03.05.2020 - 03:06 | Son Güncellenme:
ÖZLEM ÜLKÜ
Su Soley’i bugüne kadar hep caz, funk, latin, soul, pop ve rock gibi farklı türlerde dinledik. Şimdi ise uzun zamandır hazırlandığı, doğru anın gelmesini beklediği yeni bir çalışmayla karşımızda: Ninni albümü... Üstelik, daha biz konuşurken çıkardığı albümün ikincisini de yayınladı. ODTÜ Okul Öncesi Eğitim Öğretmenliği mezunu olan Soley, bu albümle yıllardır YouTube’taki belirli kanallarda söylediği ninnilere can verdi. Ki seslendirdiği birçok çocuk şarkısı 200 milyonun üzerinde dinlenmiş.
Hayatın içindeki farklı renkleri yakalamayı kendine görev edinmiş Su Soley’le kendini geliştirme fırsatı bulduğu için “kutsanmış gibi hissediyorum” dediği bugünleri ve albümünü konuştuk.
- Önceki çalışmanız “Zamansız Aşk”ı konuşmamızın üzerinden sadece beş ay geçti ama bütün dünyanın akışı, düzeni değişti. Sizin için nasıl geçiyor bu dönem?
Oldukça hüzünlüyüm, bir yandan da şükran dolu. Hepimiz için, özellikle de hasta yakınları ve sağlık ekiplerimiz için çok zor bir dönem. Sudan çıkmış balığa döndük. Bildiğimiz pek çok sistem çöktü. Harcamalar duruyor, yokluk başlayabilir ve daha konu bana gelene kadar önümüzdeki belirsiz süreç için çözüm arayan kim bilir kaç tane çoluklu çocuklu aile var. Zordayız. Fakat, şahsen, ilk defa başımıza gelmiş bu durumun bize birlik ve beraberlik bilincini yükseltmek için avantaj sağlamasını umuyor ve bekliyorum. Biz millet olarak sıcakkanlı, samimi, sarmayı sarmalamayı, ağırlamayı, zor günde komşusunun yanında olmayı seven bir koda sahibiz. Son zamanlarda bu biraz dağılmış gibi görünse de hepimizin içinde var ve bu tip kodlar öyle hemen kaybolmaz. Hayat acıyı da tatlıyı da paylaşınca güzel.
- Evde neler yapıyorsunuz, bir gününüz nasıl geçiyor?
Ev hanımları iyi bilir; ev işleri ve yemek hazırlıkları vaktimi alıyor. Canlı yayına başlamak için bir sistem kurdum. Şu sıralar teknik sistemi ve şarkıları prova ediyorum. Yakın zamanda başlayacağım. Kedilerim ve bir sürü çiçeğim var. Toprakla oynamak, bir goncanın açışına tanıklık etmek de hayata bağlayıcı. Bunun dışında bilgisayar oyunları bu süreçte vazgeçilmezim. Bir yandan da enstrüman çalışıyorum. Konserlerden, seyahatlerden, beden ve kafa yorgunluğundan bir türlü imkân yaratamıyordum. Yeniden vakit bulabildiğim için kutsanmış gibi hissediyorum.
- Bu aralar hepimiz yaşadıklarımızın üzerine düşünür olduk. Süreç size en çok neleri düşündürdü?
Sadece nefes alabildiğimiz için bile şükretmemiz gerektiğini bence hepimize hatırlattı. Kaçımız bu süreç bittikten sonra da bunun için şükretmeye devam edeceğiz bilemiyorum ama bu bile iyi bir başlangıç. Hayvanların özgürlüklerinden alıkonulmalarıyla ilgili hep hassastım. Fakat bu dönemde içime artık kaya gibi oturuyor. Arkadaşlıklarıma dışarıdan bir gözle yeniden bakabildim. Sevgilim de çok özel. Bu süreci onunla paylaşıyor olduğum için de ayrıca çok şanslıyım. Alışveriş… Bu zamana kadar yaptığımız alışverişin ne kadarı gerçekten gerekliydi? Yemek… Evde de yemek yapıyordum. Fakat paket servisi de yoğun kullanıyorduk. Şimdi sofra kültürümüz geri geldi resmen.
- Hiç enerjinizin düştüğü anlar oluyor mu? Böyle zamanlarda nasıl kaldırıyorsunuz ayağa bedeninizi, ruhunuzu?
Genellikle iyi idare ediyorum. Moralim hep yüksek. Hatta motivasyonu düşen arkadaşlarıma iyi gelmeye de bayılıyorum. Bir defa kısa süren bir moral bozukluğu yaşadım. Bir sabah uyandım ve duygularım tepetaklak olmuştu. Bu tip günlerde kendimi çevreme karşı kapatmak iyi oluyor. Pek çok kişinin moralini zar zor yüksek tuttuğu bu dönemde kimsenin motivasyonunu sarsmak istemem. Kendimi dinlendirdiğim ve üstüne bir gece uyuduğum zaman genellikle altından kalkıyorum.
İkincisi “Popüler Çocuk Şarkıları”
- Ninniler albümü çıkardınız geçtiğimiz günlerde... Nasıl oluştu bu çalışma? Ve ninnilere olan bağınız nereden geliyor?
