26.12.2021 - 03:00 | Son Güncellenme:
Yeni bir yıl daha kapıya dayandı. Bir yanda yepyeni hayaller, geleceğe dair hedefler bir yanda kaygı, endişe. Hayatımızın son iki yılına damgasını vuran pandeminin yansımaları... Zorlu geçen süreç, ne zaman tamamen biter bilinmez ama her yeni yıl arifesi umutları yeşertme zamanı. 2022’yi temiz, yeni bir defter gibi görürsek, bu yılın nasıl olacağı da tutacağımız notlara bağlı. Bu yola çıkarken bakış açımızı değiştirecek, geliştirecek, yeni dünyadaki gelişmelere ayak uydurmamıza destek olacak, sevdiklerimizle, ailemizle olan ilişkilerimize dair bize rehberlik edecek öneriler için işin uzmanlarına danıştık.
Yakın İlişkiler’in kurucusu psikolog Dr. Gizem Sürenkök
“Yaşam kalitemizi yakın ilişkilerimiz belirler”
Dış koşullar ne olursa olsun, yaşam kalitemizi ve hatta uzunluğunu belirleyen önemli etmenlerin başında kurduğumuz yakın ilişkiler geliyor. Yeni yılda daha sağlıklı, mutlu ve bizi tatmin eden ilişkiler kurmak için siz de şunları deneyebilirsiniz.
Sevdiklerinizle bol bol fiziksel temas kurun. Onlara sıkıca sarılın, televizyon izlerken bile teması eksik etmeyin, aynı evi paylaştığınız yakınlarınızı öpmekten çekinmeyin. Bu sayede salgılanan hormonlar hem sizi hem de onları mutlu edecek, sakinleştirecek, stres seviyenizi aşağıya çekecek.
Minnettarlığınızı dile getirin, daha çok teşekkür edin. Sevdiğiniz insanların size nasıl ve neden iyi geldiğini anlatmak, hem onlara varlıklarından dolayı ne kadar mutlu olduğunuzu hissettirecek hem de size sahip olduklarınızın değerini bir kez daha hatırlatacak.
Daha fazla yardım edin, daha fazla yardım talep edin. İhtiyacı olan sevdiklerinize o anlarda elinizi uzatmanız hem onların hayatlarını kolaylaştıracak hem de sizin yaşantınızı daha anlamlı kılacak. Yardım isteyebilmeniz de diğer insanların sizden yardım isteyebilmesini kolaylaştırarak hayatın yükünü paylaşabilmenizi sağlayacak.
Hem kendinize hem de diğerlerine daha şefkatli davranmayı deneyin. Kendinizi ve sevdiklerinizi güçlü ve geliştirilebilir özellikleriyle kabullenmek, mükemmellik taleplerinden vazgeçmek sizi daha mutlu etmekle kalmıyor, aynı zamanda psikolojik olarak daha sağlıklı ve dayanıklı da yapıyor.
Sevdiklerinizle ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı açıkça konuşmaktan çekinmeyin. Genelde, birlikte sık vakit geçirdiğimiz yakınlarımızın bizi biz daha söylemeden anlamalarını bekliyoruz. Maalesef bu gerçekçi ve sağlıklı bir beklenti değil. Önemli olan sevdiklerimizin dile getirebildiğimiz ihtiyaçlarımızı karşılamak ve sınırlarımıza saygı duymak konusunda istekli olmaları.
Çatışmalar her ilişkinin kaçınılmaz bir parçası. Çatışmalar esnasında sevdiklerinize karşı saygılı ve hoşgörülü kalmaya çalışmak, onları dinlemeye devam etmek, sevginizi koşullara bağlamamak daha sakin bir şekilde çözüme ulaşmanızı sağlıyor.
Bu maddelere elimizden geldiğince her türlü ilişkimizde uymaya çalışmamız bizi birbirimize daha dönük ve anlayışlı kılıyor. Üstelik ilişkilerimizin hayatımıza kattığı değeri de artırıyor. Herkesin kendisini çok iyi hissettiği ilişkiler içerisinde olması dileğiyle, iyi yıllar!
