28.01.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Dağlarda yaşayan bir Ermeni mi, Erzurumlu bir gelin mi? "Sarı Gelin"in nereli olduğu tam olarak bilinmiyor ama bu türkünün bir Türk-Ermeni aşkını anlattığı söyleniyor. Hrant Dink'in "kendi yöresine yakın olduğundan ve sözleri manidar geldiğinden çok sevdiği" türkü cenaze töreninin de simgesi haline geldi. Agos gazetesinin yanındaki müzik market gün boyunca "Sarı Gelin"i çalarken, kortejdekiler bu türküye kâh Türkçe kâh Ermenice eşlik ettiler. "Kime ait?" diyerek üzerinde birçok tartışma yapılan "Sarı Gelin" müzisyenlere göre aslında paylaşılamayan değil, aksine paylaşılan bir türkü: "Melodisi aynı olduğu halde her topluluk bu türküyü kendi dilinde, kendi duygusunda söylüyor" "Türküler kardeştir, toplumlar da" "Sarı Gelin" türküsü üzerine Ermeni mi, Azeri mi, Türk mü diye birçok tartışma yapıldı. Ben Karslıyım. Kars'ta da bu türkünün farklı bir okunuşu var. Dolayısıyla türkülerin milliyeti yoktur. Onlar yörenin ortak duygularının tercümanıdır. Onlara bir kimlik vermenin bir anlamı yoktur. Çünkü oralarda hep böyledir. Bir köyde söylenen ezgi, 20 kilometre ötedeki başka bir köyde ufak değişikliklerle söylenir. Ama esasında aynıdır.Dağlı gelin ya da sarı gelin. Farklı farklı öyküleri olabilir. Dağda yaşayan bir Ermeni, Erzurumlu bir dadaşa aşık olmuş, dağlı gelin diye ona aşkını haykırmış olabilir. Azerilerin de buna benzer bir öyküsü vardır. Ama burada önemli olan iki farklı öykü arasındaki geçiştir. Hrant Dink'in cenazesinde bu türkünün çalınması da bu kardeşliğin bir yansımasıdır. "Salkım Hanımın Taneleri" filminde verilen mesaj bu bağlamda en doğrusudur. Sürgüne gönderilen bir Ermeni kökenli vatandaş türküye Ermenice başlıyor. Koğuşunun önünde nöbet tutan onbaşı, yani ben, Türkçe devam ediyorum. Bunlar kardeşliğin simgesi. Biz bu kardeşliği yaşam biçimi haline getirmişiz. Bu bizim ezberimiz. Türküler kardeştir, toplumlar da. "Türkçe-Ermenice sözleri farklı ama ikisi de aşkı anlatır" "Sarı Gelin"in hikayesini ya da masalını bilmek çok zor. Sadece çok değerli bir ezgi çünkü o bölgenin kokusunu taşıyor. Bölgelerin ezgileri vardır, insanlar bunun üzerine sözler yazar. Bu bir halk ezgisi. Türkler farklı sözler yazmış, Ermeniler farklı. Sözler açısından Türkçesi ve Ermenicesi aynı değil ama benzerlikler gösterir. İkisi de aşkı anlatır. Sonuç olarak ortak bir müzik bu. Ama milliyetçi zihniyetle her şeyi yapmak mümkün. Hrant Dink'in çok sevdiği bir ezgi olduğu için cenaze boyunca çalınan bir parça olmuştur. Arkasında başka şey aranmamalı. "Bu ezgi ilk kez Ermenistan'dan gelen plaklardan duyuldu" "Sarı Gelin"in öyküsünü bilmek imkansızdır. Çünkü her yöre kendince bir "Sarı Gelin" tasarımı yapmış ve buna göre bir hikaye uydurmuştur. Bu türkü kime ait diye birçok tartışma oluyor. Esasında paylaşılamayan değil, aksine paylaşılan bir türküdür. Herkes kendinde bir şey bulur. Çünkü etno-müzikolojideki bir teoriye göre birlikte yaşayan topluluklar birbirlerinden etkilenir ve birbirlerini etkilerler. Melodisi aynı olduğu halde her topluluk kendi dilinde kendi duygusunda söyler. Bu tür ezgilerde milliyet aramak ya politika ya da popülizm yapmak demektir. Bu türkünün kıymeti bu kadar farklı kültürün içselleştirmesinden gelir. Kafkaslar, Anadolu, Ortadoğu ve Balkanlar gibi çok kültürlü topraklarda "Sarı Gelin"e benzer binlerce ezgi var Türkçesi, Kürtçesi, Ermenicesi, Lazcası, Süryanicesi olan. Dolayısıyla "Sarı Gelin" sadece bir sembol haline gelmiştir. Bu ezgiye Ermeni yakıştırması yapılıyor. Çünkü insanlar ilk kez bu ezgiyi Ermenistan'dan gelen plaklardan duydu. Ama Anadolu'da bu ezginin çok eskiden var olduğu sonradan öğrenildi. Hrant Dink'in ölümünde "Sarı Gelin" türküsünün çalınmasının nedeni tamamen onun duygusal kimliğindendir. Hrant bu ezgiyi sembol olduğundan değil, kendi yöresine yakın olduğundan, sözleri çok manidar geldiğinden severdi. "Anadolu'da bu ezgi çok eskiden beri var" "Tahminen 100 yıllık bir türkü" "Sarı Gelin" kardeş bir türkü. Öyküsü üzerine herkes bir şeyler söylüyor. Tahminen 100 yıllık bir geçmişi var. Dolayısıyla ilk yakıldığında kim bilir nasıldı? O bölgedeki halklar hep iç içe yaşamışlar. Birbirlerine kız alıp vermişler. O yörelerde Türk düğünlerinde Ermeni şarkıcılar gelip şarkı söylermiş. Mesela "Ahşit" diye bir türkü var. O da Ermeni-Türk aşkını işler. Dolayısıyla "Sarı Gelin" bunlardan sadece biri. "Sarı Gelin"i 1991'de Ermenice olarak piyasaya ilk süren biziz. Bu türkü TRT repertuvarında Erzurum türküsü olarak geçer. Ama bu türkü Kars'ta da Van'da da okunuyor. Yani bir Anadolu türküsü. Etno-müzikoloji açısından Ermeni halk türkülerine benzer.