Aslında çok uzun zamandır hazırlanıyordum. Beklediğim uygun zaman geldi ve can verdik diyebilirim. Öte yandan ODTÜ, Okul Öncesi Eğitim Öğretmenliği mezunuyum. Okul yıllarında ve öncesinde hali hazırda, defalarca çocuklarla çalışma imkânım oldu. Çocukları ve dünyalarını çok büyülü, özel ve umut verici buluyorum. ‘‘Ninniler’’ albümü “Çocuk ve Müzik” tabanlı Soley Kids projemizin ilk albümü oldu. Hemen ardından ikinci albüm “Popüler Çocuk Şarkıları” da yayınlandı. Yayınladığımız bu albümler bizim dijital platformlardaki yüzümüz.
- “Fış Fış Kayıkçı”, “Dandini Dastana”, “Uyu Yavrum Ninni” ve “Ninni Yavrum Ninni”yi söylüyorsunuz. Bunların seçimlerini nasıl yaptınız?
Şarkıların düzenlemelerini yapan sevgili Volkan Asyalı ile senelerdir belli başlı YouTube kanalları için çocuk şarkıları üretiyoruz. Bunların bazıları çocuk şarkılarındaki en yüksek izlenme sayılarına ulaştı. Çok gururlandık. Öyle ki aralarında 200 milyon, 300 milyon dinlenmiş versiyonlar var. “Dandini Dastana” bunlardan biri. “1 saat kesintisiz ninni” diye dinledikleri ses benim, düzenleme de Volkan’ın.
- Devamı gelecek mi?
Tabi, gelecek. Hem aileler hem çocuklar tarafından çok sevilmiş ve beğenilmiş olması çok gurur verici. Şirketi kurduktan sonra eğilmek istediğim alanlardan biri de “çocuk ve müzik”ti. Bu alanda çalışmalar yapmayı biraz da boynumun borcu gibi görüyorum. Soley Kids’in büyümesi ve erken çocukluk döneminde müzik eğitimi alanında yapıcı, alana katkı sağlayan ve fark yaratan projeler üretmeye devam etmesi de yine planlarımız arasında.
- Sadece bir türle sınırlı olmamak, her an farklı bir işle karşımızda olmak. Böyle olmak size nasıl geliyor?
O kadar iyi geliyor ki bunun dışında davranabileceğimi düşünmüyorum. Zaten nasıl yapılır onu da bilmiyorum. Kendimi hep aynı şeyi yaparken bulmak benim için çok bunaltıcı. Hele ki hayatın içinde bu kadar farklı renk varken.
“Bu dönem sanata iyi gelecek”
- Birçok sektör gibi müzik emekçileri de konserlerin, sahnelerin durmasıyla bu süreçten etkilenenlerden. Bu durumla ilgili neler düşünüyorsunuz?
Çok üzücü tabii ki. Hepimiz işsiziz. Daha da kötüsü buna alışkınız. Fakat yapacak bir şey yok. Bu defa pek çok farklı sektör de bu durumda ve gün de pek sayılı gibi görünmüyor. Henüz tünelin ucundaki ışığı göremedik; bu yorucu bir duygu. Fakat bunun yanında çok önemli bir detay var; herkes, zorla da olsa, kendine vakit ayırmaya başladı. Tabii ki giderlerin bir şekilde karşılanması gerekiyor ama üstümüzde onun dışında aşırı bir yük kalmadı. Piyasa darmadağın, bir formül yok. Tüm bu boşluk bence tüm sanatkârların kendine biraz daha dönmesine ve özünü bulup canının istediğini yapıp, anlatmak istediğini anlatmayı tercih edebilmesine olanak sağlayacak. Sanata iyi gelecek bence. Ayrıca duygulardan duygulara koştuğumuz bir dönem olmasından dolayı da çeşitlilik artacak.
- Öte yandan yeni şarkılar, online konserlerle müzik yine bizi iyileştirdi. Sizin düşünceleriniz neler?
Ne kadar tatlı değil mi? İlk derin yarayı almalarına rağmen, müzisyenler topluma iyi gelebilmek için yine ellerinden geleni yapıyor. Neredeyse kimsenin canlı yayınlardan bir geliri yok ama bir şekilde hareket olması için devam ediyorlar. Bence bizi birleştiren şey; o çok değerli müziğin yanında müzisyenlerin bu çok değerli, yapıcı tutumu. Fakat sömürülmeye ve yıpratılmaya açık bir kapısı da var. Buna dikkat etmek gerekiyor. Baştan savma, yapmış olmak için yapılan işler sanatçının kendisinden de çok sanata zarar verir. Sanatı değersizleştirme, basitleştirme sınırlarına yaklaşmamak gerekiyor.
“İyi ki kendi kendiyle yaşamayı bilen biriyim”
- Bu karantina günlerinde en çok özledikleriniz, “iyi ki” dediğiniz neler oldu?
En çok Ankara’daki ailemi özledim. Bu süreçte, “İyi ki kendi kendiyle yaşamayı bilen bir insanım” dedim. “İyi ki 2 sene önce cesaret edip şirketimi kurmuşum” dedim. “İyi ki hayatımda Özgür var” dedim. Şimdilerde yeni keşfim photoshop. Uzun zamandır öğrenmek istiyordum. Online kurs aldım. Dersleri takip ediyor ve her gün biraz çalışıyorum. İnanılmaz keyifli.