14.04.2024 - 02:00 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı - 2023 yılı kayıtlara insan faaliyetlerinden kaynaklı iklim değişikliğinin yol açtığı en sıcak yıl olarak geçti. 2024’ün sıcaklık rekorlarını yenilemesi ise kimseyi şaşırtmayacak. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün 2016-2023 yılları arasındaki Genel Sekreteri Profesör Petteri Taalas, “Bunlar istatistikten öte anlam taşıyor. Aşırı hava koşulları her gün yaşamları ve geçim kaynaklarını yok ediyor” diyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) geçen hafta aldığı karar konunun artık istatistik olmadığını doğruluyor. İsviçre’de İklim Koruma için İleri Yaşlı Kadınlar hareketinin 2 binden fazla üyesi, hükümetlerinin iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki yetersiz çabalarının kendilerini sıcak hava dalgaları sırasında ölüm riskiyle karşı karşıya bıraktığını savunarak İsviçre hükümetine dava açmıştı. AİHM, iklim değişikliğinin insan yaşamı üzerindeki etkisiyle ilgili olarak görülen ilk yargı sürecinde önemli bir karara imza attı. Mahkeme, iklim değişikliğiyle yeterince mücadele etmeyen İsviçre hükümetinin sağlık haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle mahkemeye başvuran İsviçreli kadınları haklı buldu. Ve iklim eylemsizliği nedeniyle insan haklarının ihlal edildiğine karar verdi.
19 Nisan’da Global İklim grevi var
Tüm gezegeni ilgilendiren iklim krizine karşı ise hâlâ sayılı insan mücadele ediyor: İklim aktivistleri. Onlar, 19 Nisan’da Global İklim Grevi’nde olacaklar. Ve “Yanımızda ol” çağrısı yapıyorlar herkese. Greta gibi birçok iklim aktivistini tanımamızı sağlayan “Eko Öyküler - Önemsemeye Cüret Edenler” Dinazor Genç tarafından okurlarla buluştu. Ben Hubbard’ın, Greta Thunberg’den Hayrettin Karaca’ya, tüm dünyaya ilham olan 20 çevre aktivistinin hikâyelerini kaleme aldığı, Berat Pekmezci’nin resimlediği kitap önemli STK’ların internet sitelerinin bağlantıları ve küçük bir sözlük de barındırıyor. Her yaştan okur için önemli bir kaynak olan çalışmanın sayfalarını birlikte çevirelim.
Kitap 20 aktivistle tanıştırıyor
İlk modern çevreci olarak da adlandırılabilecek Alexander von Humboldt doğayı insanların zararlı faaliyetleri ile bozulabilecek yaşayan bir hücreye benzetmişti. Dünyada yaşayan tüm canlılar birbiriyle bağlantılıydı. Alman doğa bilimci ve kaşif Meksika madenlerinde gezinirken madenciliğin çevreye verdiği zarara ilk elden tanık olmuştu. Aradan geçen 2 yüz yıldan fazla süreye rağmen Alexander von Humboldt’u anlayanların sayısı hâlâ sınırlı. Ben Hubbard’ın kalemi ve Berat Pekmezci’nin çizgileri Greta Thunberg, Chico Mendes, Isatou Ceesay, Shōzō Tanaka, Dr. Helen Caldicott, Pablo Fajardo ve Luis Yanza, Dr. Jane Goodall, Von Hernandez, Saalumarada Thimmakka, Jacques-Yves Cousteau, Julia Hill, Ken Saro-Wiwa, Brianna Fruean, GaylordNelson, Berta Cáceres, Hayrettin Karaca, Dr. Wangarĩ Maathai, Rachel Carson, SörDavid Attenborough ile Melati ve Isabel Wijsen’in hikâyeleriyle buluşturuyor okurları.
“Belgeseller sayesinde çevreci oldum”
Henüz 15 yaşında İsveç Parlamentosu önünde eyleme başlayan Greta Thunberg 21. YY’ın belki de en önemli aktivisti. Onun öncülüğünde dünyada milyonlarca genç çevre için iklim aktivisti olarak karar vericiler üzerinde baskı oluşturuyor. Sir David Attenborough yaşayan en yaşlı iklim aktivisti. Sesiyle evlerimize taşıdığı yaban hayatı bizim gibi keşfederek doğanın korunması gerektiğini keşfetmiş o da. Programlara doğayı koruma düşüncesiyle başlamadığını itiraf ediyor. Doğaya daha yakından bakan herkes gibi iklim değişikliğinin ne kadar büyük bir tehdit oluşturduğunu anlaması uzun sürmemiş.
Karaca Arboretumu bir gen koruma merkezi
İklim aktivistlerine ve onların mücadelelerine daha yakından tanık olduğumuz kitapta bizden bir isim dikkat çekiyor. Kırmızı süveteri ile ağaca sarılı şekilde hafızalarımıza kazınan Hayrettin Karaca. 20220’de kaybettiğimiz Karaca’nın doğa sevgisi gençlik yıllarında başladı. 50’li yaşlarına geldiğindeyse Türkiye’nin ilk özel arboretumunu kurdu. Yalova’daki Karaca Arboretumu 14 bin tür barındırmakta ve aynı zamanda ülkemizdeki türü tehdit altındaki bitkiler için bir gen koruma merkezi. Tüm yaşamını doğayla uyum içinde geçiren Hayrettin Karaca, ayakkabılarını tamir ederek giymiş, kendisiyle bütünleşen kırmızı süveterini ise hiç çıkarmamıştır.