Yıllar su gibi akıp geçiyor.
Ne kadar da hızlı geçiyor zaman son yıllarda dikkat ettiniz mi?
Değişen enerjiler nedeniyle artık yaşamın döngülerini daha hızlı kat ediyoruz.
Geriye dönüp baktığımızda ise bazen ne kadar dolu ve keyifli yaşadığımızı düşünüyor, bazen de boşa geçen yıllarımız için üzülüyoruz.
Bunları düşünürken çoğunlukla yaşamımızın yaratıcısı olduğumuzu gözden kaçırıyoruz.
Yaratıcılığımız, sahip olduğumuz en büyük lütuf ve yaşadığımız hayatı değiştiren en büyük sihir.
Ne kadar yaratıcıyız hayatımızın rolünü oynarken?
Ne kadar yaratabiliyoruz hayatımızı, hiç düşündünüz mü?
Peki, hepimizde yaratıcılık yeteneği mevcut mu?
Psikiyatrist Dr. Nancy Andreasen’in yazdığı ''The Creating Brain: The neuroscience of genius'' (Beyni yaratmak : Dahilerin nörobilimi) adlı kitapta da belirtildiği gibi, yaratıcılık ile zekâ aynı şey değil. Yaratıcı olmanın kuralı materyallere beklenenin dışında bir şekil ve hayat verebilmekten geçiyor. Dr. Nancy Andreasen kitabında istisnasız herkesin yaratıcı zekâya sahip olduğunu vurguluyor.
Peki, yaratıcılık nasıl ortaya çıkıyor?
Dr. Andreasen'a göre bu süreç, beynin bilinçsizce çalışmasının sonucu.
Bunu, kaos teorisine benzetmek mümkün. Yani, düzensiz gelen bilgiler veya sinyallerin beyinde yeniden, düzene girmesiyle yaratıcılık ortaya çıkıyor.
Aslında önemsiz sandığımız bir çok şey bilinçsizce aklımızı karıştırıyor ve belki de ilerideki başarılarımızın veya başarısızlıklarımızın temellerini atıyor.
Kaos Teorisi nedir?
Karmaşık sistemlerde (genellikle lineer olmayan sistemler) yapılan ufak tefek oynamaların ilerdeki zamanda büyük değişikliklere yol açabileceğini savunan teori.
Yakın gelecekte olan şeylerin tahmininin kolay, daha sonraki zamanda olacakların ise tahmininin zor olduğuna dair bir teorem.
Bu bilimsel tanımdan yola çıkarak, beynimize gelen sinyalleri bilinçli bir şekilde yöneterek, yaratıcılığımızı geliştirebileceğimizi söylemek pekâlâ ki mümkün.
Peki, arzu edilen sonuçlara ulaşılabilmek için yaratıcılığımızı nasıl kullanmalıyız?
Duygular, niyet, hayal gücü, odağımız ve inanç yaşamımızda yaratmak istediğimiz olayları gerçeğe dönüştüren sihirli değnekler.
Hepsi beraber, ayrılmaz ve tek bir madde olarak kabul edilebilir, tümü sihri oluşturuyor.
Yaşamın sihrini ve yaşamımızı istediğimiz şekilde ustaca yaratmayı beynimize bu sinyalleri gönderdiğimizde gerçekleştirebiliyoruz ancak.
Deneyimlediğimiz bütün olayların altında işte bu sihir var.
Yaşamlarımızı yaratma adına bu sihri eğlenceli şekilde kullanmak ve onunla oynamak mümkün ve oldukça eğlenceli.
Aklımızda bir fikir oluşturup, sıkı sıkıya sarıldığımızda, odağımızı bu fikirden ayırmadığımızda, sihir başlıyor ve arzumuz gerçeğe dönüyor.
Bizler içimizdeki sihre bizi destekleyen evrensel yapıdaki inanç sayesinde dokunuyoruz.
Karşı konulmaz şekilde arzu edilen sonuca duyduğumuz inanç, gerekli tüm unsurları, tüm detayları, tüm malzemeleri, şans buluşmalarını, ilahi olasılıkları, kusursuz hizalanmayı yaratıyor ve böylece arzu edilen son tamamlanmış bir kalıp olarak hayatımızda yerini alıyor.
Bizler yaratıcılık içinde olan sihirli yaratıklarız ve yaratıcılık akılda başlar.
Yaratıcılığınızı maksimum şekilde kullanıp bu yaratıcılığınıza gereken duygu sinyallerini katarak, arzu ettiğiniz yaşamı gönlünüzce yaratabilmeniz ve yaşamın sihrini daima hatırlamanız dileğimle.
Saygı ve sevgiler sunarım.
A.Nilgün Aktaş
NLP Uzmanı & Profesyonel Yaşam ve İlişki Koçu
http://www.facebook.com/a.n.aktas
nilgunaktas@hotmail.com