Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Çok küçük yaşlarda çalışmaya başlayan ilkokul mezunu Ayhan Kırkar, Isparta'nın Senirkent ilçesinde doğdu. "18 aylık askerlik sürecinde bile ailemden bir kuruş destek almadım, zaten aklına gelip yollayan da olmadı" diyen Ayhan, 1993 yılından bu güne kadar farklı işlerde çalıştı. Yeri geldi farklı alanlarda tek başına iş sahibi oldu. Köftecilik, kafeterya, kafe, market işletmeciliği de bunlar arasındaydı. En son Doğu Timor'a gitmeden önce Antalya’daki iki arabasını araç kiralama firmalarına kiralamak için veriyordu. "Yine kimseye ihtiyacım yoktu. Sadece yaptıklarımı, sahip olduklarımı çekemeyen abilerim ve kardeşlerim vardı" diyen Ayhan’ın hayatı, abisine yardım için geldiğini düşündüğü o 1 hafta içinde değişti.
Güneydoğu Asya'da, Avustralya ile Endonezya arasında yer alan bir ada devleti olan Doğu Timor ile ilgili hiçbir fikri yoktu. Burada işletmecilik yapan abisine yardım için 1 aylığına geldiğini düşünen Ayhan, ülkede henüz 1 hafta geçirmişken, abisi "1 haftalığına Kamboçya’ya tatile gidiyorum" diyerek kendisini orada tek başına bıraktı. "Ne yol biliyorum ne de dil" diyen Ayhan Kırkar, “Bildiğim tek şey vardı. O da abimin 'Denize sıfır evim var' diyerek beni bıraktığı kümes gibi bir pansiyon odasının olduğu. Bir de onun restoran diye adlandırdığı hiçbir şeye benzemeyen, içinde farelerin cirit attığı pislik içinde bir mekan” dedi.
'6 KARDEŞİZ AMA HiÇBİRİNİ ÖYLE GÖRMÜYORUM'
Abisinin kendisine oyun oynadığını ve kazandığı paraları almak istediğini söyleyen Ayhan, “Daha sonra aradan biraz zaman geçti, detaylıca düşünmeye başladım. Bu insanlardan uzak kalmak için belki iyi bir fırsattı, nasıl olsa o da korkudan bir daha buraya gelemeyecekti. Ben de bu fırsatı değerlendirip inatçı kişiliğim ve el becerilerim sayesinde kendime yeni bir düzen kurabilecektim. Abimle çok fazla sorun yaşadık, biz 6 kardeşiz ama yaşadıklarım yüzünden hiç kardeşimin olmadığını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
"12 yıldır burada yaşıyorum. Çalışmak adına söylenecek çok şey olmasa da iş ticarete gelince konuşacak şeyler var" diyen Ayhan, “İnsanların şunu iyi bilmesi gerekir. Burası yeni, taze bir ülke ve gelişmeye uygun. Yemeden içmeye her şey dışarıdan temin ediliyor. Bu da maddi gücü yerinde olan gıda firmaları, inşaat firmaları, her alanda yatırımcılar için iyi bir fırsat demektir” ifadelerine yer verdi.
'PETROL VE GÜN YÜZÜNE ÇIKMAMIŞ ALTIN YATAKLARI VAR'
Doğu Timor Adası'nın konum olarak geleceğinin oldukça parlak olduğuna dikkat çeken Ayhan Kırkar, “Petrol ve henüz gün yüzüne çıkmamış altın yataklarına sahip, yaşamaya değer bir ülke olarak görülüyor. Bu yüzden başta Amerika, Çin, Avustralya ve diğer ülkeler olmak üzere hep göz hapsinde” diyerek ekledi:
"Yerli halkın yüzde 90’ni Katolik. Asgari ücret en düşük 115 dolar, en yüksek 150 dolar. Haliyle halk fakir ve genellikle çocuklar yardıma muhtaç. Ancak işin ilginç yanı halk hep mutlu, eğlenceyi ve tatili çok severler. Eğitim seviyesi oldukça düşük, haliyle cahil insan çok. Ülkenin tam anlamıyla medeniyete kavuşması için çok uzun zamana ihtiyacı var. Doğu Timor’da yatırım yapmak isteyen insanlara öncelikle şunu söylemek isterim. Evet, bu ülkede oldukça büyük bir pasta var ve herkes bu pastadan pay alabilir ama her şeyden önce lütfen ama lütfen gelip bu ülkeyi bir ziyaret edin. Kendi gözleriyle görmeleri ve neye ihtiyaç olduğuna kendileri karar vermeliler. Sonraki aşama ise burada iş yapmak isteyen şirketlerin öncelikle bu ülkede bir şirket kurup maddi güçlerini göstermeleridir. Daha sonra devlet ihalelerine bile katılabilirler."
'BURADA YALAN SÖYLEMEYEN İNSAN BULMAK ÇOK ZOR'
Doğu Timor'da yaşayan tek Türk olarak kendini yalnız hissetmediğini söyleyen Ayhan Kırkar, “Kendi kanımdan olmasa da onlardan çok daha yakın arkadaşlarım ve kardeşlerim var. Sağ olsunlar, zaman zaman beni ziyarete gelip yalnız bırakmıyorlar. Buradaki halkın tutumuna gelince yabancılardan hep bir beklenti içindeler. Hiçbir işi karşılıksız yapmazlar. Yalan söylemeyen bir tek insan bulmanız neredeyse imkansız. Yabancıları hep yürüyen banka gibi görürler. Yani güvenilmesi zor insanlar” yorumunda bulundu.
"Doğu Timor’da yaşamak, yeme içme konusunda sorunu olmayan insanlar için çok zor değil" diyen Ayhan, “Gayet rahat ama benim gibi simetri ve titizlik sorunu olan insanlar için oldukça zor olabiliyor. Beni en çok zorlayan konu ise yemek, içmek. Kendi mekânım hariç dışarıda hiçbir yerde yemek yiyemem. Dolayısıyla beslenme konusunda oldukça zorlanıyorum” diye konuşarak sözlerini şöyle noktaladı:
"Türkiye'min havasını, suyunu, toprağımın kokusunu, bir de mevsiminde sebzesini, meyvesini gerçekten çok özledim. Ancak Türkiye’ye bir daha gelmeye düşünmüyorum. Ben bir öğretmen çocuğuyum. Babam ilkokul öğretmeniydi. 5 erkek, 1 kız evlada sahip ama biz hiçbir zaman tam bir aile olamadık. Ben bir tek en küçük olan kız kardeşimle görüşürüm, diğer kardeşlerimle de asla ölünceye kadar görüşmemek üzere yemin ettim. Nisan 28’de iki yıl olacak, 24 yaşında oğlumu trafik kazasında kaybettim. Bir erkek kardeşim çıkıp da bana 'Başın sağ olsun' demedi. Bu yüzden bir daha Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyorum."