12.08.2016 - 17:35 | Son Güncellenme:
Ülkemizde diyaliz tedavisinin yaygın olmadığı dönemlerde böbrek yetmezliği teşhisi konulan Nurettin Kandemir, hastalığıyla ilgili süreci, süreç içerisinde yaşadığı zorlukları ve 35 yıllık diyaliz serüvenini anlattı. Kandemir, “Bana böbrek yetmezliği teşhisi konulduğunda İstanbul’da diyaliz merkezi yoktu. Sonra doktorlarımın yönlendirmesiyle 1982’de Ankara’da yeni açılan merkezin ilk hastalarından oldum. Periton diyalizi ile başladım ancak daha sonraları klinik diyalizine geçiş yaptım. 1985 yılında Ankara’daki doktorum, uygun bir böbrek bulunduğunu söyledi ve bunun üzerine kadavradan böbrek nakli gerçekleşti. Fakat 3 ay sonra vücut böbreği kabul etmedi ve tekrar diyalize döndüm. 35 yıldır diyaliz tedavisi görüyorum” dedi.
Diyaliz artık eskisi gibi değil!
Normalde bir hastanın diyalizle yaşam süresinin ortalama 6 yıl olduğunu belirten Kandemir, “35 yıllık diyaliz tedavim süresince, diyaliz alanındaki gelişmelere bizzat şahit oldum. Kliniklerde kullanılan diyaliz cihazları çok önemli. Bunun yanı sıra sadece diyaliz cihazı, doktor veya hemşire ile ilişkilendirmemek gerek. Yaşadığım maddi ve manevi zorluklara rağmen yediğim, içtiğim, yaptığım herşeye çok dikkat ettim. Yaşamımı disipline etmemin, bugünlere gelmemdeki etkisi büyük” diye konuştu.
“Türkiye’deki diyaliz imkanı Almanya’dan daha fazla!”
Türkiye’ki diyaliz imkanlarını bir hasta gözüyle değerlendire Kandemir, “Bugüne kadar ülkemizde bu konuda büyük atılımlar yapıldı. Benim diyalize başladığım 1982 senesinde imkanlar kısıtlıydı ama gün geçtikçe ciddi değişim ve gelişimler yaşandı. Hatta ben 1992 senesinde bu konuyu doktoruma da sormuştum; ‘Türkiye diyaliz tedavisi, diğer ülkelere göre ne durumda? Daha da geliştirilemez mi?... O dönemde kendisi bana; Türkiye’nin diyaliz konusunda Almanya’dan daha ileri noktada olduğunu söylemişti” dedi.
Yaşamını Fethiye’de sürdürdüğünü kaydeden Kandemir, sağlığının gayet iyi olduğunu da sözlerine ekledi.
Nurettin Kandemir