İnsanoğlu; ağzından çıkan cümlelerin, beyninde çıkan düşüncelerin bütün evreni dolaşıp, tekrar onlara geri döndüğünü bilse, çok daha dikkatli olurdu.
Albert Einstein
Her düşüncemiz bir enerjidir. Bizler her an evrene enerji yayıyoruz.
An be an yaydığımız bu enerji, tüm arzularımızı veya korkularımızı tezahür ettirme kabiliyetine sahiptir.
Enerjiler düşüncelerimizi gerçeğe dönüştürür.
Evrene gönderilen enerjiler, kendisiyle aynı frekanstaki enerjiyi arar B.izim düşüncelerimizle aynı rezonansta olan düşünceyi bulur.
Düşüncelerin gücüyle, yaşantımızda kendimiz ve başkası için ne düşünüyorsak onu kendimize çekeriz.
Düşüncelerimiz ve düşüncelerimizin yaydığı enerji ile evrene emirler yağdırırız. Bunun bizim isteyip istememizle ilgisi yoktur. Yasa, yaşadığımız sürece işler.
Çekim yasasına göre düşünceleriniz gerçekleşmek zorundadır.
Genellikle enerjilerin kendi istekleri ya da bilinçleri olmadığı için, nereye gönderilirse oraya giderler.
Evrene gönderilen enerji, arzumuzun bizim için ne kadar önemli olduğuyla ya da ne kadar küçük bir istek oluşuyla, ya da ne kadar büyük bir istek olduğu ile ilgilenmeksizin sadece aynı frekansta olan enerjiyi arar.
Yani özetle, neyi düşünür ya da neye odaklanırsanız, onu elde edersiniz.
Eğer bir durumdan, bir insandan, başınıza gelen bir olaydan hoşlanmıyor, sürekli yakınıyor veya yargılıyorsanız bu durumları hızla kendinize çekersiniz. Ya da olaylara pozitif yaklaşıyor, her durum karşısında pozitif bakış açınızı koruyabiliyorsanız, pozitif ve bizi mutlu eden durumları daha çok kendinize çekersiniz.
Kısacası düşünce tarlanıza ne ekerseniz, onu biçersiniz.
Düşüncelerinizi değiştirirseniz, hayatınızın kalitesi de değişir.
Bu zor değil mi ? Sürekli pozitif düşünce halinde nasıl olacağız? diye bir soru gelebilir.
Yıllarca negatif düşüncenin ve egonun esiri olmuş bir insan için birden bire pozitif bakış açısı kazanmak kolay olmayabilir ama bazı uygulamalarla mümkün.
İşe günlük konuşmalarımızı değiştirmekle başlamalıyız.
NLP Destekli Kuantum eğitimlerinde kursiyerlere uygulamalarla öğretiriz konuşma dilimizi nasıl değiştireceğimizi.
Günlük konuşma dilimizi değiştirmek bile çekim yasasını en yüksek hayrımıza kullanmamızı sağlar.
Özetlersek, bilinçaltımız –me ve –ma eklerini tanımaz. Bu yüzden mesela;
Hastalanmak istemiyorum yerine,
Ben her zaman çok sağlıklıyım.
Mutsuz olmak istemiyorum yerine,
Ben her zaman çok huzurlu ve mutluyum.
Başarısız olmaktan korkuyorum yerine,
Ben her zaman çalışkan ve başarılıyım.
Parasız kalmaktan korkuyorum yerine,
Ben her zaman bolluk bereket için yaşıyorum.
Demek ve bunları alışkanlık haline getirmek çok önemlidir.
En az günlük konuşma dilimizi değiştirmemiz kadar önemli başka bir şey daha var ki, yaşam enerjimizi yükseltmek. Her güne ayrı bir heyecan, mutluluk ve coşkuyla başlamak, içimizin kıpır kıpır olmasını sağlayabilmemiz gerekir.
Bunun için hayatımızda sevgi ve şükran duygularına bolca yer vermeliyiz.
Yaşadıklarımıza bolca şükretmeliyiz. Şükür mutlu olabilmek için en güçlü sihirlerden biridir.
(şükür ile ilgili yazımı bu linkten okuyabilirsiniz https://www.milliyet.com.tr/a.nilgun%20aktas%20/-nlp%20uzmani%20&%20profesyonel%20yasam%20ve%20iliski%20kocu/sukretmenin-sihirli-gucu-kadin-1833352/)
Bilinçaltı düzeydeki korkularımız da çekim yasasını doğru kullanamamızı engeller.
Bu yüzden eğer bilinçaltımızda korkularımız varsa bunları da Kuantum teknikleri, NLP, EFT veya hipnoz teknikleri ile mutlaka nötrlememiz gerekir. Aksi takdirde pozitif bakış açısına sahip olmamız mümkün olmayabilir.
Kendinizi olumlu düşüncelerle destekleyeceğiniz güzel ve çok mutlu günler diliyorum.
A.Nilgün Aktaş
Kişisel Gelişim Uzmanı
info@nilgunaktas.com