 6-12 aylık takipler yapılmalı. Ancak düşük doz tomografi olması büyük önem taşıyor çünkü hastalar daha az radyasyona maruz kalıyor. Erken tanıda bize yol gösteren uluslararası bir formül vardır, bu yöntem yüzde 100 olmasa da bizlere bir fikir verir. Filmde patoloji saptandığı zaman sigara içimi ve yaş durumu da göz önünde bulundurulur. Sıkıntılı durumları erken tespit etmek için PETCT de önerilebilir. Lezyon tanısı için biyopsiye kadar giden bir sürece de gidebilir eğer ameliyata uygunsa mutlaka cerrahi tedavi tercih edilmeli" ifadelerini kullandı.
'Tedavi seçeneklerini iyi araştırın'
Akciğer kanserinde tedavi seçeneklerini iyi araştırmak gerektiğinin altını çizen Demirhan, "Akciğer kanserinde tedavi yöntemlerinde ameliyat oranları yüzde 15-20 gibi. Akciğer kanseri tanısı konmuş hastaların çoğu yaygın metastaz olunca göğüs cerrahisine başvuramıyor. Bu yüzden hızlıca vakit kaybetmeden bu hastalığın vücuda yayılıp yayılmadığına bakmak lazım. Onun tarama yöntemleri var. PET CT, beyin MR, gerekirse kemik MR’ları ya da vücudun başka bir yerlerinin MR'larını çekmek gerekir. Bu taramaları yapıp hastanın vakit kaybetmeden eğer ameliyata uygunsa ameliyat seçeneği değerlendirilmeli eğer ameliyata uygun değilse diğer tedavi seçeneklerine bir an önce başlanmalı. Kişinin bu süreçte vakit kaybetmemesi çok önemli. En geç 15-20 gün içinde tedavilerin başlanması hastanın yasam kalitesi ve tedavi başarısı açısından önem taşıyor.
Erken tanı için ise özellikle ailede hikayesi olanlar sigara içen ya da içmeyen mutlaka rutin taramalarını yaptırmayı atlamamalılar. Akciğerde lezyon çıkması durumunda da göğüs cerrahisine de başvurmak gerektiğini unutmamalılar. Akciğer kanserinin ileri düzey hastalığında ise multidisipliner tedavi yaklaşımı ile uygun hastalar cerrahi tedaviye aday olabiliyor” dedi.