Uzman Klinik Psikolog Beyhan Budak
“Olağan mucizelere odaklanalım”
Zorlu bir yılı geride bırakıyoruz. Pandemi, doğal afetler ve ekonomik zorluklar derken, bu yaşanılanlardan psikolojik olarak çok fazla etkilendik. Yeni yılda yeni bir sayfa açmak için, ilk olarak zihnimizi olabildiğince kontrol edebileceğimiz alana odaklamamız gerekiyor. Gücümüzün yetmediği şeyler üzerine çok fazla düşünmek bize çaresiz ve kaygılı hissettiriyor. Eğer bir konu üzerinde düşünmen çözüm değil kaygı üretiyorsa, buna zehirli düşünme diyebiliriz. Aşırı düşünmek yerine, kendimizi meşgul edebileceğimiz günlük alışkanlıklara yönelmek ruhumuza iyi gelecektir.
Yeni yılda büyük değişiklikler yerine küçük dünyamızdaki olağan mucizelere odaklanırsak kendimizi daha mutlu hissetmemiz mümkün. İnsanların büyük bir kısmı büyük bir ödül beklentisi içerisinde. Hayatın zorluğu ölçüsünde beklentimiz artıyor doğal olarak. Ancak dünya çok da adil bir yer değil. Odak noktamız, küçük dünyamız içerisinde kolayca elde edebileceğimiz küçük değişiklikler olmalı. Sevdiğin insanlarla kaliteli zaman geçirmek, kendi arka bahçeni yaratmak ve sadece kendin için yaptığın aktiviteler olması. Evet, büyük mucizeleri de hak ediyorsun ama onları beklerken, kendini mutlu edeceğin olan mucizeleri de keşfetmelisin. Ve yaşadığın zorlu olayların arkasından, ben bunu neden yaşadım diye daimi olarak sorgulamak. Bu en çok zarar gördüğümüz düşünce alışkanlıklarından birisi. Sen ne kadar iyi, dürüst, ince düşünceli, fedakar ve sadık olursan ol, birileri arkandan konuşacak, seni aldatacak, seni kıracak. Maalesef bu senin iyi olmandan bağımsız bir durum. Bundan dolayı, olumsuz bir olay yaşadıktan sonra bir süre bu durumu analiz etmen ve düşünmen gayet sağlıklı. Ancak artık düşünecek ve yapacak bir şey kalmamasına rağmen hala durmadan düşünüyorsan, bu senin hayatına yeni deneyimler almanı engeller. Ve geçmişin mahkumu olursun. Böyle durumlarda sloganın, olan oldu şimdi ne yapabilirim olmalı.
Yetişkin ve çift terapisti psikolog Dr. Aygül Kakırman Moroğlu
“Biz olurken ‘ben’i de korumalıyız”
Son dönemde karşılaştığımız zorluklar, çift olarak romantik ilişkimizi de yansıdı. Teknolojinin hayatımızın merkezinde konumlanmasıyla ilişkilerin şeffaf bir taraftan sergileniyor oluşu, partnerlerin kendi ilişkilerini ötekilerin ilişkileriyle kıyaslar hale getirdi. Bu kıyaslama hali, kişinin hem kendi bireysel dinamiklerine hem de çift dinamiklerine olumsuz etkileri getirdi. Her ilişkinin kendine özgü doğasının olduğunu bilmek ve aslında yansıtılan dünyanın reel dünyayla örtüşmediğinin farkında olmak önemli. Dolayısıyla her ilişki kendine has özellikleri ve dinamikleri ile yaşamaya değerdir.
