Erkekler de Aşk Acısı Çeker...

Konumuz ilişkiler olunca yoğun olarak duygular, korkular, duygusal ilişkiler içindeki gel gitler ve bunların yarattığı travmalardan söz ediyoruz.

Bu kitleyi de çoğunlukla kadınlar oluşturuyor.

100 danışandan belki 5'i erkek.

Bu 5 erkek danışanın da 1'i duygusal ilişkilerle ilgili yardım talep ediyor.

Bu da bizi iki şık üzerinde düşünmeye zorluyor, ya erkekler ilişkilerle ilgili hiç sorun yaşamıyor, ya da yaşadıkları sorunları pek dillendirmiyor, yardım istemiyorlar.

Benim şahsi görüşüm en az kadınlar kadar erkekler de duygusal ilişkilerde sorun yaşıyorlar.

Haberin Devamı

Onların da korkuları ve yoğun duyguları var. Ancak yapıları gereği, korku ve duygularını paylaşmak onlar için kontrolü kaybedip, gücü karşı tarafa vermek gibi olacağı için, korku ve duygularını dile getirmekten pek hoşlanmıyorlar.

Sanıyorlar ki duygularımı, yaşadıklarımı, korkularımı söylemezsem ipler her zaman benim elimde olur. O zaman zayıf görünmem!

Geçen aylarda yazar Serhat Altıntaş tarafından hediye edilen Havid adlı kitabı okurken, bir erkeğin yaşadığı ilişkiler içindeki korkuları ilgimi çekti. Sizlerin de ilgisini çekeceğini düşündüğüm bazı ayrıntıları paylaşmak istedim.

Romanın kahramanı Mete, kendinden, duygularından, korkularından kaçan genç bir adamdır. O kadar büyük korkuları vardır ki, bu uğurda yaşadığı şehirleri bile terk edebilmektedir.

Oysa öğrenmesi gereken yer değiştirmek değil! Sadece içindeki korkuları dönüştürmek, iyileştirmek olmalıdır.

İçindeki korkuları dönüştürmezse nereye giderse gitsin, karşısına hangi kadın çıkarsa çıksın, her kadında aynı senaryoyu ve sonu yaşamak zorunda kalacaktır.

Kitabın bir bölümünde bu duygular şöyle dile getirmiş.

“Gerçekten hiç vermemiş miydi, duygularını sunmamış mıydı kimseye? Arkadaş, dost, sevgili sıfatını alıp da onun yaşamına ortakçı olacak insanlar olmamış mıydı? Gözlerini kapadığında gördüğü suretler canını yakan insanlar değil miydi? Hangi ele uzansa protez ve kimin saçını okşamaya kalksa medusa olmuştu birden. Bu yüzden kimseye gerçekten güvenmemiş ve güçsüzlüğünden yararlanmaları istememişti.”

Haberin Devamı

Buradaki ana tema bir kadına güvenirsem ve duygularımı, kalbimi açarsam, mutlaka beni güçsüz olarak görür ve benim duygularımdan yararlanır. Üzülürüm, acı çekerim ve sonunda hem onu, hem de kendimi kaybederim...

Bazen bayan danışanlarımla yaptığımız seanslarda erkekleri çok acımasız, bencil ve duygusuz olarak gördüklerini söylerler. Ben de tecrübelerim ışığında, dilim döndüğünce onlara tam tersi olduğunu, erkeklerin duygularını saklamak için güçlü ve otoriter bir görünüme büründüklerini anlatırım.

Belki de kadınlarla erkekleri birbirine çeken de budur, kim bilir ?

Erkekler de kadınlar kadar duygularını kolayca ifade edebilen, aşkını, sevgisini korkmadan söyleyen, bir yapıya sahip olsalardı, kadınların bu kadar ilgilerini çekmezlerdi.

Yoksa tam tersi mi ne dersiniz ?

Sizin fikriniz nedir bilmiyorum ama, bence hem kadın, hem de erkek duygularını birbirlerine açmaz ve içlerinde saklarsa o ilişkinin adı ne olursa olsun son bulmaya mahkum olacaktır.

Derdini anlatabilen, duygularını paylaşabilen patnerler ilişkilerini geliştirebilirler. Yaşadıkları sorunu çözebilir ve ilişkilerini geliştirebilirler. Her türlü ilişkide adı ne olursa olsun, çözüme odaklı olmak çözüm kanallarını genişletir ve mutlu olmanız için daha geniş bir alan yaratır.

Haberin Devamı

Duyguları paylaşmamak, sorun yokmuş gibi davranmak, iletişimsizlik, konuşmamak ise sorunları büyütür, bu daha büyük sorunlara ve sonunda ayrılığa yol açar.

Siz de duygularınızı paylaşmayan, iletişimsizlik içinde yer alan grupta iseniz, şu soruyu sorun lütfen kendinize.

"Ben bu ilişki içinde ne yapmak istiyorum ? İlişkiyi daha tatminkar bir alanda mı yaşamak istiyorum ? Yoksa bitirmek mi?

A.Nilgün Aktaş

Profesyonel Yaşam ve İlişki Koçu
NLP Uzmanı ve Eğitmeni

www.aysenilgunaktas.com