17.09.2023 - 02:00 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya - ceyda.ulukaya@milliyet.com.tr / Bu zorlu sporu yapmakla kalmayıp bir de profesyonel olarak mağara fotoğrafçılığı yapan bir isim var: Ertuğrul Kulaksızoğlu. Mağaracılıkta 20 yılı devirmiş bir fotoğrafçı olarak Türkiye’de bugüne dek gördüğü yüze yakın mağaranın birçoğunu fotoğraflamış, hatta bunun için kendi tekniğini de geliştirmeyi başarmış. Kendisine mağaracılık deneyimlerini ve mağara fotoğrafçılığının bilinmeyenlerini sorduk.
Ertuğrul Kulaksızoğlu, ABD’li mağaracı Mark Dickey’nin 10 günlük bir kurtarma operasyonuyla çıkarıldığı Morca Mağarası’nda.
Türkiye’de bilinen kaç mağara var?
Türkiye’de mağaracıların literatürüne kayıtlı yaklaşık 2 bin mağara var. Tabii bunlar irili ufaklı, kimisi 50-100 m yatay, kimisi 30-40 m dikey gidiyor. Bazıları çok daha uzun, bazıları çok daha derin. Bunların hepsini mağara olarak nitelendirip literatüre katıyoruz. Ancak ülke genelinde 40 bin civarında olası mağara potansiyeli bulunuyor.
Mağaracılık belli mağara türlerinde mi yapılıyor?
Bizim ilgilendiğimiz tür daha çok karstik mağaralar. Karst bir kayaç türü. Suyun aşındırabildiği ya da kimyasal çözülmeyle oyabildiği bir yapı. Aslında kireçtaşı olarak bildiğimiz tür. Kireçtaşı dışındaki materyallerde de mağaralar oluşabiliyor ama bizim ilgilendiğimiz daha çok kireçtaşı içinde bulunan mağaralar. Bu tip mağaralar potansiyel olarak diğer yapıdaki mağaralara göre daha uzun ya da derin oluşabilir.
Hava koşulları nasıl?
Mağaranın suyla ilişkisi varsa iklimi soğuyor. Bazı mağaralarda çokça yarasa kolonileri oluyor ve onların varlığı mağarayı ısıtabiliyor. 4 derecelik soğuk mağaralar da var, 22 derece gördüğümüz de oldu. Ancak bir mağaranın yaz ve kış aylarında ortalama sıcaklığı pek değişmiyor, 1 ya da 2 derece oynuyor. Derine indikçe oksijen oranında bir değişiklik ya da ani hava değişiklikleri olmuyor.
Kaza olasılığı
Mağara içinde kaza olasılığı konsantrasyondan bağımsız düşünürsek 10 metrede de 1000 metrede de eşdeğerdir. Ama 1000 metrede kaza geçirirseniz, dışarı çıkmanız bir probleme dönüşüyor; size yardımın ulaşması gecikebiliyor hatta kazazedeye besin ve su ulaştırmak bile sorunlu hale geliyor. O nedenle mağaracılıktaki en büyük problemlerden biri budur.
Mağaralar nasıl keşfediliyor?
Bir mağaracının en temel motivasyonu, mağarayı keşfeden olmak, haritalamak ve mağaracılık literatürüne o mağarayı kazandırmaktır. Keşif sürecinde genellikle ihbar ve istihbarat yöntemiyle ilerliyoruz. Arazide vakit geçiren, insanlarla konuşuyoruz, çünkü önceliğimiz mağaranın kireçtaşı tabakası oluşumuna uygun olması. Yüzey taraması yapıyoruz, mağara girişlerini not ediyoruz ve bunları değerlendiriyoruz, ki seneler sürebiliyor. Ardından mağarada ilerleme planlanıyor.
En etkileyici mağaralar
Genel olarak en derin ya da en uzun mağaraların çok daha etkileyici olduğu düşünülüyor. Bu tip mağaralar mağaracıda sportif olarak farklı tatminler yaratıyor bu bir gerçek. Ben kendi deneyimimden yola çıkarak çok daha kısa mağaraların daha etkileyici bir görsellik sunduğunu söyleyebilirim.
Gümüşhane’deki Akçakale Mağarası’nı çok beğenmiştim. Çok geniş bir galerisi var ve yaklaşık 40 metrelik yüksek bir tavana sahip.
Mencilis Mağarası’nın benim için ayrı bir önemi var, ilk kez girdiğim mağara. İleri bölümünde çok güzel travertenler vardır.
Mağara fotoğrafçılığının kodları
İçinde bulunduğunuz ortam konforlu değilse, orada can derdine düştüyseniz haliyle fotoğraf çekemezsiniz. O nedenle mağara fotoğrafçılığının ön şartı, mağara eğitimi almış olmanın yanında psikolojik olarak da buna alışmış olmak.
Mağara fotoğrafçılığının zor yanı, elbette sınırlı ışıkla çalışmak ve ekipman taşıma sorunu. Mağara ortamında çok pratiğim oldu ama bu konuda henüz belli bir literatür yok. O yüzden tekniğimi kendi kendime geliştirdim diyebilirim. Tabii geçmişe göre daha fazla insan ilgileniyor artık ama hala çok az, alanın zorluklarından ötürü.
Dünyada mağara fotoğraflarıyla ilk karşılaştığım isim Peter Gedei olmuştu. Çok etkilenmiştim. Robbie Shone, şu an en ünlü mağara fotoğrafçısı. Türkiye’de Metin Albukrek bu işi ilk yapan isimlerden. Ali Ethem Keskin de önemli bir isim, çok daha zor olan sualtı mağarası fotoğrafçılığı da yapıyor.
Mağaracılık eğitimi için
Üniversitelerin bünyesinde yer alan mağara araştırma kulüplerinin yanı sıra çok sayıda dernek bu alanda eğitim sağlıyor. Kulüp ve derneklerin bir araya geldiği ve mağaracılıkla ilgili tüm detayların ulaşılabileceği Türkiye Mağaracılık Federasyonu’na https://tumaf.org/ adresinden ulaşmak mümkün.
En derin mağaranın keşfi
Türkiye’nin en derin mağarası, 1429 metreyle Mersin’deki Peynirlikönü Mağarası. Boğaziçi Üniversitesi’nin Mağara Araştırma Kulübü, 90’lı yıllarda bu mağarayı çalışmaya başladı ve 2004’te tamamladı. 2001’de çalışmalar sırasında ani bir yağış nedeniyle ekipten Mehmet Ali Özel hayatını kaybetti.