İki kişinin karşılaştığı alan, “Biz” olmaya dair pek çok güzelliği beraberinde getirirken, “Ben” olmaya dair özellikleri de ilişki çerçevesinde koruyabilmesiyle değerlidir. Bu bağlamda, kişinin kendi özerkliğinde kalabilmesi ve yatırımlarına devam etmesi romantik ilişkinin doğasını da besleyecektir. İlişki yaşantısına salt bilinçli tarafımızla girmediğimiz, bizim bile farkındalık alanımız dışında olan bilinçdışı dinamiklerle girdiğimiz taraf, partnerimize pek çok rolü atfettiğimiz bir alanı da beraberinde getirmektedir. Bu, bir yanıyla karşılanmamış ihtiyaçlarımızı partnerimizden örtük olarak talep etme durumudur. Bu ihtiyaç son derece anlaşılır olmayla beraber, talebimizi karşılayacak olan kişinin mütemadiyen partnerimiz olması mümkün değildir. Partnerimiz bazen anne merhametini, bazen baba güvenini, bazen dost sıcaklığını, bazen terapist kapsayıcılığını bize verebilir. Ve bu alma verme dengesi ilişkiyi de besler; ancak bu rollerin katı bir yerden yapılanması, her zaman diliminde bu ihtiyacın karşılanmasının beklenmesi ilişkinin ritmini bozacaktır. Kendimizi gözetmenin, karşımızdakini gözetmekten geçtiğini göz önüne alarak, karşımızdakinin duygusunu hissedebilmek ve söylemini duyabilmek son derece değerli olacaktır.
Mindfulness ve yoga eğitmeni Zeynep Aksoy
“Beyin nefes dilini konuşuyor”
Nasıl diş fırçalayarak çürük dişleri önlenebileceğimizi keşfettiysek beynimizdeki tıkanmış nörobağlantılarını yenileme yolunu da keşfettik. Her sıkıntımız, beynimizde çok sık kullanılan bir nöro bağlantı. Yetersizlik hissi. İş bitirememe huyu. Hep fazla konuşma alışkanlığı - ya da fazla kısık sesle konuşma, kendini başkaları ile karşılaştırma huyu. Tekrarlanan endişeli anılar. İyi kötü, her huy beyninde bir nörobağlantı. Ve bunu değiştirmek mümkün. fMRI aleti ile beyni detaylı inceleyebilerek 8 haftada değişmenin mümkün olduğu kanıtlandı (Harvard, Sara Lazar). Harvard’daki çalışma, mutlu insan ve depresif, stres bozukluğu ile yaşayan kişiler arasındaki farkı keşfetmeye araç oldu. Nefes olmadan 5 dakikada yaşayabiliriz. İşte bu yüzden beyin, solunum odaklı bir öncelik tanıyor ve nefesini değiştirirsen beyine hızlı mesaj yolluyorsun. Beynin dilini konuştuğumuzda onu dönüştürebiliyoruz. Bunlara nefes çalışmaları diyoruz. Üstelik uygulaması ücretsiz! Üstelik evde kalıp uygulayabiliriz ya da neredeysek- nefesiniz neredeyse, orada! Yeni yıl için daha güzel bir haber olabilir mi?
HerGünÖğren Kurucusu İnanç Ayar
“Aktüellerle boğuşma, potansiyele odaklan”
Yeni yıla girerken, girişimciler için tavsiyeler vereceğim. Öncelikle, kırılmaktan beslenmek. İçsel odaklı olmak önemli. Denetim odağının içsel olduğu durumlarda, bir şeyi başaramadığımızda kurduğumuz cümleler bizimle; dışsal olduğunda ise bizim dışımızdaki faktörlerle ilgili oluyor. Üçüncü önerim; “aktüellerle boğuşma, potansiyele odaklan!”. Hayal etmek ve gerçekleştirmek mantık kullanmayı gerektiriyor. Bir yanda fikirler, düşünceler, hayaller var. Bir yanda da eyleme geçmek var. Bu iki dünya birbiriyle sürekli bir çatışma halinde ve fikir, hayal dünyasında biraz daha yoğunluklu olarak bulunan insanlar daha yaratıcı oluyorlar, ama diğer dünyaya geçmeleri biraz daha zor oluyor. Ya da tam tersini düşünebiliriz. Sürekli hareket halinde olan, eylemde bulunan insanlar da hayal kurma konusunda birtakım sıkıntılar çekebiliyorlar. Aslında bu ikisini bir araya getirmek; bu gerilimi ortadan kaldırmak önemli. Dördüncü önerim, “girişimci gibi risk al”. Bir insan hayatını risk açısından portföy gibi yönetebilir. Bu risk alanları sayesinde hayatımızı zora sokmadan kendimize oyun alanları açabiliriz.