02.10.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Selay Sarı - selay.sari@milliyet.com.tr
Nobel Edebiyat Ödülü altılı ganyan değildir.” “Ödül almak istemiyorum. Ödül bittiğiniz anlamına gelir.” “Her şeyden önemlisi iyi okurlarımın olması. Hangi ödülü, nişanı ya da olumlu eleştiriyi alırsam alayım, gidip parasını kendi cebinden vererek kitaplarımı alan insanların yanında bütün bunların, bu ödüllerin hiçbir anlamı yok.”
Bu üç cümle, Nobel Edebiyat Ödülü bahislerinin zirvesini yıllardır kimselere bırakmayan Japon yazar Haruki Murakami’ye ait. 2000’lerin başından beri ödüle aday gösterilen, 2010’dan bugüne kadar da bahisçilerin favorisi olan Murakami’nin Nobel alamaması artık bir espriye dönüşmüş durumda. Popüler Japon Twitter hesabı @pandatty, “Kış mevsiminin geldiğini Haruki Murakami’nin Nobel Edebiyat Ödülü’nü kaybetmesinden anlıyorum” diyor.
Tokyo’da bir barda her yıl sayıları değişen Murakami hayranları ya da “Harukistler” bir araya gelip sonuçların açıklanmasını Tokyo saatiyle gece yarısında canlı izliyor ve sevdikleri yazarın kaybetmesinin hüznünü paylaşıyor, ardından bir okuma kulübü edasıyla Murakami kitaplarını aralarında tartışıyorlar. İngiltere merkezli Ladbrokes bahis şirketi, adayların bahis oranlarını açıkladığı andan itibaren dünya çapında yayınlar “Murakami Nobel’i niye almalı? Niye almamalı? Murakami’ye Nobel niye verilsin ki, vazgeçin bu sevdadan, bakın onun umrunda değil” minvalinde makaleleri birbiri ardına servis ediyor.
Ahkam kesmeye açık alan
Nobel Fizik Ödülü’nü kimin alabileceğine dair de bahis oynayabilirsiniz. Ancak fizik, kimya, tıp, iktisat, barış ve edebiyat alanlarında verilen ödüllerde, bahis konusunda popüler olanlar sadece son ikisi, özellikle de sonuncusu. Bunun en önemli sebebi olarak, edebiyatın diğer kategorilere nazaran dünya çapında insanların hayatına en doğrudan etki edebilen alan olduğunu söyleyebiliriz. Ya da daha özet olarak, herkesin edebiyat ödülü adayları hakkında söyleyebilecek şeyleri olabilir. Ödül hakkında fikir yürütmek için aranan tek özellik okuryazar olmak.
Murakami ve kendisi gibi favori gösterilip kazanamayan dostlarına geri dönelim. Murakami’nin bu sonu belirsiz maceradaki yoldaşları arasında Suriyeli şair Adonis, çeşitli makalelerde “Aşırı Amerikalı olmasından ötürü asla ve asla ödülü kazanamayacak” yorumlarına maruz kalan ABD’li kült yazar Philip Roth, kendisine özel bir bölüm ayırdığımız Kenyalı yazar Ngugi wa Thiong’o ve yine ABD’li, arada sırada yaptığı siyaseten yanlış çıkışlarla Nobel şansını azalttığına inanılan romancı Joyce Carol Oates bulunuyor. Bir de her sene 150’ye 1 gibi güldüren yükseklikte oranlarla, kendisinin de anlam veremediği şekilde yarışa dahil edilen ABD’li müzisyen Bob Dylan.
Nobel için fazla popüler
Saydığımız diğer yazarlar gibi Murakami’nin de Nobel yolunda önündeki en büyük engelin, kendisi için büyük önem taşıyan okurlarının çokluğu, yani kendisinin popülerliği olduğunu söylemek mümkün; zira İsveç Akademisi uluslararası çok satan yazarlara gösterdiği ilgiyle tanınan bir kuruluş değil. Murakami’nin edebi açıdan önemli olmasına rağmen Akademi’nin arzu ettiği entelektüel seviyede olmadığını iddia edenler de var; bu iddia özellikle Murakami’yi Japon kültürüne uzak, Batı kültürüne yakın bulan ülkesinde sıkça dile getiriliyor.
Sebebi ne olursa olsun, Murakami bu yılın (ve eğer kazanamazsa önümüzdeki yılların da) bir ayını istese de istemese de Nobel ödülünün favorisi olarak geçirecek. Bu noktada Pulitzer ödüllü ABD’li yazar Michael Chabon’un “Önemli bir ödül çoğu zaman haksız yere karanlıkta kalmış bir köşeye çok parlak bir ışık tutar” sözünü hatırlamakta fayda var. Sanıyoruz Murakami’nin bulunduğu köşeye daha fazla spot tutmanın bir gereği yok.
Bu yıl Afrika’nın yılı olabilir mi?