PazarPorto şarabının başına gelenler...

Porto şarabının başına gelenler...

16.09.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Tarım bakanlığının "süper vatansever" bürokratları, gıda ve içki ithalatını engellemek için kahramanca savaşıyorlar. Balzamik sirke, kurutulmuş yosun, Porto şarabı gibi ürünler sudan sebeplerle ithal edilemiyor. Turizm baltalanıyor, hazine gelir kaybediyor

Porto şarabının başına gelenler...

Porto şarabının başına gelenler...

Tarım bakanlığının "süper vatansever" bürokratları, gıda ve içki ithalatını engellemek için kahramanca savaşıyorlar. Balzamik sirke, kurutulmuş yosun, Porto şarabı gibi ürünler sudan sebeplerle ithal edilemiyor. Turizm baltalanıyor, hazine gelir kaybediyor

MEHMET YALÇIN

Bundan altı yıl önceydi. Bir grup şarapsever ve gazeteci, beş yıldızlı bir otelimizin salonlarından birinde toplanmıştık. Yakışıklı, havalı bir İngiliz asilzadesinin konuşmasını dinledik. İngiltere’nin köklü şarap tüccarı ailelerinden Sandeman’ların temsilcisi George Sandeman, konuşmanın ardından masaya dizili şaraplarına yöneldi. Kadehlerimize önce genç şaraplardan koydu, ardından çantasından itinayla paslı bir demir alet çıkararak, tozlu bir şişeye yöneldi. "Bu" dedi, "yıllanmış bir ‘vintage’, yani özel sene mahsulü Porto... Bunların mantarları iyice ıslandığından, tirbüşonla açılamaz. O yüzden şişeyi başka bir yöntemle açacağım..." Ve tozlu kara şişenin boynunu önce elmastraşla iyice çizdi, sonra da elindeki demir kerpetenle şişenin boynunu kopardı! Kaç senelik olduğunu şimdi hatırlamadığım bu şarabın tadı hâlâ damağımda. Kuru vişne, kayısı, bal, karamel gibi çeşnilere sahip olan şarap, şarap değil, adeta bir iksirdi...
Türkiye’ye Porto şarabının ilk defa ithal edilmesi şerefine yapılan bu toplantının ardından, Sandeman markalı porto şarabı yıllarca Tekel bayilerinde, iyi bar ve restoranlarda bulundu. Son yıllarda ise yok, bundan böyle olacağa da benzemiyor... Zira şarap ithalatındaki yetkiyi Tekel’den alan Tarım Bakanlığı, "yassah hemşerim!" diyor, başka bir şey demiyor. Her türlü gıda maddesi ve içkinin ithalatını "vatan hainliği" gibi gören, bir ara keyfi bir emirle muz ithalatını yasaklayan, baskılar üzerine geri adım atmak zorunda kalan MHP’li Tarım Bakanı’nın
bürokratları, ithalatı engellemenin yolunu da bulmuşlar. İthalatçıları kapıdan kovuyor, belgelerini bekletip malları gümrükte çürütüyor, başvuru belgelerinde olmadık noksanlıklar icat ederek ithalatçıları bezdiriyorlar. Porto şarabı da bu bürokratların gadrine uğradı. Tarım Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürü Dr. Hüseyin Sungur, ithal ürünleri niye engellediklerini soran İtalyan Büyükelçisi’ne bakın Porto şarabıyla ilgili ne cevabı veriyor:
"Ulusal mevzuatımıza uygun olmadığı için ithalatında sorun yaşandığı ifade edilen Porto Şarabı diye adlandırılan şaraplara ait kriterler Avrupa Birliği direktiflerinde bulunmamaktadır. Ulusal mevzuatlarımızda tatlı şaraplarda alkol derecesi için üst limitler yüzde 13.5 dereceden daha yüksek olabilmektedir. Ancak ithal edilmek istenen Porto şaraplarına ait etiket bilgilerinde bu ürünlerin tatlı şarap olduğu belirtilmemektedir."
Yazı, tam anlamıyla ipe un sermenin Türkçesi...

Turizme darbe
Yeryüzünün en ünlü tatlı şarabı, hemen herkesin hayatta adını birkaç kez duyduğu Porto şarabına ait Avrupa Birliği direktifleri, ciltler dolusu dosya tutuyor oysa. Zira Portekiz’in ünlü Porto kenti civarındaki üreticileri, şaraplarının "Kaliforniya Porto’su", "Avustralya Porto’su" adı altında yapılan taklitlerine karşı yıllardır hukuk savaşı veriyor ve kazanıyor.
Porto kentinin ortasından geçen Douro Nehri’nin yamaçlarındaki bağların yerel üzümlerinden yapılıyor Porto şarabı. Bu üzümlerden yapılan şarabın bütün şekeri alkole dönüşmeden, fermantasyon üzüm alkolü ilavesiyle durduruluyor. Ve ardından meşe fıçılarda yıllandırmaya geçiliyor.
Porto, dünyanın en popüler tatlı şarabı. Yıllandırmaya da uygunluğu ve yıllandıkça daha zengin lezzetler oluşturması yüzünden, özellikle Amerika’da ve Fransa’da koleksiyonerliği de hayli yaygın.
Porto şarabı ithal edilmezse ne olur? Kıyamet kopmaz tabii... Ama İstanbul’a Four Seasons, Çırağan Kempinski gibi dünyanın en iyi otelleri listelerine giren otelleri diken, Ege ve Güney sahillerini olağanüstü güzellikte tatil köyleriyle, butik otellerle dolduran Türkiye’nin, buralarda servis edilecek yiyecekleri ve içkileri engellemesi, büyük bir çelişki. Dünyada Porto şarabı servisi yapılmayan hiçbir başka Four Seasons ya da Kempinski oteli yok zira... Bu otellerde kalan milyarder turistlerin yüklü fiyatlar ödeyerek içecekleri birkaç kasa Porto şarabının ithali de, bu tip şarap yapmayan yerli şarap üreticisini batırmaz! Tıpkı Türkiye’de üretilmeyen balzamik sirkenin, parmesan peynirinin, suşi yapımında kullanılan kurutulmuş yosunun ithaline engel çıkarılmasının, turizmi baltalamaktan başka bir işe yarayamayacağı gibi... Makarnayı üzerinde parmesan peyniri yerine kaşar peyniriyle servis eden bir İtalyan restoranı düşünebiliyor musunuz?
Birileri Tarım Bakanlığı’nın bu ayıbını durdurmalı... n




PAZAR




























KEŞFETYENİ
Garsonluktan Megastar’lığa: Onları böyle hayal etmediniz!
Garsonluktan Megastar’lığa: Onları böyle hayal etmediniz!

Cadde | 25.04.2025 - 07:55

Onlar Türkiye'nin en çok bilinen isimleri. Şimdi ışıl ışıl yaşayan ünlülerin hayat yolculukları hep böyle başlamadı. Kimi kaset satarken söylediği şarkılarla keşfedildi, kimi inşaatlarda çalıştı. İşte ünlülerin ilk işleri...

Yazarlar